29 Kasım 2017 Çarşamba

MİLLİ İKTİDAR ŞART OLDU

Zarrab davasını Batı’nın Türkiye’ye saldırısının bir değişik yönü olarak kabul etmek lazım. Amerika bu davayı Türkiye’yi kendi istediği gibi davranması için kırbaç olarak kullanıyor. Bana karşı çıkamazsın demek istiyor.

Yanlış anlaşılmasın Zarrab’ın Türkiye’de rüşvet, komisyon dağıtmadığını, yolsuzluklara bulaşmadığını iddia etmiyorum; böyle bir görüşte de değilim.  Zaten bunlar Amerika’yı ilgilendirmiyor… Onların derdi yoldan çıkmış Türkiye’yi yola getirmek…

TARİHTEN DERS ÇIKARALIM

Sanayi devrimi yapıldıktan sonra sanayileşmiş ülkelerin ucuz hammadde, ucuz işçilik ve uygun pazar arayışları arttı. Bu arayışlarını karşılamak için Osmanlı devletini sömürü alanı haline getirdiler.  Türkiye’nin tarım, ticaret, tabiî kaynaklar, demiryolları bayındırlık tesisleri, gümrük ve maliye gelirleri Avrupa’nın ekonomik güçlerinin hükmü altına girdi. Osmanlı devleti ekonomik olarak tam, siyasi olarak ise yarı sömürge devletine dönüştü.

Atatürk önderliğinde gerçekleştirdiğimiz bağımsızlık savaşı ile bu zilletten kurtulduk. Kurtulduk ama 1940’lı yıllardan sonra aynı ekonomik ve siyasi tuzağa düştük.

Özellikle 1980 sonrası emperyalizm büyük zaferler kazandı. Kullandıkları silahlar şunlardı: Serbest ticaret, borçlandırma, özelleştirme, yabancı sermaye, yabancıya toprak satışı, azınlıklar, sahte demokrasi, demokratik özerklik, eşit vatandaşlık.

Bunları içimizdeki işbirlikçiler eliyle Türkiye’ye kabul ettiriyorlar. Kimdir onlar derseniz sıralayalım: Milli olmayan sermaye, sahte demokrasi yanlıları, siyasal İslamcılar, bölücüler, sahte Atatürkçüler, vatansız solcular, NATO’cu milliyetçiler…

Ekonomik olarak sömürmeyi yeterli bulmayan emperyalist güçler Batı Asya’yı kana buladılar ve vatanımızı bölmeye kalktılar. PKK, PYD, FETO, YPG gibi terör örgütlerini bu amaçla kullanmaya kalktılar.

Devrin iktidarı, yani AKP büyük bir gaflet içinde bu örgütlerle birlikte Türkiye’ye gelecek hazırlamaya kalktı. O zamanlar Erdoğan Amerika’nın nezdinde çok makbul bir yöneticiydi. İktidara gelmesinde de büyük gayretler göstermişlerdi.

ERDOĞAN DEĞİŞTİ, AMERİKA DA DEĞİŞTİ

Ne olduysa oldu, Erdoğan ve AKP yönetimi 7 Haziran seçimlerinden sonra tavır değiştirdi ve PKK ve FETO’nun üzerine gitmeye başladı. Erdoğan artık Amerika için alaşağı edilmesi gereken birisi olmuştu.  15 Temmuz’da bunu denediler. İçimizdeki silahlı adamlarını Türkiye’yi işgal etmek için kullanmaya kalktılar ve derslerini aldılar.

Kapitalizmin özünden kaynaklanan ve tarihten gelen alışkanlıklarından vazgeçmeyen Amerika önderliğindeki Batı, saldırının şiddetini artırdı ve bizim en zayıf yanımızdan vurmaya çalışıyor. Zarrap davası ile bir taşla iki kuş vurmayı hedefliyor: Türk ekonomisini zora sokmak ve kendisine karşı tavır alan Erdoğan’ı iktidardan indirerek Amerikancı bir iktidarı başa getirmek.

ÜMİDİNİ EMPERYALİZME BAĞLAYANLAR

Bizdeki sözüm ona aydınlar da ümitlerini ABD’ye bağlamışlar. Onun Erdoğan’ı iktidardan uzaklaştıracağı günü ümitle bekliyorlar. Erdoğan üzerinden Türkiye’ye yapılan saldırının iç cepheye de yansımaları var. Abdullah Gül, Davutoğlu ekibi çalışmalarını hızlandırdı, Kılıçdaroğlu ve ekibi Erdoğan ile mücadelenin şiddetini artırdı, MHP parçalandı.

Zarrab davasına bu gözle bakmazsak, yanılırız ve istemeden de olsa emperyalizmin hizmetine gireriz.


Erdoğan’ın Türkiye’yi kötü yönettiğini biliyoruz ama onun alternatifi Amerikancı bir iktidar olmamalıdır. Onun için milli güçler bir araya gelmeli ve iktidar alternatifi oluşturmalıdır. Türkiye bu savaştan, bölünmeden ve sömürülmeden ancak bu şekilde çıkabilir. 

Hiç yorum yok: