13 Şubat 2023 Pazartesi

 “…ÜMİTSİZ DURUM YOKTUR, ÜMİTSİZ İNSANLAR VARDIR”

MUSTAFA KEMAL PAŞA
Zaman, 1921 Temmuz ayı, Kütahya ve Eskişehir muharebelerinde yenilen ordumuz direnme gücü kazanmak için Sakarya’nın doğusuna çekilir. Gerisini Attilâ İlhan’ın ‘Gâzi Paşa’ isimli romandan okuyalım:
“O yaz birdenbire, bir ‘cephe gerisi’ şehre dönüşmüştü. Herşey, bir ölüm kalım savaşının, vahim öncesini çağrıştırıyor; havada, ağır yaralı taşıyan ’Hilâliahmer’ arabalarından, yanmış barut, tentürdiyot ve terli postal kokusu; mühimmat yüklü hayalet kağnılar, sabaha karşı, ağaran geceyi iniltileri ile ince ince dilimliyorlar; kimbilir hangi cephedeki, hangi kanlı ‘tedip karekâtı’ndan henüz dönmüş; cepheye ‘takviye gidecek’ bir müfrezenin, söylediği marş kırık dökük yankılanıyor:
“…Ankara’nın taşına bak
Gözlerimin yaşına bak
Türk Yunan’a esir olmuş,
Şu Allah’ın işine bak…”
“Temmuz sıcakları, Şehir, yay gibi gergin: General Papulas’ın cepheyi Sakarya ırmağının gerisine süpürmesi, hemen her yerde tartışmaya yol açıyor: Taşhan’da, II. Grup Muhalefeti’nin meb’usları, harıl harıl, İsmet Paşa’nın ‘derekap azlini’ istiyorlar; Meclis koridorlarında ise, Fevzi Paşa ‘vazifeye sahip çıkmadığı’ için eleştiriliyor. Kaleiçi’ndeki esnaf kahvelerinde ‘şeamet tellalı’ bir takım köylüler peydahlanmış ki, kalabalık bıyıklarını çekiştire çekiştire, Yunan ağır topçusunun ‘salvolarını’; sabah ezanı, köyden bile işittiklerini yaymaktadırlar.”
Bu ortamda, hükumetin önerisiyle meclis gizli oturuma geçer. Bu oturumda Mustafa Kemal Paşa’nın başkumandanlığı alması istenir. Okuyalım ‘Nutuk’u:
“…Filen ordunun başına geçmemi teklif edenlerin fikir ve maksatlarını ikiye ayırmak mümkün…
“…Bir kısım zevat artık ordumuzun tamamen mağlup olduğuna, vaziyetin iadesine imkân kalmadığına; dolayısıyla takip ettiğimiz milli davamızın kaybolduğuna hükmetmişler. İstiyorlar ki, kendi tasavvurlarına göre bozguna uğramış olmuş ve bozguna uğramaya devam edecek olan ordunun başında, benim şahsiyetim de bozguna uğrasın. Diğer bir kısım zevat, diyebilirim ekseriyet, bana olan emniyet ve itimatlarından dolayı samimi olarak ordumuzun başına geçmemi arzu ediyorlar…”
Ordu bozguna uğrasın ki Mustafa Kemal Paşa yönetimden uzaklaşsın fikrinde olanlar kimlerdi derseniz, sıralayalım: Enverciler, düzenli ordu karşıtları, saltanatçılar, tutucular; özetlersek tüm muhalifler…
Dün felaket savaş olarak kapımıza dayanmıştı, bugün deprem olarak kapımızda...
Dün de muhalefet vardı bugün de; dün de bozguncular, fitneciler vardı, bugün de…
Dün de milletin felaketinden çıkar sağlama peşinde olan muhalifler vardı; bu gün de benzer muhalefet var…
Dün Ali Kemaller, Filozof Rızalar, Refi Cevatlar vardı bugün de onları aratmayacak yazarlar, gazeteciler var...
Dün Hürriyet ve İtilaf partisi vardı; bugün de YCHP, İYİP, SP, DEVA, Gelecek gibi partiler var…
Dün İngiliz Muhipleri Cemiyeti vardı; bugün de Amerikan paralarıyla fonlanan dernekler, vakıflar var…
Dün Kürt Teali Cemiyeti vardı; bugün de HDP/PKK var…
Varsa var; hiç önemi yok: Dün emperyalizmin ordusu ile birlikte bozguncu, işbirlikçi takımı nasıl yenip düzlüğe çıktıysak; bugün de bu depren felaketinin tüm yaralarını, devletimizin öncülüğünde, saracağız ve ülkemizi en kısa zamanda düzlüğe çıkaracağız.