HAYKIRACAK ŞAİR
LAZIM
Şair sesi duymaya
çalışıyorum ama nafile; susmuşlar, ses yok seda yok.
Mehmet Emin Yurdakul diyor
ki;
“Bırak beni haykırayım, susarsam sen mâtem et;
Unutma ki şâirleri haykırmayan bir millet,
Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir;”
Unutma ki şâirleri haykırmayan bir millet,
Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir;”
Türk halkı da öksüz çocuk
gibi, özgürlüğü elinden alınıyor; yoksul, sahipsiz milletin üzerinde baskı
giderek artıyor ama;
Muini zâlimin dünyada
erbâb-ı denaettir
Köpektir zevk alan, sayyâd-ı bi-insâfa hizmetten
Köpektir zevk alan, sayyâd-ı bi-insâfa hizmetten
Ne gam pür âteş-i
hevl olsa da gavgâ-yı hürriyet
Kaçar mı merd olan bir can için meydân-ı gayretten
Kaçar mı merd olan bir can için meydân-ı gayretten
Felek her türlü
esbâb-ı cefasın toplasın gelsin
Dönersem kahbeyim millet yolunda bir azîmetten
Dönersem kahbeyim millet yolunda bir azîmetten
Ne mümkün zulm ile
bidâd ile imhâ-yı hürriyet
Çalış idrâki kaldır muktedirsen âdemiyetten
Çalış idrâki kaldır muktedirsen âdemiyetten
Kilâb-ı zulme kaldı
gezdiğin nâzende sahrâlar
Uyan ey yâreli şîr-i jeyân bu hâb-ı gafletten
Uyan ey yâreli şîr-i jeyân bu hâb-ı gafletten
Diye haykıracak Namık Kemal’i yok.
İktidarda olanlar Devlet’in fabrikalarını; ülkenin ormanlarını, derelerini,
dağını, taşını, madenlerini satıyor; kentleri rant kaynağı yapıyor; hırsızlık
rüşvet diz boyunu da geçip başımızın üstünden aşıyor ama;
“Verir zavallı memleket, verir ne varsa, malını
Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini
Bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini.
Hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak!
Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak,
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!”
Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini
Bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini.
Hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak!
Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak,
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!”
Diyecek bir Tevfik Fikret
yok. Ya da, oturdukları makamdan güç alıp da hırsızlık yapanları görüp, onları
şu şekilde aşağılayacak Ziya Paşa yok:
“Milyonla çalan mesned-i izzete serefraz
Birkaç kuruşu mürtekibin cay-i kürektir
Birkaç kuruşu mürtekibin cay-i kürektir
Bed-asla necabet mi verir hiç üniforma
Zerduz palan ursan eşşek yine eşektir”
Zerduz palan ursan eşşek yine eşektir”
Türklük aşağılanıyor, Türk milliyeti ayaklar altına alınıyor ama;
“Ben bir
Türk’üm; dinim, cinsim uludur;
Sinem, özüm ateş ile doludur.
İnsan olan vatanının kuludur.
Türk evladı evde durmaz giderim.”
Sinem, özüm ateş ile doludur.
İnsan olan vatanının kuludur.
Türk evladı evde durmaz giderim.”
Mısraları ile ulusa Türklüğünü hatırlatıp, kalak ayağa diyecek
Mehmet Emin Yurdakul gibi bir şair de yok.
Ülke bölünürken, hukuk çiğnenirken, maddi varlıkları peşkeş
çekilirken toplumun sessiz kalmasına karşı onu uyaracak Niyazi Yıldırım
Gençosmanoğlu da yok:
“Er meydanlarından çekilir oldun
Çorak iklimlere ekilir oldun
Eğilmek bilmezdin bükülür oldun...
Sürer mi bu gaflet; daha kaç sene?
Uyan ey Türk uyan! Uyumak nene?”
Çorak iklimlere ekilir oldun
Eğilmek bilmezdin bükülür oldun...
Sürer mi bu gaflet; daha kaç sene?
Uyan ey Türk uyan! Uyumak nene?”
Şairler haykırmadan millet
uyanmaz. Aydınların sustuğu veya susturulduğu, etki ajanlarının yalanları ile
halkın uyutulduğu, kandırıldığı bir toplum olduk. Şairin dediği gibi, sevenleri
toprak olmuş çocuk gibiyiz. Ama bu böyle devam etmez Tevfik Fikret’in dediği
gibi, hiçbir gece ebedi değildir, eninde sonunda güneş doğacaktır:
Zulmün topu var, güllesi var, kal’ası varsa,
Hakkın da bükülmez kolu, dönmez yüzü vardır;
Hakkın da bükülmez kolu, dönmez yüzü vardır;
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder