6 Mayıs 2014 Salı

CUMHURİYET’TEN SALTANATA

Türk Milleti’nin batılı emperyalist güçlere karşı verdiği bağımsızlık ve kurtuluş savaşı aslında bir isyandır. Bu isyan, sadece onu Anadolu’nun ortasında tutsak bir ulus olarak yaşatmak isteyen dış güçlere değil, 600 yıl süren Osmanlı hâkimiyetine de karşıdır.

Mustafa Kemal Atatürk TBMM’de yaptığı bir konuşmada bu durumu şöyle dile getirmiştir.

“Egemenlik ve saltanat hiç kimse tarafından hiç kimseye, ilim icabıdır diye; görüşme ile, münakaşa ile verilmez. Egemenlik, saltanat kuvvetle, kudretle ve zorla alınır. Osmanoğulları, zorla Türk milleti'nin egemenlik ve saltanatına el koymuşlardı; bu musallat olmalarını altı asırdan beri devam ettirmişlerdi. Şimdi de, Türk Milleti bu mütecavizlerin hadlerini ihtar ederek, egemenlik ve saltanatını, isyan ederek kendi eline açıkça almış bulunuyor.

Türk Milleti de kan dökerek, can vererek kudretle ve zorla egemenliği elde etmiştir.

Son yıllardaki gelişmeleri dikkate alınca acaba Atatürk aşağıdaki iddiasında yanılmakta mıdır diye düşünmeye başladım.

“Millet egemenliğini almıştır ve isyan ederek almıştır.
Alınan egemenlik, hiç bir neden ve biçimde terk edilemez; geri verilemez. Bırakılamaz.
 Bu egemenliği tekrar geri alabilmek için, almak için kullanılmış araçları kullanmak gerekir.”

Bu ifadesi ile Atatürk, Türk Ulusu’nun kan dökerek, can vererek elde ettiği egemenliği elinden bırakması için, Türk Milleti’ne egemen olmak isteyenlerin de kanlarını akıtması gerektiğine işaret etmiştir.  Ne yazık ki saltanatın son bulması ve cumhuriyet idaresinin kurulması ile elde ettiğimiz egemenliğimiz yavaş yavaş belirli bir ismin ve zümrenin eline geçmektedir.

Egemenliğin en önemli şartı, devlet erklerinin (yasama, yürütme ve yargı) otoritesini ve yetkisini milletten almasıdır. Basın özgürlüğünün olmadığı, insanların haber alma haklarının ihlal edildiği, medyanın baskı altında tutulduğu seçim hilelerinin yapıldığı bir ortamda oluşan ve siyasi partiler kanunu gereği tek adam tarafından belirlenen milletvekillerinin oluşturduğu bir meclis bir kişinin sözü ile yasalar çıkarıyor ise; yargı, yürütmenin ve belirli odakların kontrolünde ise; yürütme yargı denetimine tabi tutulamıyorsa; kuvvetler ayrılığı kalmamışsa; özgürlükler kısıtlanmışsa, ulusal egemenliğin varlığından söz etmek gerçekçi olmaz.

Önümüzdeki seçimlerde Recep Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı olursa, Osmanlı padişahlarına bile nasip olmayan yetkileri kullanabilir. Adeta saltanat geri gelmiş gibi olabilir.


Ağustos ayı içerisinde yapılacak seçimlerde ulusumuz ya cumhurbaşkanını seçecek ya da sultanını. Ya cumhuriyete devam diyecek ya da saltanatı geri getirecek. 

Hiç yorum yok: