BİTSİN BU YAĞMA!
Hafta sonları fırsat buldukça İzmir'e giderim. Siz de
gittiysenin görmüşsünüzdür; yol boyu zeytinlikler vardır. Ben zeytin ağaçlarını
çok severim. Bana yıllarca insanlara hizmet etmiş, yaşını başını almış ama hala
insanlık için çaba gösteren insanları hatırlatırlar.
Gazete de bir haber okudum, canım sıkıldı, bunları onun için
yazıyorum. Haber şöyle:
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi
Bayraktar, TBMM'ye sunulan 'Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin
Aşılattırılması Hakkında Kanunda değişiklik yapılmasına dair Kanun Tasarısı'na
tepki gösterdi. Bayraktar, "Zeytinciliğimizin geleceğinin ve son yıllarda
yapılan büyük yatırımların heba olmaması açısından, söz konusu tasarı geri
çekilmeli, hangi amaçla olursa olsun zeytinliklerin tahrip edilmesi önlenmeli,
zeytinliklerimiz korunmalıdır." dedi.
Anlaşılan bir yağma kanunu daha çıkıyor. Doymadılar bir
türlü.
Vah benim uğruna şehitler verdiğim, kanlar, göz yaşları
döktüğüm vatanıma vah!
Vah benim topraklarıma, ormanlarıma, ağaçlarıma, derelerime,
tarlalarıma, meralarıma, madenlerime, fabrikalarıma, bankalarıma, işletmelerime
vah!
Yağmalaya yağmalaya bitiremediler. Bir yağma bitiyor, diğeri
başlıyor.
DOYMADINIZ MI ARTIK!
Size sesleniyorum ey yağmacılar!
Sata sata, yiye yiye bitirdiniz; doymadınız mı?
Karada evler, villalar; bankada dolarlar, liralar; denizde
gemiler, gemicikler; yetmedi mi?
Hiç mi insafınız yok. Bakın toplumun % 20’si yoksulluk
sınırının altında yaşıyor. İyi beslenemediği için ölen bebekler var. İşsizlik %
13’leri geçmiş. Gençlerin dörtte bir işsiz geziyor. İşi olanlar da eve nasıl
ekmek yetiştiririm telaşı içinde.
Ne varsa sattınız, bari borçları azaltsaydınız. Devletin de,
özel sektörün de, halkın da boçları kat be kat arttı.
Türkiye bu halde ama siz iftar sofralarında ziyafettesiniz.
Hiç mi Allah korkusu yok. Hiç mi kul hakkı diye bir şey duymadınız. 60 milyonun
hakkını yediniz ve yemektesiniz. O sofralarda, o ziyafetlerde bu fakir halkın
hakkını yiyorsunuz.
EY GÜZEL HALKIM,
GERÇEĞİ GÖR ARTIK
Ah benim güzel milletim ah! Bu ülkeyi, bu fabrikaları, bu
tarlaları ne fedakarlıklarla elde ettin ne gayretlerle ne alın terleri ile
baktın, büyüttün ve şimdilerde kimlere emanet ettin, kimlerin insafına terk
ettin.
Yıllarca verdiğin oylarla kendini, ülkeni “goministlerden”
dinsizlerden korumaya çalıştın. Gittin dindar bildiklerine, muhafazakâr
bildiklerine oy verdin. Onlar da yedi,
içti; sana da makarna, kömür, zekât fitre düştü. Nasıl memnun musun?
Artık akıllan, yağmayı gör, talanı gör. Seni nasıl
kandırdıklarını anla.
Oyunu verirken satılan toprakları, fabrikaları, dereleri,
madenleri, tarlaları, bankaları, meraları zeytinlikleri ve en önemlisi çalınan
senin, çocuğunun geleceğini düşün.
Kim dindar kim değil bırak Allah karar versin. Dindar görünümlü
yağmacılara oy verme.
Unutma, yarın öbür dünyada verdiğin oyların hesabını sen
vereceksin.