AMERİKA’NIN DAYATMALARI VE AKP
Başta Erdoğan olmak üzere iktidar sözcüleri sürekli ABD’nin
dayatmalarına evet demeyeceklerini söylüyorlar. Bu söylem bizi mutlu ediyor ve
umutlandırıyor. İktidarın ABD’nin iki eli kanlı örgütü olan FETO ve PKK’nın
üzerine gitmesini, Suriye’nin kuzeyinde oluşturulmak istenen ikinci İsrail
koridorunu engellemeye yönelik icraatlarını takdir le karşılıyoruz.
İktidarın bu icraatları geçmişte yaptıkları büyük hataları
elbette affettirmez. Gün gelince bunun da hesabı sorulur.
ABD’nin dayatmalarına evet demeyeceklerini iddia eden
iktidara Amerikan’ın bazı dayatmalarını hatırlatmakta fayda var.
AMERİKA’NIN SÖZCÜSÜ:
GRAHAM FULLER
Graham Fuller’i bilirsiniz. Amerikan’ın nasıl bir Türkiye
arzu ettiğini sıklıkla o dile getirir. Kendine göre bazı önerilerde bulunur ki
aslında bu öneriler Amerikan’ın bize dayatmalarıdır. Bakın ne diyor bu CIA
ajanı:
“…Atatürk’ün
düşünceleri çağı için son derece güçlü düşüncelerdi; ama onun sayesinde
yaratılmış bugünün kendisine güven duyan güçlü Türkiye’si, artık ulusal
kimliğini yörüngesini, dünyadaki rolünü, hatta İslâm’ın gündelik hayattaki
yerini ‘yeniden’ düşünebilmelidir….”
“…Türkiye nüfusunun iç
yapısı geçmişte, genel olarak açıkça kabul edilmeyen bir şekilde, çok ‘etnik’
görünüyor: Türkiye ‘çok’ etnik unsurlu, çok ‘dinli’ bir toplumun sorunlarını
nasıl halledeceğini sorusuyla uğraşıyor. (…) Bence eğer Türkiye yumuşak bir
şekilde gelişecekse, bu meselelerin devamlı tartışılmasını elzemdir….”
“…evet! Türkiye
çok ‘etnik’ bir ülkedir ve bu gerçeği
kabul etmelidir; bu gerçeğin kabulü daha gürbüz, çekici ve başarılı ‘yeni’ bir
Türk devletinin başlangıcı olabilir…”
“…Türkiye, Kürt
sorununu ve siyasette İslâm sorununu ‘demokratik yollardan’ çözmelidir; şu anda
her iki konu da olumsuz yönde gidiyor, bunların çözülmemesi, Türkiye’nin iç ve
özellikle dış politikasını bozacaktır….”
“…PKK’nın çökerilmesi,
Kürt sorununun bitmesi anlamına gelmiyor, Kürt sorunu, temelde, Kürt Kimliği’nin
tanınması, ifade edilmesi talebedir. Geçmişte inanan ciddi bir Müslüman olmak,
sosyal açıdan çok ilerleyici görülmemişti; bugün insanlar İslâmı daha fazla ifade
etmek istiyor; laiklik din özgürlüğünü reddetmemelidir…”
“…ABD, Türkiye’den
genel olarak, dünyadaki ABD politikalarına ‘uyan’ bir ‘müttefik’ olmasını ister…”
AMERİKA NE DAYATIYOR?
Adam açıkça şunu söylüyor:
Atatürk’ün devri geçmiştir, Onun politikalarından, yol
göstericiliğinden vaz geçin. Siz farklı etnik kimlikli halklardan
oluşuyorsunuz. Türkiye’de sadece Türk milleti yok. Başta Kürtler olmak üzere
farklı etnik kimliğe sahip insanlar var. Milli devlet anlayışından vaz geçin.
Kürt sorunun PKK çökertilse bile bitmez. Bu sorunu çözmek
için siyasi haklar verilmelidir.
Laiklik ilkesini de gözden geçirin. Siyasal İslamcıların isteklerini
de kabul edin.
Amerika’nın müttefiki olmak istiyorsanız, ABD’nin
politikalarına uyun, bu politikalara aykırı işlemler yapmayın. Bize tabi olun.
Bütün bunlar özetle şu anlama geliyor: Temellerini Atatürk’ün attığı Türkiye
Cumhuriyet’ini tasfiye edin. Yeni bir
anayasa yapın. Milli devletten vaz geçin. Kürtlere siyasal haklar ve toprak
verin. Bizim sözümüzden çıkmayın, biz ne dersek onu yapın.
Bunlar Amerika’nın siyasal talepleri, bunlara ekonomik
isteklerini de eklemek gerek:
Amerika yıllardır IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü
gibi kurumları da kullanarak bize neoliberal politikaları dayatıyor. Turgut Özal’dan bu yana bu politikaları
uyguluyoruz.
Bu politikaları uygulamada sorunlar oluşunca, Kemal Derviş
denilen adamaların yolladılar. Bu politikaların özü; devletin küçülmesi,
özelleştirmelerin yapılması, gümrüklerin kaldırılması, uluslararası sermayenin
ülkemize girmesinin kolaylaştırılması ve bu sermayeye tavizler verilmesi, ekonominin
ithalata dayandırılması, Türk parasının sürekli değerli tutulması, tüketimin
özendirilmesi.
Bunlar da Amerika’nın ekonomik dayatmaları…
HATIRLATMAK GEREK
Amerika’nın siyasal ve ekonomik dayatmalarını kısaca sıraladıktan
sonra Sayın Erdoğan’a ve hükumet yetkililerine hatırlatmak lazım:
Siz iktidara gelir gelmez, Türkiye Cumhuriyet’inin Atatürk
tarafından atılan temelleri ile oynamaya ve onları tahrip etmeye başladınız.
Cumhuriyetin en önemli olan özelliği olan millilik vazfını yok etmeye
çalıştınız. Milli devlet anlayışını zedelediniz, milli ekonomiyi tahrip
ettiniz, milli eğitimin milli olma özelliğini bozdunuz.
Laiklik ilkesini zedelediniz, Atatürk, hurafelerin, dogmatik
inançların karanlığından ülkemizi bilimin aydınlığına taşımıştı; siz aydınlığı
karanlığa çevirdiniz.
Atatürk’ü ve onun silah ve devrim arkadaşlarını
itibarsızlaştırmaya çalıştınız. Onlara ayyaş dediniz, Yandaş televizyonlara
Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlarını çıkartıp onların Atatürk’e hakaret etmesine
imkan tanıdınız.
Atatürk’ün en önemli ilkesi olan milli egemenliğini tek adam
hakimiyetine dönüştürmeye çalıştınız.
Bu uygulamalarınız Graham Fuller’in istekleri ile ne güzel
örtüşüyor.
İktidara geldiğiniz günden bu yana ağzınızdan Türk Milleti
söz hiç çıkmadı desek yalan olmaz. Millet dediniz ama Türk demediniz, Türkiye’de
bilmem kaç tane etnik kimlikten bahsettiniz ve Türklüğü bu etnik kimliklerden
birisi gibi gösterdiniz.
PKK ile masaya oturup Graham Fuller’in isteklerine uyan bir
anayasa yapmaya kalktınız. Türk Milletini anayasadan çıkartmanın planlarını
yaptınız. Türkiye’yi bölmeye çalışan bir
örgütü adeta beslediniz, büyüttünüz.
Türkiye Cumhuriyeti’ni yok etmek isteyen Amerikan’ın piyonu FETO
örgütünü devletin içine yerleştirdiniz, “ne istedilerse verdiniz”.
Özelleştirme adı altında fabrikaları, işletmeleri, dereleri,
madenleri, ormanları yabancılara ve yandaşlara yok pahasına sattınız. Kamu
tekelini yok edeceğiz dediniz ama Türkiye’yi sermayenin tahakkümüne terk
ettiniz.
Gelir dağılımını bozdunuz, kendi yandaşlarınızı zengin,
halkı yoksul kıldınız. Üretimi değil, tüketimi teşvik ettiniz. Ülkeyi sürekli
cari işlem açığı verir hale getirdiniz. Türkiye’yi borç batağına sapladınız.
Bütün bunlar da Amerika’nın dayattığı liberal politikaların
sonucu oldu ve bunları siz yaptınız.
SORMAK GEREK
Şimdi soruyorum: Madem ki, Amerika’nın dayatmalarını artık
hayır diyeceksiniz sormam gerek:
Bundan sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri ile oynamaya
devam edecek misiniz?
“Tek devlet” dedikten sonra bunun Türkiye Cumhuriyeti
olduğunu, “tek millet” dedikten sonra bunun Türk Milleti olduğunu, “tek bayrak”
dedikten sonra bunun Türk Bayrağı olduğunu söyleyecek misiniz?
Atatürk ve cumhuriyetimizin diğer kurucularını
itibarsızlaştırmaya devam edecek misiniz? Tabelalardan sildirdiğiniz T.C.
ibaresini tekrar yazdıracak mısınız? TBMM duvarlarından indirdiğiniz Atatürk resmini
tekrar asacak mısınız? Atatürk ve İnönü’ye ayyaş demeye devam edece misiniz?
Kahraman ordumuz, polislerimiz ve korucularımız PKK’yı çökerttikten
sonra onlarla gene masaya oturup ileri demokrasi, insan hakları vesaire deyip, önce federasyona daha sonra da ikinci İsrail diyebileceğimiz kukla
devletin kurulmasına vesile olacak mısınız?
TSK’nı zaafa düşürecek uygulamalar yapacak mısınız?
Devletimizin laiklik ilkesini zedeleyecek, tahrip edecek
uygulamalara devam edecek misiniz?
Özelleştirmelere, kamu sektörünü küçültmeye, borçlanma
ekonomisini sürdürmeye, halkı yoksullaştırmaya, sosyal devleti tahrip etmeye,
eşitsizliği artırmaya ve gelir dağılımını bozmaya, yandaşlarınızı
zenginleştirmeye devam edecek misiniz?
Eğer bu sorulara cevabınız evetse, şunu bilin ki, bunlar hep
Amerika’nın dayatmalarıdır. Hem bu uygulamalara devam edip hem de “Amerika’nın
dayatmalarını kabul etmiyoruz” demeye hakkınız yoktur.
Amerika’nın
dayatmalarına hayır diyecekseniz size tavsiyem şu: Atatürk’ün yoluna giriniz. Onun gösterdiği aydınlık
yolda yürümeye çalışınız. Amerika’nın değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu
iradesine tabi olunuz.