2 Eylül 2016 Cuma

AKLI EMANETE VERMEK!

Genelleme yapmak çok doğru değil ama şunu da söylemek gerek: Zulüm, ölüm, yoksulluk, sömürü hep doğu toplumlarında var. Oysa batı toplumları ise daha müreffeh, insanın insana eziyeti ise daha az, insanın insana saygısı daha çok. Bu gerçeği bilip nedenlerini araştırmadan, soruşturmadan doğu toplumlarına rahat yüzü yok.

Batı toplumlarını farklı kılan bilim, felsefe ve sanattır. Doğuda eksik olan da bunlardır.

Aklı kullanmayı bilmeyen toplumların kaderidir geri kalmak.

Batı, aklı kullanarak bilimde ilerlemiş, teknolojiyi insan hizmetine vermiş ve ahlaki değerleri yüceltmiştir. Körü körüne bir şeylere inanarak bunlar olmaz.

Laiklik sadece din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması değil, aklın, düşüncenin özgürleşmesidir de… Düşünce, bilim ve sanat papazların, cizvitlerin, rahiplerin etkisinden kurtulup özgürleşmesi batı toplumlarına aydınlığı getirdi.

Osmanlı’dan bu yana insan aklının esir olması ve cehalet Türk milletinin gelişmesine ve aydınlanmasına en büyük engel olmuştur.

Atatürk’ün Cumhuriyeti kurması ile birlikte başlayan aydınlanma hamleleri ve çabaları 1945’li yıllardan sonra duraklamaya uğramış.  Günümüz iktidarı ise aldığı kararlarla, uyguladığı eğitim sistemi ile toplumu adeta karartıyor.

GÜRÜNEN MANZARA

Etrafınıza bakın şunları göreceksiniz:

Başkalarına kötülük yaparak, baskı uygulayarak dini görevlerini yerine getirdiğini sanan insanlar.

Kuran’a değil de hoca efendiye, şeyhe, imama, sakal bırakıp, cübbe giyen sahtekârlara inanıyor. Onların sözünü İslam sanıyor.

Kuran, dualar, ibadet hep Arapça; bunların anlamını bilen çok az sayıda insan var. Bilgi yok, bilinç yok.

Kuran’ın Türkçe anlamından çok bir takım insanların yazdığı ilmihaller, risaleler okunuyor.

Daha da ileri giderek şunu söyleyebiliriz: İnsanların bir kısmı farkında olmadan Allah’tan çok bir insana inanıyor.

Akıllar emanete verilmiş durumda. Kendi aklı ile düşünen yok. Başkalarının düşüncesini körü körüne savunan milyonlar var. Kimisi aklını parti liderine emanet vermiş, kimisi şeyhe, kimisi lidere, kimisi televizyonda ahkâm kesen bir şarlatana…

İnsanların kendi düşüncesi yok. Olmadığı için de düşüncesini değiştiremiyor, geliştiremiyor.

Atatürk “Hayatta en hakiki yol gösterici bilimdir” demiş ama toplum bu gerçeğin farkında değil. Gideceği yolu bilimsel verilere göre değil, batıl inançlar, dogmalara göre belirliyor.

Bu böyle devam ettiği sürece ne Türk Milleti, ne de diğer İslam toplulukları Hristiyanların, Yahudilerin sömürüsünden, zulmünden kurtulamaz.

Başkalarına emanet verdiğimiz aklımızı başımıza almalıyız. Düşüncelerimiz bizim olmalı. Sahip olduğumuz düşüncelerimizi sürekli sorgulamalıyız ve değişime açık tutmalıyız. Yolumuzu hurafeler, dogmalar, peşin kabuller değil bilim aydınlatmalı.


Unutmayalım ki, aklı özgür olamayan bir kişinin gerçek anlamı ile hiçbir özgürlüğü yoktur. O başkalarının seçimleri ve kararları ile yaşar. Kula kul olmaktan da kurtulamaz.

Hiç yorum yok: