7 Kasım 2017 Salı

RUS DEVRİMİ VE GÜNÜMÜZ

Fransız Devrimi yapılmış ve Avrupa’da büyük bir etki yaratmıştır. Osmanlı Devleti de buna kayıtsız kalamamıştır. O dönemin dışişleri bakanı Atıf Efendi III. Selim'e 1789 devrimi ile ilgili Muvazene-i Politika adlı bir rapor sunar. Raporunda Atıf Efendi Fransız Devrimini şöyle tarif eder: "Ruso ve Volter misüllü meşhur zındukların eserleriyle husule gelmiş bir fısk u fücur cümbüşü" şeklinde  ...”

Atıf Efendi’ye göre bu devrim, dinsizlerin yaptığı Allaha ve düzene karşı bir isyan. Bakış açısı bu…

Türk Milleti, Atatürk önderliğinde çok büyük bir devrimi başarmış olmasına rağmen halkımızın devrimlere bakış açısında çok büyük değişiklik olmamış. Devrimlerin anlamını ve önemini kavrayanlar hâlâ azınlıkta…

RUS DEVRİMİ VE TÜRK DEVRİMİNİN ETKİLEŞİMİ
Bunları yazmamın nedeni, 1907 Ekim devriminin yüzüncü yılındayız da onun için. 100 Yıl önce Rus halkı Lenin önderliğinde büyük bir devrimi gerçekleştirmiş ve sosyalizme giden yolu açmıştı. Bu devrim, Kemalist devrimin gerçekleşmesinde de büyük rol oynamıştır. Birinci Cihan Harbi’nde Milletimizin Çanakkale direnişi de Rus devrimine katkıda bulunmuştu.

Birinci Dünya Savaşı sırasında Türkiye'nin İngiliz-Fransız emperyalistlerine karşı Çanakkale'de direnmesi sayesinde, İtilaf devletlerinin Çarlık Rusyası'nın yardımına yetişememiş ve Sovyet Devrimi'nin gerçekleşmesi kolaylaşmıştır.  Çarlık Rusya’sının yıkılması ile, Türkiye’yi parçalamak isteyen düşmanlardan birisi eksilmiş ve bağımsızlık mücadelemiz başarı ile sonuçlanmıştır. Anadolu'daki Kurtuluş Savaşı'nı Sovyet Rusya’sının desteklediğini de unutmamak lazım.

DEVRİMLERE BAKIŞ AÇISI DEĞİŞTİ

1940’lı yıllardan sonra Türk halkının devrimlere ve sosyalizme bakış açısı değişmiştir. Osmanlı’nın son döneminde ve bağımsızlık savaşını takip eden günlerde sosyalizm bir tehdit olarak görülmezdi. Bu yıllardan sonra, kendilerini milliyetçi-muhafazakâr olarak niteleyen kişiler tıpkı Atıf Efendi gibi zındıkların gerçekleştirdiği fısk u fücur gibi görmeye başladılar.

Bunlar için sol veya devrimcilik komünistlik demekti ve komünistlik de dinsizlerin işiydi.

Oysa ilke Türkçülere mesela Yusuf Akçura’ya, Ziya Gökalp’a, Ali Canip’e, Ömer Seyfettin’e, Rasim Haşmeti Bey’e baktığımızda onların batı emperyalizmini esas tehdit olarak gördüğünü anlarız.

Örnek olarak Yusuf Akçura’nın şu sözlerini hatırlatalım:

“Memleketin seneden seneye fakirleşmesinin en mühim sebebi, kanaatimce ecnebi sermayesinin memleketimize girip faiz ve temettü yolu ile, müstakil sanayi ve ticaretimizi imha suretiyle, milli servetimizi çekmesi ve ezmesi olmuştur.”
“Devletimizin, milletimizin başına gelen en büyük felâketler Avrupa sermâyesi yüzündendir. Avrupa sermayesinin duhulünden itibarendir ki saltanat-ı Osmaniye pek süratle dağılmağa yüz tutmuş, borçlanma uçurumuna doğru dev adımlarla yürümeye başlamıştır.”

Kendisini Atatürkçü olarak tanımlayanlar ise devrimci olmayı emperyalistlerin kültürel saldırılarına boyun eğmek gibi gördüler.  Türk devrimini emperyalistlerin kültürel etkisine girmek sandılar; Amerikalılar gibi olmak için çabalayıp duruyorlar.

YENİDEN KEMALİST DEVRİM

Türkiye halkının devrimler hakkındaki bu görüşleri ülkemizi Batılı emperyalistlerin etkisi altına soktu. Osmanlı’nın son dönemi gibi sömürüye açık bir hale geldik. Batı sermayesi bizi iliklerimize kadar sömürdü, sömürmeye devam etmek için de Türkiye’yi parçalamak için çabalayıp duruyor.


Yapılacak şey, yeniden Kemalist devrimin rotasına girmek ve Türk devrimini tamamlamaktır. Türkiye’de son yıllarda bu yönde önemli gelişmeler oluyor. Olmaya da devam edecektir. Türkiye’nin mecburiyetleri onu bu rotaya yeniden sokmaktadır. 

Hiç yorum yok: