BU NASIL ATATÜRKÇÜLÜK? NASIL MİLLİYETÇİLİK?
Her şey gün gibi ortada; 1940’lı yıllardan beri Amerika
Türkiye’ye saldırıyor, egemen olmaya, hatta parçalamaya çalışıyor.
Şehit kanları ile vatan kıldığımız Anadolu’nun güney
doğusunu bizden koparmak ve adı Kürdistan olan ikinci İsrail devletini kurmak
için bizimle savaşıyor. Savaşı, kara gücümüz dediği, eğitip donattığı, her
türlü siyasi desteği verdiği PKK ile birlikte yürütüyor.
PKK eliyle askerlerimize, polislerimize, sivillerimize
yaşlılarımıza, çocuklarımıza saldırıyor, şehit ediyor.
Yer altı, yer üstü her türlü değerimize saldırıyor, el
koymaya çalışıyor.
Kendisine evet demeyen iktidarları değiştirmek için darbeler
yapıyor. Milli egemenliğimize saldırıyor.
Sağ-Sol, Alevi-Sünni, Laik-Antilaik, Yerli-Sığınmacı
ayırımcılığı üzerinden kışkırtmalar yapıyor, kaos ortamı oluşturmaya
çalışıyor. İnsanların bir birlerini
kırsın istiyor.
Suikastlar yapıyor, Amerika karşıtı askerleri, aydınları
katlediyor.
Silahsız ve savunmasız kalalım diye silah ambargoları
koyuyor.
Ekonomimizi çökertmek için yaptırımlar ve ekonomik
ambargolar uyguluyor.
Kıbrıs’ta Rumları, Ermenistan konusunda Ermenileri
savunuyor. Bunların tezlerine ortak oluyor. Türk milletini soykırım yapmakla
suçluyor.
Yunanistan’da, kurduğu ve büyüttüğü üslerle Türkiye’yi
tehdit ediyor.
Doğu Akdeniz’de namluları Türkiye’ye yöneltilmiş harp gemileri
ile tatbikatlar yapıyor, gözdağı vermeye çalışıyor.
Ege’de Yunan tezlerini destekliyor, arka çıkıyor ve
Yunanlıları bize karşı silahlandırıp kışkırtıyor.
Nevada’da ‘Bin Yılın Meydan Okuması’ (Millennium Challenge)
adı altında Türkiye’yi işgal etme senaryosu ile tatbikat yapıyor.
Komşularımızla aramızı açmaya uğraşıyor. Kendisine rakip
gördüğü ve düşman kabul ettiği ülkelere biz de düşman olalım diye projeler
yürütüyor.
FETÖ denen ihanet örgütünü kurup insanlarımız
hainleştiriyor, kendisine uşak yapıyor.
Vatansever askerlerimizi ve aydınlarımızı hapislere atıyor.
Etkisi altına aldığı medya ve televizyonlarla kültürümüze, saldırıyor.
Milli kültürü yok edip yerine Hollywood kültürünü hayat tarzı olarak kabul
ettirmeye çalışıyor.
Bütün bunlar olurken, kendisinin kötülüklerini,
düşmanlıklarını görmeyelim diye kontrol altına aldığı, beslediği, fonladığı
kurumları, yazarları, televizyon programcılarını, siyasileri kullanıyor,
Amerika’yı dost ve müttefik gibi göstermeye çalışıyor, sahte düşmanlar
üretiyor. Halkın öfkesini kendisine evet demeyen siyasilere, medya
kuruluşlarına, aydınlara yöneltmeye çalışıyor.
Amerika’nın yaptığı ve yapmaya çalıştığı bu kötülükler,
alçaklıklar ortada iken bazı kendisini Atatürkçü, ya da milliyetçi olarak
tanımlayan kimseler ağızlarını açıp da Amerika aleyhine tek laf etmiyorlar.
Etmedikleri gibi içeride ve dışarıda Amerika kimi düşman görüyorsa onlar da onu
düşman biliyor ve tavırlarını, eylemlerini ona göre düzenliyor.
Türk milletine yönelik düşmanlıkları, hainlikleri
alçaklıkları görmeyenden ve gerekeli tepkiyi vermeyenden Atatürkçü de
milliyetçi olamaz.
Bunların Atatürkçü ve milliyetçi olduklarına ancak ‘Erdoğan
düşmanlığı’ ile beyinleri Amerika tarafından esir alınmış olanlar inanır.
Beyinleri esir düşmüş kimselerin gerçekleri görme kapasiteleri de artık
bitmiştir.