GÜNEŞ DOĞUDAN DOĞAR
Türkiye 1940’lı yıllardan bu yana Atlantik sitemi içinde
kendisine yer bulmaya çalışıyor. Bu
amaçla NATO üyesi oldu, AB’ne girmek için tavizler verdi, Gümrük Birliğine
girdi ama Batı dünyasından hayır değil şer gördü.
Batı dünyası sürekli üzerimiz geliyor, haklarımızı elimizden
almaya çalışıyor.
Doğu Akdeniz’de Antalya körfezi dışında bize hak tanımıyor. Kıbrıs’ı
bırakıp gidin diyor.
Ege adalarını elimizden aldı, almaya da devam ediyor. Daha
yeni 152 ada ve kayalığımız Yunanistan tarafından işgal edildi. Yunanistan
karasularını 12 mile çıkarıp bize deniz yollarını kapatmaya çalışıyor.
Montrö antlaşmasını değiştirip boğazlar üzerindeki
egemenliğimizi yok etmek istiyor.
Ermeni soykırımı yalanını kabul etmemiz için baskı
uyguluyor. Ermenistan’a toprak vermemizin hazırlığı yapıyor. Kuzey Irak ve
Suriye’de Kürt devleti adı altında yeni bir İsrail devleti kurmak için her
türlü siyasi ve askeri planları uygulamaya sokuyor.
Ekonomik gelişmemizi yavaşlatmak ve bizi sömürmek için IMF
Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü gibi uluslararası kurumlar aracılığı ile ekonomik
kararlarımıza etki etmeye çalışıyor. Liberal ekonomileri bize dayatıyor.
Bütün bunlardan daha önemlisi PKK, FETO gibi terör örgütleri
aracılığı ile vatanımızı bölmeye ve Türkiye Cumhuriyeti’ni tasfiye etmeye
çalışıyor.
Balyoz, Ergenekon, casusluk davaları ile TSK’ni nasıl
zafiyete uğrattığını da unutmadık.
Bütün bunları yaparken de bize dost ve müttefik ülke diyor.
Böyle dostluk mu olur? Böyle müttefiklik mi olur?
SİLAHLI MÜCADELE
Dost ve müttefik bildiğimiz Amerika ile şu anda savaş
halindeyiz. Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk gibi davalarla başlayan bu savaş
24 Temmuz 2015 tarihinden bu yana silahlı mücadeleye dönüştü.
Türkiye’yi bölmeye çalışan ABD güdümlü PKK terör örgütüne
karşı başlatılan bu mücadele kahraman askerlerimiz, polislerimiz ve
korucularımız tarafından büyük bir başarı ile sürdürülüyor. Yurt içinde bu
mücadeleye devem edilirken ordumuz Suriye sınırını geçerek Amerikan’ın
egemenlik kurduğu topraklar girdi. Türk Amerikan savaşı atık Suriye’nin
kuzeyinde de devam ediyor.
Amerikan’ın kara gücüm dediği PKK’nın Suriye kolu olan PYD
TSK’ne karşı durabilmek için Membic’in her tarafına Amerikan bayrakları astı. PYD
artık resmen Amerikan bayrakları altında bizimle vuruşuyor.
Türkiye Batı sistemi içinde kalarak bu kötülüklere dur
diyemez. Yeni ittifaklar aramak mecburiyetindedir. Komşuları ile olan
ilişkilerini düzeltmeli ve emperyalizme karşı savaşan, mücadele eden bu
ülkelerle işbirliğini artırmalıdır.
DIŞ POLİTİKADAKİ
GELİŞMELER
Hükumetin son zamanlarda Rusya ile ilişkileri düzetmeye
çalışması, Suriye ile temas kurmaya ve görüşmelere başlaması, İran ile
yakınlaşması son derece önelidir ve yapılması gereken de budur.
G 20 zirvesi de göstermiştir ki artık güç odağı doğuya doğru
kaymaktadır. Yüzyıllardır Batı tarafında sömürülen doğu halkları bir uyanış
içindedir. Ekonomik ve askeri olarak Batı’nın kötülüklerine dur diyecek noktaya
gelmiştir.
Türkiye de artık yönünü doğuya çevirmiştir ve rotasını da
Atlantik sisteminden Avrasya sitemine döndürmüştür. Doğru olan da budur.
Mazlum milletler emperyalizme karşı başkaldırıyor. Dünya
yeni bir gelişmenin sancılarını yaşıyor. Atatürk’ün 1033 yılında müjdelediği günler
yaklaşıyor:
“Şarktan şimdi
doğacak olan güneşe bakınız. Bugün günün ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan
bütün şark milletlerinin uyanışlarını da öyle görüyorum. Hürriyet ve
istiklâline kavuşacak olan pek çok kardeş millet vardır. Onların yeniden
doğuşu, şüphesiz ki terâkkiye ve refaha müteveccih vuku bulacaktır. Bu
milletler bütün güçlüklere ve bütün engellere rağmen muzaffer olacaklar ve
kendilerini bekleyen istikbâle ulaşacaklardır. Müstemlekecilik ve emperyalizm
yeryüzünden yok olacak ve yerlerine milletlerarasında hiç bir renk, din ve ırk
farkı gözetmeyen yeni bir ahenk ve işbirliği çağı hakim olacaktır. Bu sözleri
söyleyen Cumhurreisi değil, sadece Türk Milleti’nin bir ferdi olarak Mustafa
Kemal’dir”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder