4 Mayıs 2014 Pazar

3 MAYIS TÜRKÇÜLÜK BAYRAMI VE ATATÜRK

1944 yılında Nihal Atsız Orhun dergisinde devrin başbakanı Şükrü Saraçoğlu’na açık mektup yayınlar ve devlet kadrolarına yerleşmiş Sovyetler yanlısı komünist kadrolardan şikayet eder. Şikayet edilenlerden birisi de Sabahattin Ali’dir. Sabahattin Ali Nihal Atsız aleyhine dava açar.

26 Nisan 1944 tarihinde davanın duruşmaları başlar. 3 Mayıs’ta Nihal Atsız’ı seven ve sayan gençler Ulus meydanında toplanır ve büyük bir gösteri yaparlar. Gençler polisin çok sert müdahalesi ile karşılaşırlar ve dövülürler.  Daha sonraki günlerde bu nümayişe katılanlardan 165 kişi Nihal Atsız ile birlikte tutuklanır ve “tabutluklara” gönderilerek işkenceye maruz kalırlar. Tutuklananlar arasında Alparslan Türkeş, Fethi Tevetoğu, Hasan Ferit Cansever, Nejdet Sancar, Zeki Velidi Togan,  Reha Oğuz Türkkkan gibi isimler de vardır.

Gösterilerin yapıldığı ve Nihal Atsız’ın tutuklandığı 3 Mayıs tarihi daha sonraki yıllarda “Türkçülük Bayramı” olarak kutlanmaya başlar. Günümüzde de Türk milliyetçileri bu günü bayram olarak kutlamaktadır.  Bu bayramı kutlayan ve kendilerine Türk milliyetçisi kabul eden herkesin en büyük Türk Milliyetçisi Mustafa Kemal Atatürk’ün milliyetçilik anlayışı bilmesi gerekir.

Atatürk’de Türk milliyetçiliği fikrinin oluşmasında 3 ismin büyük rolü olmuştur. Türklük bilincinin başlamasında ve gelişmesinde Namık Kemal’in büyük rolü vardır. Namık Kemal sayesinde vatanseverliğin ve milliyetçiliğin ulusal tarih ile beslediğinin bilincine varmıştır. Bu bilinç ile ileriki yıllarda Türk tarihi üzerinde yoğun çalışmaları olmuştur.

“Türklük bilincinin dil, tarih ve kültür ekseninde gelişmesindeki en büyük etkiyi Ziya Gökalp yapmıştır. Ziya Gökalp’ın Türklüğün ırk ve kavim birlikteliğinden çok kültür (hars) temelinde oluştuğuna inanıyordu. Türkçülüğün Esasları isimli kitabında bu konu üzerinde yoğun bir şekilde durur. Bu kitabında “Demek ki, toplumsal nitelikler, bedensel kalıtım ile geçmez; yalnız eğitim yolu ile geçer. Öyleyse kavimselliğin ulusal özyapı bakımından da hiçbir rolü yok demektir.” Demiştir.

Atatürk’ü etkilen üçüncü isim Yusuf Akçura’dır. Yusuf Akçura’ya göre iki tür Türkçülük vardır: Demokratik ve emperyalist Türkçülük. Akçura demokratik Türkçülüğü benimsemişti ve Türk milleti için istenen hakların diğer milletlere de verilmesi gerektiğini savunuyordu. Türkiye’nin modern bir devlet olması için “feodallerle”, “yobazlarla” mücadele edilmesini gerekli görüyor ve toprak reformu üzerinde duruyordu.

Çok kısa olarak anlatmaya çalıştığım bu üç değerli fikir adamının da etkisi ile Atatürk’ün Türkçülük anlayışı şekillendi.  Elbette bu şekillenmede diğer bazı düşünürlerin de rolü olmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk’ün millet anlayışını şu iki sözü ile anlatmak mümkündür:

“Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir.”
“Bugünkü Türk milleti siyasi ve içtimai camiası içinde kendilerine Kürtlük fikri, Çerkezlik fikri ve hatta Lazlık fikri veya Boşnaklık fikri, propaganda edilmek istenmiş vatandaş ve milletdaşlarımız vardır.” Fakat mazinin istibdat devirleri mahsulü olan bu yanlış adlandırmalar birkaç düşman aleti, mürteci,  beyinsizden başka hiçbir millet ferdi üzerinde elemden başka bir tesir hasıl etmemiştir.”  Çünkü bu millet efradı da umum Türk camiası gibi aynı ortak maziye ve tarihe sahiptirler.”

Atatürk’ün milliyetçilik anlayışını anlatmak için en sağlıklı yol onun aşağıdaki sözlerin iyi değerlendirilmesi gerekir.

“Biz doğrudan doğruya milliyetperveriz ve Türk milliyetçisiyiz.”

“Bize milliyetçi derler. Ama, biz öyle milliyetçileriz ki, bizimle işbirliği eden bütün milletlere hürmet ve riayet ederiz. Onların milliyetlerinin bütün icaplarını tanırız. Bizim milliyetçiliğimiz herhalde hodbince ve mağrurca bir milliyetçilik değildir.”
“Millî birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek geliştirmek millî ülkümüzdür.”

“Cumhuriyetimizin dayanağı Türk topluluğudur. Bu topluluğun fertleri ne kadar Türk kültürüyle dolu olursa, o topluluğa dayanan cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur.”

“Tarihi, vukuat, hâdisat ve müşahadat hep insanlar ve milletler arasında, hep milletin hâkim olduğunu göstermiştir. “Milliyet prensibi aleyhindeki büyük mikyasta fiilî tecrübelere rağmen, yine milliyet hissinin öldürülemediği ve gene kuvvetle yaşadığı görülmektedir. Tarih, bir milletin kanını, hakkını, varlığını hiçbir zaman inkâr edemez.”

“Dünyanın bize hürmet göstermesini istiyorsak evvelâ bizim kendi benliğimize ve milliyetimize bu hürmeti hissen, fikren, fiilen, bütün iş ve hareketlerimizle gösterelim.  Bilelim ki millî benliğini bulmayan milletler başka milletlerin avıdır.”


“Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür. Bu sözü burada ayrıca izaha lüzum görmüyorum. Çünkü bu, Türkiye Cumhuriyetinin okullarında birçok vesilelerle eser halinde tespit edilmiştir.”

“Millî kültürün her çığırda açılarak yükselmesini Türk Cumhuriyetinin temel dileği olarak temin edeceğiz.”

“Temel ilke, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam istiklâle sahip olmakla gerçekleştirilebilir. Ne kadar zengin ve bolluk içinde olursa olsun, istiklâlden yoksun bir millet, medenî insanlık dünyası karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık görülemez. Yabancı bir devletin koruyup kollayıcılığını kabul etmek, insanlık vasıflarından yoksunluğu, güçsüzlük ve miskinliği itiraftan başka bir şey değildir. Gerçekten de bu seviyesizliğe düşmemiş olanların, isteyerek başlarına bir yabancı efendi getirmelerine asla ihtimal verilemez. Halbuki, Türk'ün haysiyeti, gururu ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa yok olsun daha iyidir!...
O halde, ya istiklâl ya ölüm!”

“Millet egemenliğini almıştır ve isyan ederek almıştır.  Alınan egemenlik, hiç bir neden ve biçimde terk edilemez; geri verilemez. Bırakılamaz.”

Özetlersek, Atatürk ırkçı değildir. İnsanlık için milliyet fikrinin sürekli var olacağına inanır. Türklük için, kültürü, dili, tarih bilincini önemli bulur.  Milleti için bağımsızlığı ve özgürlüğü vazgeçilmez hususlar olarak kabul eder.  Sömürmeye de sömürülmeye de karşıdır; antiemperyalisttir. Egemenliğin millette olmasını şart olarak kabul eder.

Kendisini Türkçü kabul eden herkesin en büyük Türk milliyetçisi Atatürk’ü çok iyi tanıması ve onun izinden gitmesi gerekir.


Hiç yorum yok: