13 Eylül 2022 Salı

 

BU NASIL ATATÜRKÇÜLÜK? NASIL MİLLİYETÇİLİK?

Her şey gün gibi ortada; 1940’lı yıllardan beri Amerika Türkiye’ye saldırıyor, egemen olmaya, hatta parçalamaya çalışıyor.

Şehit kanları ile vatan kıldığımız Anadolu’nun güney doğusunu bizden koparmak ve adı Kürdistan olan ikinci İsrail devletini kurmak için bizimle savaşıyor. Savaşı, kara gücümüz dediği, eğitip donattığı, her türlü siyasi desteği verdiği PKK ile birlikte yürütüyor.

PKK eliyle askerlerimize, polislerimize, sivillerimize yaşlılarımıza, çocuklarımıza saldırıyor, şehit ediyor.

Yer altı, yer üstü her türlü değerimize saldırıyor, el koymaya çalışıyor.

Kendisine evet demeyen iktidarları değiştirmek için darbeler yapıyor. Milli egemenliğimize saldırıyor.

Sağ-Sol, Alevi-Sünni, Laik-Antilaik, Yerli-Sığınmacı ayırımcılığı üzerinden kışkırtmalar yapıyor, kaos ortamı oluşturmaya çalışıyor.  İnsanların bir birlerini kırsın istiyor.

Suikastlar yapıyor, Amerika karşıtı askerleri, aydınları katlediyor.

Silahsız ve savunmasız kalalım diye silah ambargoları koyuyor.   

Ekonomimizi çökertmek için yaptırımlar ve ekonomik ambargolar uyguluyor.

Kıbrıs’ta Rumları, Ermenistan konusunda Ermenileri savunuyor. Bunların tezlerine ortak oluyor. Türk milletini soykırım yapmakla suçluyor.

Yunanistan’da, kurduğu ve büyüttüğü üslerle Türkiye’yi tehdit ediyor.

Doğu Akdeniz’de namluları Türkiye’ye yöneltilmiş harp gemileri ile tatbikatlar yapıyor, gözdağı vermeye çalışıyor.

Ege’de Yunan tezlerini destekliyor, arka çıkıyor ve Yunanlıları bize karşı silahlandırıp kışkırtıyor.

Nevada’da ‘Bin Yılın Meydan Okuması’ (Millennium Challenge) adı altında Türkiye’yi işgal etme senaryosu ile tatbikat yapıyor.

Komşularımızla aramızı açmaya uğraşıyor. Kendisine rakip gördüğü ve düşman kabul ettiği ülkelere biz de düşman olalım diye projeler yürütüyor. 

FETÖ denen ihanet örgütünü kurup insanlarımız hainleştiriyor, kendisine uşak yapıyor.

Vatansever askerlerimizi ve aydınlarımızı hapislere atıyor.

Etkisi altına aldığı medya ve televizyonlarla kültürümüze, saldırıyor. Milli kültürü yok edip yerine Hollywood kültürünü hayat tarzı olarak kabul ettirmeye çalışıyor.

Bütün bunlar olurken, kendisinin kötülüklerini, düşmanlıklarını görmeyelim diye kontrol altına aldığı, beslediği, fonladığı kurumları, yazarları, televizyon programcılarını, siyasileri kullanıyor, Amerika’yı dost ve müttefik gibi göstermeye çalışıyor, sahte düşmanlar üretiyor. Halkın öfkesini kendisine evet demeyen siyasilere, medya kuruluşlarına, aydınlara yöneltmeye çalışıyor.

Amerika’nın yaptığı ve yapmaya çalıştığı bu kötülükler, alçaklıklar ortada iken bazı kendisini Atatürkçü, ya da milliyetçi olarak tanımlayan kimseler ağızlarını açıp da Amerika aleyhine tek laf etmiyorlar. Etmedikleri gibi içeride ve dışarıda Amerika kimi düşman görüyorsa onlar da onu düşman biliyor ve tavırlarını, eylemlerini ona göre düzenliyor.

Türk milletine yönelik düşmanlıkları, hainlikleri alçaklıkları görmeyenden ve gerekeli tepkiyi vermeyenden Atatürkçü de milliyetçi olamaz. 

Bunların Atatürkçü ve milliyetçi olduklarına ancak ‘Erdoğan düşmanlığı’ ile beyinleri Amerika tarafından esir alınmış olanlar inanır. Beyinleri esir düşmüş kimselerin gerçekleri görme kapasiteleri de artık bitmiştir.