ADİL
ÖKSÜZ'Ü KİM KAÇIRDI?
Aydınlık Gazatesi büyük bir
gazetecilik örneği vererek çok önemli bir haber yayınladı.
Haberin özeti şöyle:
“15 Temmuz darbe girişiminin
mimarlarından FETÖ'nün firari “Hava Kuvvetleri İmamı” Adil
Öksüz'ün kaçışında AKP Samsun Milletvekili Fuat Köktaş ve
AKP Samsun İlk Adım Belediye Başkanı Erdoğan Tok'un rol aldığı
iddia edildi. 16 Temmuz günü Kazan ilçesinde gözaltına alınıp
daha sonra mahkemece serbest bırakılan Adil Öksüz'ün nasıl
kaçtığı aylardır Türkiye'nin önemli gündem maddelerinden
biri.
Aydınlık'ın ulaştığı kaynaklar,
Adil Öksüz'ün Samsun'un Yeşilyurt Limanı'ndan yurtdışına
kaçtığını söyledi. Daha ilginç olanı Adil Öksüz'ün
Samsun'a nasıl geldiği. Kaynaklar, Öksüz'ün Samsun'a AKP Samsun
Milletvekili Fuat Köktaş'a ait bir araç ile geldiği yine aynı
araçla Samsun İlk Adım Belediye Başkanı Erdoğan Tok'un evine
gittiğini iddia etti. Aydınlık'a bilgi veren istihbarat ve emniyet
kaynaklar, bu evde belli bir süre kalan FETÖ'cü Öksüz'ün
Samsun'daki Yeşilyurt Limanı üzerinden kaçtığını bildirdi.
Samsun'dan Batum'a geçen Öksüz, oradan da Kırgızistan'a geçti.
Halen Kırgızistan'da saklandığı ifade edilen Öksüz'ün
Kanada'ya geçmeye çalıştığı da gelen bilgiler arasında.”
FETO ile mücadele eden bir iktidar bu
haber karşısında ne yapması gerekirdi? Olayın üzerine gidip
sorumlular hakkında yasal işlem başlatması gerekmez miydi?
Gerekirdi ama ne oldu? Bu haberi yayınlayan internet sitelerine
yayın yasağı geldi. Olayın üstü adeta örtüldü.
Bu tutum FETO'nun siyasi ayağı
üzerindeki süpekülasyonları artırdı.
Akla şu soru geliyor: Acaba söz
konusu haberde suçlanan AKP milletvekili ve belediye başkanı
olduğu için mi böyle bir tutum benimsendi?
KONSOLOSLUK VE ADİL ÖKSÜZ
Tam da bu sırada haber ajanslarına
yeni bir iddia ulaştı. 15 Temmuz'dan 6 gün sonra ABD
Başkonsolosluğu tarafından telefonla aranıyor.
Bu çok önemli iki habere Vatan
Partisi hariç diğer siyasi partiler sessiz kaldı.
Vatan Partisi Genel Başkanı Sayın
Doğu Perinçek bir basın toplantısı düzenledi ve konu ile ilgili
değerlendirmeler yaptı ve “Darbeye iştirak suçundan ABD
İstanbul Başkonsolosu hakkında da soruşturma açılmalıdır."
önerisini yaptı.
Sayın Perinçek'in basın
toplantısında söylediklerinin özeti şöyle:
"Aydınlık Gazetesi üç günden
beri FETÖ’nün Hava Kuvvetleri İmamı Adil Öksüz’ün Samsun’a
kaçırılması ve saklanması konusunda yayın yapıyor. Adil
Öksüz’ü kaçıranların ve onu saklayanların AKP Milletvekili
ve AKP’nin Samsun ilinin kadın belediye başkanı olmaları olayın
boyutlarını bütün çıplaklığıyla ortaya seriyor.
Şimdi FETÖ darbesinin ABD güdümlü
olduğu gerçeğini kanıtlayan yeni bilgiler bizzat savcılar
tarafından basına açıklanmış bulunmaktadır.
Adil Öksüz bilindiği gibi FETÖ
darbesinin merkezindeki adamdır. İtirafçı generallerin verdikleri
ifadelere göre, Adil Öksüz darbeyi planlayan merkezin başındadır.
Yapılan planı Pensilvanya’da Fethullah Gülen’e götürmüştür
ve onun onayını aldıktan sonra plan uygulamaya konmuştur.
-Elebaşı Adil Öksüz darbeden 6 gün
sonra ABD Başkonsolosluğu tarafından aranıyor.
-ABD İstanbul Başkonsolosluğu
darbenin elebaşısı olduğu için polis tarafından aranan adamı
arıyor.
-ABD İstanbul Başkonsolosluğu Adil
Öksüz’ün darbedeki yönetici rolünü bilmektedir. Çünkü olay
gazete manşetlerinden kamuoyuna duyurulmuştur.
-ABD İstanbul Başkonsolosluğu’nun
baş suçlu Adil Öksüz ile ilişkisi bütün çıplaklığıyla
ortaya çıkmıştır.
-ABD Başkonsolosluğu’nun 15 Temmuz
Darbesi suçuna iştirak ettiği gözükmektedir.
Bugüne kadar darbenin İncirlik’teki
karargahtan yönlendirildiği konusunda ciddi bilgiler vardı. Bu
bilgiler bizzat Başbakan Binali Yıldırım tarafından kamuoyuna
açıklandı. Şimdi yeni bir kanıt daha savcılar tarafından elde
edilmiş bulunmaktadır.
Darbe gecesi çeşitli televizyon
kanallarından ve sosyal medyadan defalarca açıkladığımız gibi,
FETÖ darbesinin arkasındaki küresel güç Amerika Birleşik
Devletleri’dir.
FETÖ darbesi suçuna katılanların
Amerikalı olması, suçu ortadan kaldırmaz. Suçlu, Amerikalı olsa
da suçludur.
Darbeye iştirak suçundan ABD İstanbul
Başkonsolosu hakkında da soruşturma açılmalıdır."
Gelişmeleri takip edeceğiz, bakalım
Hükumet gerkeli girişimlerde bulunacak mı? Herhangi bir işlem
yapılmazsa, FETO'nun siyasi boyutunun gücü tartışma konusu
olacak.