OSMANLI HAYRANLIĞI!
Son zamanlarda bir Osmanlı hayranlığı başladı ve giderek de
artıyor. Bir yandan da Cumhuriyet ve onun kazanımları kötülenip aşağılanıyor.
Hal böyle olunca da bir padişah aranıyor ve bulunuyor: Recep Tayyip Erdoğan.
Köln’de RTE “Son Osmanlı Padişahı Hoş Geldin” pankartı ile
karşılanmış. Bu pankart bağımsız ve özgür birey olmaktansa bir padişaha kul
olma arzusunun ifadesidir.
Peki, Osmanlıdan bize
ne miras kaldı, yazalım:
Başta İstanbul, İzmir, Adana olmak üzere vatan toprakları
işgal edilmiş;
Ordu dağıtılmış, silahlarına el konmuş;
“Saltanat ve hilâfet makamında oturan Vahdettin
soysuzlaşmış, şahsını ve bir de tahtını koruyabileceğini hayal ettiği alçakça
tedbirler araştırmakta.”
Ekonomik durum içler acısı bir halde.
Kapitülasyonlar belimizi bükmüş.
Duyun-u Umumiye devlet içinde devlet durumunda.
Bütün sanayi ürünlerini dışarıdan alıyoruz. Şeker, un hatta
kiremit bile dışarıdan geliyor.
Avrupa için açık pazar halindeyiz.
Toplam sanayi kuruluşu 282. Bunların yalnızca %9'u devlete
ait. Bu kuruluşlardaki emek ve sermayenin % 15'i Türklerin, % 85'i yabancıların
ve azınlıkların.
Madenler, limanlar, demiryolları yabancıların elinde. Sanayinin
ağırlığı gıda, dokuma ve dericilik oluşturuyor.
Osmanlı'dan sadece dört fabrika kalmış: Hereke ipek dokuma,
Feshane Yün İplik, Bakırköy bez ve Beykoz Deri fabrikaları.
İktisatçımız,
mühendisimiz yok denecek kadar az.
Elektrik sadece İstanbul ve İzmir gibi, büyük kentlerde var.
Çocukların sadece 1/4'i okula gidebiliyor.
Halk cahil. Erkeklerin % 93'ü, kadınların % 99'u okuma yazma
bilmiyor.
Toplam 4770 ilkokul, 72 ortaokul ve 23 lise var.
İlkokullarda 337.618, ortaokullarda 5905 ve liselerde toplam
1241 öğrenci öğrenim görüyor.
Ortaokulda 543, liselerde ise 230 kız öğrenci var.
Medreseler askerden kaçma yeri ve bağnazlık yuvası olmuş.
Hurafeler din diye öğretiliyor. Medreselerde Türkçe yasak.
Ülkede bir üniversite (darülfünun) var. Bu kurum da çağın
özelliklerinden uzak bir halde. Akıl ve bilim unutulmuş.
Basılan ve okunan kitap sayısı çok az. 1729-1830 yıllarında
Osmanlı'da basılan kitap sayısı 180; aynı sürede Batı'da basılan kitap sayısı
90.000.
Kitap yok, kütüphane yok, müze yok, resim yok, heykel yok,
tiyatro yok, spor yok,
Halkı aydınlatacak, bilinçlendirecek, eğitecek kurumlar yok.
Halk adeta kendi kaderine ve cami imamının, tarikat
şeyhinin, medrese ehlinin, bilgisine terk edilmiş durumda.
Akılcı ve bilimsel düşünce yok.
Türkçe ihmal edilmiş.
Sözcükler unutulmuş.
Türkçe, Osmanlıca denilen bir dile dönüşmüş.
Arapça, Farsça ve Fransızca Türkçeyi adeta istila etmiş.
Arapça alfabe kullanılıyor.
Birçok dini cemaat hayata yön vermeye çalışıyor.
Mezhep çatışmaları çok fazla.
Falcılar, büyücüler, şeyhler, şıhlar ayrıcalıklı konumda.
Din istismarı çok yaygın.
600 yıl boyunca Türkler ihmal edilmiş.
Yönetim dönme ve devşirmelere bırakılmış.
Türkler devlet yönetiminden dışlanmış, sadece köylü, asker,
çiftçi olabilmiş.
Özetlersek, bize kalan miras şu:
Bağımlı devlet; yabancılar
ve onların uzantıları devlete hakim durumda; işgal edilmiş vatan; savaşlardan kırılmış bir
halk; cehalet; sefalet; hastalıklı bir halk; üretmeyen ekonomi.
Şimdi bu Osmanlı hayranlarına sormak lazım, bu günlere geri
mi dönmek istiyorsunuz. Hiç acele etmeyin; AKP’nin uyguladığı politikalar
sonunda adım adım istekleriniz gerçekleşiyor. Siz yakında RTE’nı padişah olarak
başınıza geçirirsiniz; o da, Mustafa Kemal Atatürk’ün geldikleri gibi giderler
deyip kovduğu işgal ordularını geri çağırır. Tabii Mustafa Kemal’in askerleri
size izin verir ise…