2 Kasım 2017 Perşembe

 HARF HARF AYDINLIK

Cumhuriyet tarihinde 1 Kasım 1928 önemli bir gündür. Bu tarihte, 'Türk Harfleri' adıyla bir kanun çıkarılarak, Latin esasından alınan harfler kabul edilmiştir
 
Cumhuriyet tarihinde 1 Kasım 1928 önemli bir gündür. Bu tarihte, “Türk Harfleri” adıyla bir kanun çıkarılarak, Latin esasından alınan harfler kabul edilmiştir. Yazı dilinde kullanılan Arap harflerinin yerine Türk harflerinin alınmasını ifade eden “Harf Devrimi” bu şekilde yapılmıştır.
Osmanlı sevdalıları bu 1 Kasım’ı değerlendirirken “bir gecede cahil kaldık” diyor. Oysa cehalet Osmanlı’dan Cumhuriyet’e kalan en büyük mirastır.
HALK PEYGAMBERİNİ BİLMİYORDU
Cehaletin boyutunu Şevket Süreyya iyi anlatır. Tabur komutanı iken erleri toplar ve bazı sorular sorar. Gerisini ondan dinleyelim:
“Bir gün askerlere sordum:
- Bizim dinimiz nedir?
Hepsinin bir ağızdan, ‘Elhamdü-l-illâh Müslümanız’ diye cevap vereceklerini sanıyordum. Fakat öyle olmadı, cevaplar karıştı. Kimisi ‘İmamı âzam dinindeniz’, kimisi ‘Hazreti Ali dinindeniz’ dedi. Kimisi de hiçbir din tayin edemedi. Arada, ‘İslâmız’ diyenler de çıktı ama ‘Peygamberimiz kimdir?’ deyince, onlar da pusulayı şaşırdı. Akla gelmez peygamber isimleri ortaya atıldı. Hatta birisi, ‘Peygamberimiz Enver Paşa’dır’ bile dedi. (...) ‘Biz hangi milletteniz?’ deyince her kafadan bir ses çıktı: ‘Biz Türk değil miyiz?’ deyince de hemen, ‘Estağfurullah’ diye karşılık verdiler. Türklüğü kabul etmiyorlardı. Halbuki biz ‘Türk’tük. Bu ordu Türk ordusu idi. (...) “Dininde, milliyetinde birleşmiş olmayan bu bölük, dersler ilerledikçe görüldü ki, devletin şeklini, adını, padişahın adını, devletin merkezini, başkumandanı ve onun vekilini de bilmemektedir. Hele iş vatan bahsine dönünce, büsbütün karıştı. Kısacası, vatanımızın neresi olduğunu bilen yoktu. Yahut da bütün bilgiler; belirsiz, köksüz, şekilsiz ve yanlıştı.”
1 gecede cahil kaldı denen toplumun bilgi düzeyi işte bu.
CEHALET SALTANATIYDI
Cehalet bu boyuta uzun yıllar içerisinde ulaşmış. Kanuni’den bu yana, medreselerde din dışı bilimler yasak. 1571 yılında Tophane’de gözlemevi yapılıyor. Şeyhülislamın gökleri gözlemek uğursuzluk getirir demesi üzerine yıkılıyor. 1870 yılında Darülfünun açılmış, Hoca Tahsin Efendi oksijensiz yanma olmadığını göstermek için deney yaptığı ve Cemaleddin Efgani ise biraz liberal görüşleri savunduğu için bu kurum kapatılıyor. Müteferrika Matbaası 1727 yılında açılmış, ancak 18 yıl açık kalmış ve toplam 18 kitap basabilmiştir. O tarihte Avrupa’da binlerce kitap basılıyordu.
Osmanlı’daki son durumu özetleyelim:
Çocukların sadece 1/4’ü okula gidebiliyor. Halk cahil. Erkeklerin yüzde 93’ü, kadınların yüzde 99’u okuma yazma bilmiyor. Toplam 4770 ilkokul, 72 ortaokul ve 23 lise var. İlkokullarda 337.618, ortaokullarda 5905 ve liselerde toplam 1241 öğrenci öğrenim görüyor. Ortaokulda 543, liselerde ise 230 kız öğrenci var.
Medreseler askerden kaçma yeri ve bağnazlık yuvası olmuş. Hurafeler din diye öğretiliyor. Medreselerde Türkçe yasak.
Reklamdan sonra devam ediyor
Ülkede bir üniversite (darülfünun) var. Bu kurum da çağın özelliklerinden uzak bir halde. Akıl ve bilim unutulmuş.
Basılan ve okunan kitap sayısı çok az. 1729-1830 yıllarında Osmanlı’da basılan kitap sayısı 180; aynı sürede Batı’da basılan kitap sayısı 90.000.
Kitap yok, kütüphane yok, müze yok, resim yok, heykel yok, tiyatro yok, spor yok.
Halkı aydınlatacak, bilinçlendirecek, eğitecek kurumlar yok. Halk adeta kendi kaderine ve cami imamının, tarikat şeyhinin, medrese ehlinin, bilgisine terk edilmiş durumda. Akılcı ve bilimsel düşünce yok.
Halkta tarih bilinci yok. Tarih denince peygamberlerin ve padişahların hayat hikayesi anlaşılıyor.
Türkçe ihmal edilmiş. Sözcükler unutulmuş. Türkçe, Osmanlıca denilen bir dile dönüşmüş. Arapça, Farsça ve Fransızca Türkçeyi adeta istila etmiş. Arapça alfabe kullanılıyor. Birçok dini cemaat hayata yön vermeye çalışıyor. Falcılar, büyücüler, şeyhler, şıhlar ayrıcalıklı konumda. Din istismarı çok yaygın.
CAHİLLİK VE GERİCİLİKLE SAVAŞ
Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşını zaferle bitirmiş, İzmir’de... Çevresindekiler ona, “Çok yoruldunuz Paşam, herhalde çiftliğinize çekilir dinlenirsiniz” diyor... Onun cevabı aynen şöyle oluyor: “Hayır asıl savaş şimdi başlayacak. Bu savaş, cahilliğe ve gericiliğe karşı yapılacaktır...”
1 Kasım, cahilliğe ve gericiliğe karşı başlatılan bu savaşta en önemli adımın atıldığı gündür.
Ve savaş başlar. İlk okul, orta okul, lise sayıları hızla artırılır. Bununla yetinilmez, halkın da eğitilmesi için Millet Mektepleri köylere kadar yaygınlaştırılır.
Millet Mektepleri’ne bağlı açılan halk dershanelerinde yeni harfler öğretilmeye başlanmıştır. Atatürk de “Başöğretmen” olarak kasaba kasaba, köy köy gezerek Halk Dershanelerinde ders vermiştir. Millet Mekteplerine 15-45 yaşları arasındaki tüm yurttaşların katılmaları zorunlu kılınmıştır. 45 yaşın üzerinde olan yurttaşlar için bu kurslar isteğe bırakılmıştır. 1929-1933 tarihleri arsında Türkiye’de toplam 54.050 Millet Mektebi açılmıştır. Bunun 18.589’u kentlerde, 35.461’i köylerdedir. Beş yıl içinde Millet Mekteplerine 2.305.924 kişi devam etmiş ve diploma almıştır. Millet Mekteplerine devam edenlerin 458.000’i kadındır ve bunların çoğuna okur yazarlık diploması verilmiştir.
Millet Mektepleri ile başlayan okuma yazma seferberliği ve halk aydınlanması, Halkevleri ile daha da artırılarak devam ettirilmiştir. Halkevleri 19 Şubat 1932 tarihinde Ankara’da yapılan bir törenle açılmıştır. Ankara Halkevi ile birlikte aynı anda 14 Halkevi daha açılmıştır. Halkevi sayısı 1935 yılında 103’e, 1936 yılında ise 136’ya yükselmiştir.
Türkiye’de 1927 yılında okuma yazma oranı erkeklerde yüzde 7, kadınlarda yüzde 04 iken, Harf Devrimi’nden 7 yıl sonra (1935) bu oran yüzde 19.2’ye çıkmıştır. Harf Devrimi öncesi son 200 yılda toplam 30 bin kitap basılmıştır. 1927 yılından 1943 yılına kadar geçen sürede basılan kitap sayısı ise 31 bindir.
Bu veriler ışığında 1 Kasım 1928 cehalete ve gericiliğe karşı yürütülen savaşın en önemli aşamasıdır. Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ü bir kere daha saygıyla, minnetle ve şükranla anıyoruz.

Hiç yorum yok: