DEVLETİN ŞEKLİNİ KURUCU İRADE
BELİRLER
Davutoğlu Türkiye Cumhuriyeti’ni ne sanıyor? Geçenlerde
şöyle konuşmuş:
"Bu ülke artık
sadece 78 milyon vatandaşın ait olduğu bir ulus devletten ibaret değildir.
İstiklal harbine
doğru, İstiklal orduları yürürken Muhammed İkbal Lahor’da dualar ediyordu!
Cezayir’de dualar
ediliyor, Hatm-i Şerifler iniyordu ordunun zaferi için.
O dualarla İstiklal
harbi kazanıldı…"
Hatalarla, yanlışlarla, dolu ve bir başbakana yakışmayacak
sözler.
Bu sözler Yavuz Sultan Selim için anlatılan şu hikâyeyi
aklıma getirdi:
Yavuz Selim zafer kazandıktan sonra bir hoca kendisine “Zaferiniz
için çok dua ettik. Dualarımız size zaferi getirdi” deyince Yavuz Selin elini
kılıcının kabzasına atmış ve bunun hakkını da unutma demiş.
Şimdilerde moda oldu, Çanakkale olsun, İstiklâl savaşı olsun
kazandığımız önemli zaferleri yapılan dualara bağlıyorlar. O zaman sormak
lazım: Osmanlı’nın son yıllarında yapılan nerdeyse bütün savaşlar kaybedilmiş. Bu
mağlubiyetlere yol açan bedduaları acaba kim yaptı? Ve neden Allah bu yapılan
bedduaları kabul etti?
Aslında tüm yenilgilerin sebebi, her şeyi Allah’a havale
etmekle başlıyor. Yüz yıllarca, atalet ve tembelliğin adını “tevekkül” koyduk. Çalışmak
yok, çabalamak yok; baş sıkışınca Allah’a dua et, işler hallolsun, bitsin. Düşman
yenilsin gitsin…
ZAFER SÜNGÜNÜN UCUNDADIR
Davutoğlu şunu bilmeli ki, bu zafer “Ya İstiklâl, Ya Ölüm”
parolası ile savaşan büyük Türk Milleti’nin eseridir.
Mustafa Kemal 30 Ağustos zaferi için şunları söylüyor:
“Her safhasiyle
düşünülmüş, hazırlanmış, idare edilmiş ve zaferle neticelendirilmiş olan bu
harekât, Türk ordusunun, Türk subay ve kumanda heyetinin, yüksek kudret ve
kahramanlığını tarihte bir daha tespit eden muazzam bir eserdir.
Bu eser, Türk
milletinin hürriyet ve bağımsızlık fikrinin ölmez âbidesidir. Bu eseri meydana
getiren bir milletin evlâdı, bir ordunun Başkumandanı olduğumdan daima mesut ve
bahtiyarım.”
Türkiye Cumhuriyeti, “Türk ordusunun, Türk subay ve kumanda
heyetinin, yüksek kudret ve kahramanlığını tarihte bir daha tespit eden muazzam
bir eseri” olan bu zafer sonucunda kurulmuştur.
KURUCU İRADE KARAR
VERDİ
Davutoğlu’nu devletin şeklini yapılan dualara bağlaması ise
bir diğer komedi. Dualarla kurulduğuna göre Türkiye cumhuriyeti milli devlet
değil, din devletidir demek istiyor. Bu
mantıkla düşünürsek, o dönemde Sovyetler çok miktarda silah ve para yardımında
bulunmuştu. Zaferin kazanılmasında bu yardımların da etkisi olmuştu. O halde,
Türkiye Cumhuriyeti sosyalist bir devlettir.
Bir kere mantık dokusu bozulunca varılacak sonuç da işte
böyle hatalarla dolu olur.
Davutoğlu şunu bilmelidir. Bir devletin şeklini kurucu irade
belirler. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran irade Türk Milleti’ne aittir. Türk
Milleti, Mustafa Kemal önderliğine Türkiye Cumhuriyeti’ni bir milli devlet
olarak kurmuştur. Anayasalarını ve yasalarını hep bu gerçeğe göre düzenlemiştir.
DEVLETİN ŞEKLİ
ANAYASADA VAR
Anayasamızın başlangıç bölümünü Davutoğlu’na hatırlatmakta
fayda var. Şu ifadeleri okusa yeter:
“Türk Vatanı ve
Milletinin ebedî varlığını ve Yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü
belirleyen bu Anayasa, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz
kahraman Atatürk’ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve O’nun inkılâp ve
ilkeleri doğrultusunda;
Dünya milletleri
ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi olarak, Türkiye Cumhuriyetinin
ebedî varlığı, refahı, maddî ve manevî mutluluğu ile çağdaş medeniyet düzeyine
ulaşma azmi yönünde;
Millet iradesinin
mutlak üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milletine ait olduğu ve
bunu millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun, bu
Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş
hukuk düzeni dışına çıkamayacağı…..”
Anayasası bu şekilde başlayan devlet elbette milli devlettir
ve o devlet Türk Milletinin milli devletidir.
Bu anayasayı değiştirmeden milli devlet vasfı ortadan
kalkmaz. Anayasayı değiştirmek ve
Türkiye Cumhuriyeti’ni tasfiye etmek isteyenler mevcut anayasanın başlangıç
bölümünün son paragrafını okusunlar; baksınlar bakalım Anayasa kimlere emanet
edilmiş:
“FİKİR, İNANÇ VE
KARARIYLA anlaşılmak, sözüne ve ruhuna bu yönde saygı ve mutlak sadakatle
yorumlanıp uygulanmak üzere,
TÜRK MİLLETİ
TARAFINDAN, demokrasiye âşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet
ve tevdi olunur.”
Emanet güvenli ellerdedir. Davutoğlu bunu bilmeli ve boşuna
kendisini yıpratmamalıdır. Hiç kimse anayasadan Türk Milleti’ni çıkaramaz ve
devletin millilik özelliğini yok edemez.