29 Kasım 2017 Çarşamba

ASYA ÇAĞI BAŞLIYOR

Farkında mısınız bilmem, dünya hızla iki kutba ayrılıyor ve maalesef savaş tamtamları da susmak bilmiyor.

Yüzyıllardır dünyanın masum halklarını ezen, sömüren, katleden Batılı ülkeler, telaş içinde. Dünya egemenliklerini kaybediyorlar ve dünyanın yeni bir çağa doğru gittiğini görüyorlar.

Dünya Asya çağına doğru gittiğinin kanıtları ortada. Bu gidiş yeni de değil.

20. yüzyılın başındaki Rus devrimi, Türk, İran, ve Çin devrimi, Hindistan’ın emperyalizme karşı verdiği mücadele Asya çağının habercileriydi.

ATATÜRK MÜJDESİNİ VERMİŞTİ

Atatürk bu habercilere bakarak “...Şarktan şimdi doğacak olan güneşe bakınız! Bugün günün ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan bütün şark milletlerinin de uyanışlarını öyle görüyorum. İstiklâl ve hürriyetine kavuşacak olan çok kardeş millet vardır. Onların yeniden doğuşu, şüphesiz ki terakkiye ve refaha müteveccih olacaktır. Bu milletler bütün güçlüklere ve manilere rağmen, muzaffer olacaklar ve kendilerini bekleyen istikbale ulaşacaklardır....”

Şimdi artık “şark milletlerinin” uyanışını ve “terakkiye ve refaha” yönelik doğuşunu görüyoruz.

Atlantik sistemi bu doğuşu ve uyanışı engellemek için ülkeleri tehdit ediyor, askeri ve ekonomik müdahalelerde bulunuyor ve kendisine bağlı güçlerin iktidar olması için mücadele ediyor.

Batı Asya, Kuzey Afrika, Orta Asya ülkelerindeki akan kanların, dökülen göz yaşlarının sebebi hep bu emperyalist saldırılardır.  

SAVAŞA DOĞRU ADIM ADIM

Amerika çok tehlikeli yollara girmenin planlarını yapıyor. Kuzey Kore üzerinden bir dünya savaşı çıkarmanın peşinde görünüyor. Azalan hegemonyasını güçlendirmek için tavrını giderek sertleştiriyor.

Thaad füzeleri yerleştirdiği Güney Kore ile birlikte bölgede tatbikatlar yapan ABD ordusu, 3 uçak gemisini bölgeye gönderdi, silah yüklü savaş uçakları ise Kuzey Kore hava sahasını ihlal etti. Kuzey Kore ise atom bombası taşıyabilen füze sistemlerini denmeye devam ediyor. Umarız bir çılgınlık yapmazlar ama Amerika’ya da güvenimiz yok doğrusu…

TÜRKİYEDE İKTİDAR MÜCADELESİ

Türkiye’deki iktidar mücadelesini de bu Atlantik ve Avrasya çekişmesinin bir yansıması olarak görebiliriz.

Bu açıdan bakınca şunu görüyoruz:

AKP ikiye ayrılmış durumda. Erdoğan ve ekibi Atlantik sisteminden giderek uzaklaşırken, Gül ve Davutoğlu ekibi ise Atlantik sisteminin iktidar adayı olarak ortaya çıkıyor.

CHP kendi içindeki ulusalcıları uzaklaştırdıktan sonra tamamen Amerika’nın müttefiki haline geldi. Kılıçdaroğlu’nun son eylem ve davranışları ortada. CHP adına yapılan açıklama yapan Öztürk Yılmaz ise ABD’nin Suriye’de kalıcı olması için Türkiye’nin desteğine ihtiyaç duyacağı belirtiliyor. Bunu da bir fırsat olarak değerlendiriyor. ABD’ye Suriye’de ortaklık öneriyor.

MHP ise ikiye bölündü. Bahçeli son zamanlarda NATO ve Amerika aleyhindeki söylemlerini artırdı. MHP’den ayrılanların kurduğu  İyi Parti sözcülerinin ifadelerini ve programını değerlendirdiğimizde Batı sistemine ve NATO’ya bağlı oldukları anlaşılıyor.

Vatan Partisi ise Atlantik sitemine karşı kesin bir tavır ortaya koyuyor ve NATO’dan hemen çıkmamız gerektiğini vurguluyor. Ayrıca bölge ve Asya ülkeleri ile işbirliğini artırmamızı öneriyor.

2019 SEÇİMLERİ  

2019 seçimlerine bu gözle bakmamız lazım. Amerika tıpkı 2002’de yaptığı gibi kendisine bağlı, kontrol edebileceği bir iktidarın oluşması için her türlü müdahaleyi yapacaktır. Şu anda da Türkiye’ye karşı askeri, siyasi, ekonomik ve hukuki baskılar uygulayarak bunu yapmaya çalışıyor.


Türkiye’yi bölmeye, sömürmeye, ezmeye çalışan Atlantik güçlerine karşı milli bir iktidarın başa geçmesi elzem olmuştur. Milliyetçiler, halkçılar, devrimciler yani gerçek Atatürkçüler birleşmeli ve bu iktidarı oluşturmalıdır. 

Hiç yorum yok: