ÖNCE ELİNDEKİ KANLARI TEMİZLE
HDP eş başkanı Demirtaş IŞİD ile mücadele eden PYD güçlerinin
Türkiye Cumhuriyeti tarafından desteklenmesini istemiş. Bu isteğinin Rojava’da
yaşayan Kürtler için olduğunu söylemiş.
Geldiğimiz noktaya bakın: Bir terör örgütü olan PKK’nın sözcüsü
ve siyasal uzantısı durumundaki birisi terörden şikâyet ediyor ve yardım
istiyor. Daha önce de icraatlarını savunduğu PKK’ya Türkiye Cumhuriyeti’nin silah
vermesini istemişti.
O PKK ki bebek, çocuk, yaşlı, sivil, asker demeden binlerce
insanı katletti. IŞİD kafa kesiyor ama
PKK da bebeklerin karnını yarıp öldürüyordu. Bağırsakları dışarıda, beyni
patlamış bebekleri unutmadık. Kanlar içinde yatan dedeleri, nineleri unutmadık.
Şehit edilen korucuları, Mehmetçikleri, subayları, paşaları, polisleri, emniyet
müdürlerini unutmadık. Onların kanı hala Demirtaş’ın ellerini kirletiyor.
Şimdi Demirtaş’a sesleniyorum:
TSK’nın IŞİD’e ve diğer terör örgütlerine karşı yöre halkını
korumasını biz de isteriz ama biz yardım edilecek insanların Kürt, Türk, Alevi,
Sünni, Hıristiyan olup olmamasın bakmayız. Bizim için insan olmaları yeter. Sen
ise hala ayırım yapıyorsun. Orada yaşayanların
etnik kökeninin ne önemi var Demirtaş? Kürt
kökenli olmasalar IŞİD’in insafına mı terk edilmeli? Yardım isterken bile
bölücülük yapıyorsun.
Şu sözlerine ne buyrulur: "Umarım
hükümette burada olanlar doğru okur. 2 yıldır devam eden bir süreç varsa onun
devamını getirme günüdür. Barış böyle arazide kurulur. Sokakta meydanda alanda
el ele verirsek mümkün olur. Barış
masada olmaz el ele vererek olur.”
Bir yandan Türkiye Cumhuriyet’inden
yardım isterken bir yandan da devletle savaş durumunda olduğu ifade ediyorsun,
savaşa son vermek için de yol gösteriyorsun. Barıştan söz ederken savaş halinde
olduğunu hatırlatıyorsun. T.C. ile savaştığını bari şimdi söyleme…
Şu ifadelerinde samimi olsan, bölücülük yapmazdın:
“Burada
Türk, Arap gençleri var. İstanbul'dan, Edirne'den, Trakya'dan, Çukurova'dan
gelenler var. İnsanlık onurunu korumak adına burada Kobani'de ve Suruç'ta
haysiyetli bir duruş gösterenler var.…“Burada insanlar kendi menfaatleri için
değil Kars'tan, İstanbul'dan, İzmir'den, Hakkari'den buraya gelip IŞİD'e karşı
tavır ortaya koyan ayrım gözetmeksizin bir halk tek yürek olup tavır koyuyorsa
bu mücadele zaten kazanılmış demektir" “…
Yıllardır biz de sana ve milleti etnik ayırıma tabi tutup kan
dökenlere bunu anlatıyorduk. Millet gerçeği budur işte. İnsanların etnik
kökeninin, dini inanışının, mezhebinin hiçbir önemi yoktur. Karslısı,
İstanbullusu, Edirnelisi, Hakkârilisi hep bu milletin evlatlarıdır. Gerektiğinde
tek yürek olmasını bilirler. Yeter ki senin gibi bölücüler onların kafasını
çelmesin.
Atatürk boşuna şöyle dememiş:
“Bugünkü
Türk milleti siyasi ve içtimai camiası içinde kendilerine Kürtlük fikri,
Çerkezlik fikri ve hatta Lazlık fikri veya Boşnaklık fikri, propaganda edilmek
istenmiş vatandaş ve milletdaşlarımız vardır.”
Fakat
mazinin istibdat devirleri mahsulü olan bu yanlış adlandırmalar birkaç düşman
aleti, mürteci, beyinsizden başka hiçbir
millet ferdi üzerinde elemden başka bir tesir hasıl etmemiştir.”
Çünkü bu millet
efradı da umum Türk camiası gibi aynı ortak maziye ve tarihe sahiptirler.”
Atatürk daha 1932 yılında senin “düşman aleti, mürteci, beyinsiz”
olduğunu bilmiş. Sen busun işte.
IŞİD nasıl küresel güçlerin Ortadoğu’yu karıştırmak, kan
dökmek ve mevcut devletleri yıkıp, kontrol edebileceği küçük devletler kurmak için kullandığı bir terör örgütü ise,
senin sözcüsü ve siyasal uzantısı olduğun PKK da aynı küresel güçlere hizmet
eden bir başka terör örgütüdür.
Sen farkına varmaya başlamışsın ama ben açıkça söyleyeyim; küresel güçler şimdi de Kürtler ile Arapları bir birine kırdırıyor. Sen
sanıyor musun ki, yarın Kürt devleti kurulursa bu emperyalist güçler rahat
duracak? O zaman da, aşiretleri bir birine düşürecek. Hiçbir zaman güçlü bir
devletin oluşmasına izin vermeyecek. Ölen yöre halkı olacak, Petrolu alan ise
ABD ve AB…
Yöre halkının kurtuluşu bölünmeden değil, birleşmeden geçer.
Düşmanlıktan değil, kardeşlikten geçer. Türkiye’nin, Irak’ın, Suriye’nin ve
İran’ın toprak bütünlüğünün korunmasından geçer. Bunu iyi bil ve elindeki
kanları temizlemeden de Türkiye Cumhuriyeti’ne akıl verme…