RUS DEVRİMİ VE GÜNÜMÜZ
Fransız Devrimi yapılmış ve Avrupa’da büyük bir etki
yaratmıştır. Osmanlı Devleti de buna kayıtsız kalamamıştır. O dönemin dışişleri
bakanı Atıf Efendi III. Selim'e 1789 devrimi ile ilgili Muvazene-i Politika
adlı bir rapor sunar. Raporunda Atıf Efendi Fransız Devrimini şöyle tarif eder:
"Ruso ve Volter misüllü meşhur
zındukların eserleriyle husule gelmiş bir fısk u fücur cümbüşü"
şeklinde ...”
Atıf Efendi’ye göre bu devrim, dinsizlerin yaptığı Allaha ve
düzene karşı bir isyan. Bakış açısı bu…
Türk Milleti, Atatürk önderliğinde çok büyük bir devrimi
başarmış olmasına rağmen halkımızın devrimlere bakış açısında çok büyük
değişiklik olmamış. Devrimlerin anlamını ve önemini kavrayanlar hâlâ azınlıkta…
RUS DEVRİMİ VE TÜRK DEVRİMİNİN ETKİLEŞİMİ
Bunları yazmamın nedeni, 1907 Ekim devriminin yüzüncü
yılındayız da onun için. 100 Yıl önce Rus halkı Lenin önderliğinde büyük bir
devrimi gerçekleştirmiş ve sosyalizme giden yolu açmıştı. Bu devrim, Kemalist
devrimin gerçekleşmesinde de büyük rol oynamıştır. Birinci Cihan Harbi’nde
Milletimizin Çanakkale direnişi de Rus devrimine katkıda bulunmuştu.
Birinci Dünya Savaşı sırasında Türkiye'nin İngiliz-Fransız
emperyalistlerine karşı Çanakkale'de direnmesi sayesinde, İtilaf devletlerinin Çarlık
Rusyası'nın yardımına yetişememiş ve Sovyet Devrimi'nin gerçekleşmesi
kolaylaşmıştır. Çarlık Rusya’sının
yıkılması ile, Türkiye’yi parçalamak isteyen düşmanlardan birisi eksilmiş ve
bağımsızlık mücadelemiz başarı ile sonuçlanmıştır. Anadolu'daki Kurtuluş
Savaşı'nı Sovyet Rusya’sının desteklediğini de unutmamak lazım.
DEVRİMLERE BAKIŞ AÇISI DEĞİŞTİ
1940’lı yıllardan sonra Türk halkının devrimlere ve sosyalizme
bakış açısı değişmiştir. Osmanlı’nın son döneminde ve bağımsızlık savaşını
takip eden günlerde sosyalizm bir tehdit olarak görülmezdi. Bu yıllardan sonra,
kendilerini milliyetçi-muhafazakâr olarak niteleyen kişiler tıpkı Atıf Efendi
gibi zındıkların gerçekleştirdiği fısk u fücur gibi görmeye başladılar.
Bunlar için sol veya devrimcilik komünistlik demekti ve
komünistlik de dinsizlerin işiydi.
Oysa ilke Türkçülere mesela Yusuf Akçura’ya, Ziya Gökalp’a,
Ali Canip’e, Ömer Seyfettin’e, Rasim Haşmeti Bey’e baktığımızda onların batı
emperyalizmini esas tehdit olarak gördüğünü anlarız.
Örnek olarak Yusuf Akçura’nın şu sözlerini hatırlatalım:
“Memleketin seneden
seneye fakirleşmesinin en mühim sebebi, kanaatimce ecnebi sermayesinin
memleketimize girip faiz ve temettü yolu ile, müstakil sanayi ve ticaretimizi
imha suretiyle, milli servetimizi çekmesi ve ezmesi olmuştur.”
“Devletimizin, milletimizin
başına gelen en büyük felâketler Avrupa sermâyesi yüzündendir. Avrupa
sermayesinin duhulünden itibarendir ki saltanat-ı Osmaniye pek süratle
dağılmağa yüz tutmuş, borçlanma uçurumuna doğru dev adımlarla yürümeye
başlamıştır.”
Kendisini Atatürkçü olarak tanımlayanlar ise devrimci olmayı
emperyalistlerin kültürel saldırılarına boyun eğmek gibi gördüler. Türk devrimini emperyalistlerin kültürel
etkisine girmek sandılar; Amerikalılar gibi olmak için çabalayıp duruyorlar.
YENİDEN KEMALİST DEVRİM
Türkiye halkının devrimler hakkındaki bu görüşleri ülkemizi
Batılı emperyalistlerin etkisi altına soktu. Osmanlı’nın son dönemi gibi
sömürüye açık bir hale geldik. Batı sermayesi bizi iliklerimize kadar sömürdü,
sömürmeye devam etmek için de Türkiye’yi parçalamak için çabalayıp duruyor.
Yapılacak şey, yeniden Kemalist devrimin rotasına girmek ve
Türk devrimini tamamlamaktır. Türkiye’de son yıllarda bu yönde önemli
gelişmeler oluyor. Olmaya da devam edecektir. Türkiye’nin mecburiyetleri onu bu
rotaya yeniden sokmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder