9 Eylül 2020 Çarşamba

AMERİKAN PROJELERİNİN TAŞERONLUĞU KILIÇDAROĞLU’UNA KALMIŞ

Kılıçdaroğlu Parti Meclisi’nin açılışında 42 dakika konuştu. Biz de bu konuşmayı dikkatle, hayretle ve büyük bir üzüntü içinde dinledik. 100 yıl önce emperyalistlerle karşı vatan savaşı veren Müdafaa-i Hukuk cemiyetlerinin devamı olan CHP, nerelere savrulmuş, çok acı! Emperyalistlerin Türkiye üzerinde oynadıkları oyunun bir parçası haline gelmiş.

İçerik felaket, üslup ise, CHP genel Başkanı’nın ağzına hiç yakışmamış: “Saray ve beslemeleri Türkiye'yi krize soktu”, “5 maskeyi dağıtamadılar. Sağlık Bakanına güvenmiyorum”, “Saray'ın kibirlisi herkesi köle görüyor”, “Erdoğan 83 milyona zulüm yapıyor”, “Malvarlığını korumak için Trump'tan emir alıyorlar”, “Varlık Fonu Erdoğan ve damadının çiftliğidir”, “Devleti çürütüyorlar”, “Totaliter rejim var mücadele edeceğiz.”

Türkiye şu anda büyük bir tehditle karşı karşıya. Bütün dünya bunu konuşuyor. Türkiye’ye Doğu Akdeniz’den, Kıbrıs’tan, adalardan, Ege Denizi’nden, Libya’dan, Fırat’ın doğusundan ve batısından yönelen tehditler var. Ana muhalefet partisinin genel başkanı Kılıçdaroğlu, böyle bir ortamda Türkiye mevziinde değil. Türkiye’ye yönelik tehditlere karşı, Amerika’dan, Fransa’dan, Yunanistan’dan, Güney Kıbrıs’tan, İsrail’den gelen silahlı tehditlere karşı hiçbir tavır ve konumlanma yok. Bu konularda en küçük bir sözü yok. Bu tehditleri anlatmıyor ama bu tehditlere karşı çok önemli olan iç cepheyi bölmeye çalışan kışkırtıcı sözler söylüyor.

DEMİRTAŞ ÜZERİNDEN PKK’YA MADALYA TAKMAK

Kılıçdaroğlu, Konuşmasında HDP’yi masum ve şirin göstermeye çalıştı. Onunla da yetinmedi, Demirtaş’a şeref madalyası taktı. Sormak lazım: Bu madalyayı Demirtaş’ın hangi hizmeti için takıyorsun?  PKK’nın Mehmetçiğe sıktığı kurşunlar, patlattığı bombalar için mi Demirtaş’a şeref madalyası takıyorsun? HDP teşkilatları ve belediyeleri PKK’ya erzak, lojistik, militan sağladığı için mi Demirtaş’a madalya takıyorsun? Bu eylemleri yapanlarda şeref ne arar?

Türk ordusuna madalya yok, Türk polisine madalya yok ama Demirtaş’a var. Yazıklar olsun!

Demirtaş’a madalya takmak, kahraman Mehmetçiklerimize, emniyet mensuplarımıza yapılan bir hakaret değil mi? Türk ordusuna karşı psikolojik bir saldırı değil mi? Kime hizmet ediyorsun Kılıçdaroğlu?

AMERİKA’NIN İKTİDAR PLANI DEVREYE SOKULUYOR

Öyle anlaşılıyor ki, Kılıçdaroğlu, gölge CIA’nın (Rand Corporation) ve en son Biden’ın ilan ettiği Tayyip Erdoğan’ı yıkma planını uygulamaya çalışıyor. 

ABD bu iktidar modelinin merkezine CHP’yi oturtmuştu. Bu projeye göre, CHP’nin bir yanında HDP, diğer yanında İYİP olacak, bunlara Davutoğlu ve Babacan’ın partisi katılacak. Abdullah Gül de destekçileri olacak. 

Emperyalistlere karşı büyük bir savaş kazanmış Atatürk’ün partisi, emperyalistlerin umudu olmuş, bu umudu boşa çıkarmamak için çabalıyor. Gerçek Atatürkçüler elbette buna izin vermeyecektir.

UYARIYORUZ

Ben Atatürkçüyüm, ben milliyetçiyim diyenler, ‘Erdoğan düşmanlığı’ tuzağına, oradan da Amerika’nın projelerinin içine düşmüşler, ilkelerinden uzaklaşmışlar. Ne yazık ki, bunun farkında da değiller. 

Onlara sesleniyoruz: Amerika, Türkiye üzerindeki emellerini gerçekleştirmek için sizleri kullanmaya çalışıyor. Görün bu tuzağı ve Türkiye cephesindeki yerinizi alın. Emperyalistlerin mevziinde durmak size yakışmıyor. Aksi takdirde, çökecek olan Amerikan projesinin altında sizler de kalırsınız.

2 Eylül 2020 Çarşamba

 

HEM EVLAT NÖBETİ HEM VATAN NÖBETİ

Diyarbakır annelerinin dağa kaçırılan evlatları için HDP Diyarbakır İl Başkanlığı binası önünde 3 Eylül 2019'da başlattığı oturma eyleminde bir yıl geride kaldı. Anneler günlerdir, aylardır hatta senelerdir görmedikleri çocuklarını HDP’den istiyor. Çünkü onlar HDP binalarının PKK’nın askere alma dairesi gibi çalıştığını biliyorlar. Doğru adresteler, doğru kapının önündeler. 

Anneler Diyarbakır HDP binası önünde sadece evlat nöbeti tutmuyorlar, bu kahraman anneler aynı zamanda vatan nöbeti de tutuyorlar. Vatan savaşının en ileri mevziinde kahramanca direniyorlar. 

Vatan Partisi Kayseri İl Örgütü olarak kahramanlarımızı geçen eylül ayı içerisinde ziyaret etmiştik. Onları desteklediğimizi, onların acılarına ortak olduğumuzu anlattık. Direndikçe kazanacaklarına dair onlara güven verdik. 

Her birinin hikayesi farklı ama hepsinin tek gayesi var: Yokluklar içerisinde, bin bir emekle yetiştirdikleri çocuklarına tekrar yavrum deyip sarılmak. Onların kokusunu tekrar hissetmek.

Hepsi acılı ama hepsi kararlı ve şuurlu.

Hepsi şuna inanıyor: Çocukları HDP kandırıyor, onları dağa götürüyor ve PKK'ya teslim ediyor. HDP'nin arkasında ise Amerika var.

Bir babanın "Devleti ilk defa yanımızda görüyoruz. Devlet yanımızda olmasaydı bu adamlar (HDP) bizi burada tarar öldürürdü. Yıllardır biz bu desteği bekledik. Bu destek daha önce gelseydi çocuklarımızı kimse dağa götüremezdi." sözü çok dikkat çekiciydi. 

Anne ve babalar, HDP binası için esas Kandil burası diyorlar ve bize HDP'nin neden kapatılmadığını sordular. 

“SÖZLERİ ALTIN DEĞERİNDE”

 Sayın Perinçek onlar için “Konuşmaları şiir gibi, sözleri altın değerinde” diyor.

 Televizyonlardan dinlediklerimizin ve ziyaretimiz esnasında duyduklarımızın bazılarını yazalım da Perinçek’in ne kadar doğru söylediği anlaşılsın:

 "Senin oğlun dağa gitsin, bakalım sen oturuyor musun, oturuyor musun? Bizim canımız gitmiş, senin umurunda mı? Gönderdiniz çocukları, yalan mı? Kaç tane genç toprağın altında. Diyarbakır'da genç bırakmadınız ya cezaevinde ya toprağın altındalar.

 “Başlarım sizin Kürdistan davanıza. 'Fakir fukaranın çocuğu dağa, ben koltuklarda.' Alıştınız insanları dağa göndermeye. Size verecek çocuğumuz yok, getirin.”

 “Bunların çocukları lüks okullarda okuyor. Yeter artık toprağın altı genç doldu, nereye kadar?”

 “Yavrularımızı ABD’ye uşak yapıyorsunuz.”

 “HDP İsrail’dir. Bunlar Kürt değil, bunlar gavur. Bunların bizim üzerimizde ne hakları var, bunlar gavur. Müslüman olsalardı, oğlumu kaçırmazlardı bizi perişan etmezlerdi.”

 “Bunlar Kürtler için çalışmıyorlar. Bunlar Kürt değil. Bunlar Amerika için çalışıyor. Bunlar Kürt değil, Amerika’nın adamlarıdır.”

 “Yüreğimizi yaktılar, Allah da onların yüreğini yaksın. Oğlumu HDP’den istiyorum. HDP oğlumu götürmüş onların eline vermiş. Onların çocukları Amerika’da okuyor, niye çocuklarını göndermiyorlar. Çocuklarımızı alıp Kandile götürüyorlar.”

 “Burası, HDP Kandil’dir. HDP oğlumu nereden getiriyorsa getirsin. Ben oğlumu istiyorum. Buradan gitmeyeceğim, vallahi burayı yıkarım.”

 "Oğlumun ter kokusunu özledim, onun teri çok güzel kokardı, keşke bir daha koklayabilsem".

 "Oğlum kendi iradesi ile gitmiş diyorlar, 10 yaşındaki çocuğun iradesi mi olur?"

 "Oğlum Kuran kursuna gidiyordu, aldı götürdüler, din düşmanı Amerika'ya teslim ettiler.”

"Kızım üniversiteye gidiyordu, ben onu ne zorluklar içinde büyüttüm. Mezun olacağı gün kına yakacaktım.”

 "Ben çocuğuma çorbayı bile üfürerek yedirirdim, şimdi dağlarda aç susuz geziyor.”

 "Beni ölümle tehdit ediyorlar, çocuğumu elimden aldıktan sonra ben zaten öldüm.”

 "Oğlum askerdi, vatana hizmet ediyordu, onu kaçırdılar, el kızına nasıl vereceğim diye düşündüğüm yavrum şimdi kimlerin elinde?”

 "Yavrumu bir kere daha göreyim, sonra hemen öleyim, razıyım.”

 "Bu HDP'nin neden kökünü kazımıyorlar? Onlar kazımazlarsa ben bu binayı yıkacağım".

 AYNI NÖBETTEYİZ

 Diyarbakır annelerine destek olmak için bugün (3 Eylül 2020) saat 13:00’de Cumhuriyet meydanında toplanacağız ve “AYNI NÖBETTEYİZ” diyerek analarımıza destek vereceğiz.

 Tüm vatansever Kayseri halkını nöbete davet ediyoruz. Bilelim ki bu bir vatan nöbetidir!