15 Eylül 2016 Perşembe

AMERİKA’NIN DAYATMALARI VE AKP

Başta Erdoğan olmak üzere iktidar sözcüleri sürekli ABD’nin dayatmalarına evet demeyeceklerini söylüyorlar. Bu söylem bizi mutlu ediyor ve umutlandırıyor. İktidarın ABD’nin iki eli kanlı örgütü olan FETO ve PKK’nın üzerine gitmesini, Suriye’nin kuzeyinde oluşturulmak istenen ikinci İsrail koridorunu engellemeye yönelik icraatlarını takdir le karşılıyoruz.

İktidarın bu icraatları geçmişte yaptıkları büyük hataları elbette affettirmez. Gün gelince bunun da hesabı sorulur.

ABD’nin dayatmalarına evet demeyeceklerini iddia eden iktidara Amerikan’ın bazı dayatmalarını hatırlatmakta fayda var.

AMERİKA’NIN SÖZCÜSÜ: GRAHAM FULLER

Graham Fuller’i bilirsiniz. Amerikan’ın nasıl bir Türkiye arzu ettiğini sıklıkla o dile getirir. Kendine göre bazı önerilerde bulunur ki aslında bu öneriler Amerikan’ın bize dayatmalarıdır. Bakın ne diyor bu CIA ajanı:

“…Atatürk’ün düşünceleri çağı için son derece güçlü düşüncelerdi; ama onun sayesinde yaratılmış bugünün kendisine güven duyan güçlü Türkiye’si, artık ulusal kimliğini yörüngesini, dünyadaki rolünü, hatta İslâm’ın gündelik hayattaki yerini ‘yeniden’ düşünebilmelidir….”

“…Türkiye nüfusunun iç yapısı geçmişte, genel olarak açıkça kabul edilmeyen bir şekilde, çok ‘etnik’ görünüyor: Türkiye ‘çok’ etnik unsurlu, çok ‘dinli’ bir toplumun sorunlarını nasıl halledeceğini sorusuyla uğraşıyor. (…) Bence eğer Türkiye yumuşak bir şekilde gelişecekse, bu meselelerin devamlı tartışılmasını elzemdir….”

“…evet! Türkiye çok  ‘etnik’ bir ülkedir ve bu gerçeği kabul etmelidir; bu gerçeğin kabulü daha gürbüz, çekici ve başarılı ‘yeni’ bir Türk devletinin başlangıcı olabilir…”

“…Türkiye, Kürt sorununu ve siyasette İslâm sorununu ‘demokratik yollardan’ çözmelidir; şu anda her iki konu da olumsuz yönde gidiyor, bunların çözülmemesi, Türkiye’nin iç ve özellikle dış politikasını bozacaktır….”

“…PKK’nın çökerilmesi, Kürt sorununun bitmesi anlamına gelmiyor, Kürt sorunu, temelde, Kürt Kimliği’nin tanınması, ifade edilmesi talebedir. Geçmişte inanan ciddi bir Müslüman olmak, sosyal açıdan çok ilerleyici görülmemişti; bugün insanlar İslâmı daha fazla ifade etmek istiyor; laiklik din özgürlüğünü reddetmemelidir…”

“…ABD, Türkiye’den genel olarak, dünyadaki ABD politikalarına ‘uyan’ bir ‘müttefik’ olmasını ister…”

AMERİKA NE DAYATIYOR?

Adam açıkça şunu söylüyor:

Atatürk’ün devri geçmiştir, Onun politikalarından, yol göstericiliğinden vaz geçin. Siz farklı etnik kimlikli halklardan oluşuyorsunuz. Türkiye’de sadece Türk milleti yok. Başta Kürtler olmak üzere farklı etnik kimliğe sahip insanlar var. Milli devlet anlayışından vaz geçin.

Kürt sorunun PKK çökertilse bile bitmez. Bu sorunu çözmek için siyasi haklar verilmelidir.

Laiklik ilkesini de gözden geçirin. Siyasal İslamcıların isteklerini de kabul edin.

Amerika’nın müttefiki olmak istiyorsanız, ABD’nin politikalarına uyun, bu politikalara aykırı işlemler yapmayın. Bize tabi olun.

Bütün bunlar özetle şu anlama geliyor:  Temellerini Atatürk’ün attığı Türkiye Cumhuriyet’ini tasfiye edin.  Yeni bir anayasa yapın. Milli devletten vaz geçin. Kürtlere siyasal haklar ve toprak verin. Bizim sözümüzden çıkmayın, biz ne dersek onu yapın.

Bunlar Amerika’nın siyasal talepleri, bunlara ekonomik isteklerini de eklemek gerek:

Amerika yıllardır IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü gibi kurumları da kullanarak bize neoliberal politikaları dayatıyor.  Turgut Özal’dan bu yana bu politikaları uyguluyoruz.

Bu politikaları uygulamada sorunlar oluşunca, Kemal Derviş denilen adamaların yolladılar. Bu politikaların özü; devletin küçülmesi, özelleştirmelerin yapılması, gümrüklerin kaldırılması, uluslararası sermayenin ülkemize girmesinin kolaylaştırılması ve bu sermayeye tavizler verilmesi, ekonominin ithalata dayandırılması, Türk parasının sürekli değerli tutulması, tüketimin özendirilmesi.  

Bunlar da Amerika’nın ekonomik dayatmaları…

HATIRLATMAK GEREK

Amerika’nın siyasal ve ekonomik dayatmalarını kısaca sıraladıktan sonra Sayın Erdoğan’a ve hükumet yetkililerine hatırlatmak lazım:

Siz iktidara gelir gelmez, Türkiye Cumhuriyet’inin Atatürk tarafından atılan temelleri ile oynamaya ve onları tahrip etmeye başladınız. Cumhuriyetin en önemli olan özelliği olan millilik vazfını yok etmeye çalıştınız. Milli devlet anlayışını zedelediniz, milli ekonomiyi tahrip ettiniz, milli eğitimin milli olma özelliğini bozdunuz.

Laiklik ilkesini zedelediniz, Atatürk, hurafelerin, dogmatik inançların karanlığından ülkemizi bilimin aydınlığına taşımıştı; siz aydınlığı karanlığa çevirdiniz.

Atatürk’ü ve onun silah ve devrim arkadaşlarını itibarsızlaştırmaya çalıştınız. Onlara ayyaş dediniz, Yandaş televizyonlara Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlarını çıkartıp onların Atatürk’e hakaret etmesine imkan tanıdınız. 

Atatürk’ün en önemli ilkesi olan milli egemenliğini tek adam hakimiyetine dönüştürmeye çalıştınız.

Bu uygulamalarınız Graham Fuller’in istekleri ile ne güzel örtüşüyor.

İktidara geldiğiniz günden bu yana ağzınızdan Türk Milleti söz hiç çıkmadı desek yalan olmaz. Millet dediniz ama Türk demediniz, Türkiye’de bilmem kaç tane etnik kimlikten bahsettiniz ve Türklüğü bu etnik kimliklerden birisi gibi gösterdiniz.

PKK ile masaya oturup Graham Fuller’in isteklerine uyan bir anayasa yapmaya kalktınız. Türk Milletini anayasadan çıkartmanın planlarını yaptınız.  Türkiye’yi bölmeye çalışan bir örgütü adeta beslediniz, büyüttünüz.

Türkiye Cumhuriyeti’ni yok etmek isteyen Amerikan’ın piyonu FETO örgütünü devletin içine yerleştirdiniz, “ne istedilerse verdiniz”. 

Özelleştirme adı altında fabrikaları, işletmeleri, dereleri, madenleri, ormanları yabancılara ve yandaşlara yok pahasına sattınız. Kamu tekelini yok edeceğiz dediniz ama Türkiye’yi sermayenin tahakkümüne terk ettiniz.

Gelir dağılımını bozdunuz, kendi yandaşlarınızı zengin, halkı yoksul kıldınız. Üretimi değil, tüketimi teşvik ettiniz. Ülkeyi sürekli cari işlem açığı verir hale getirdiniz. Türkiye’yi borç batağına sapladınız.

Bütün bunlar da Amerika’nın dayattığı liberal politikaların sonucu oldu ve bunları siz yaptınız.

SORMAK GEREK

Şimdi soruyorum: Madem ki, Amerika’nın dayatmalarını artık hayır diyeceksiniz sormam gerek:

Bundan sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri ile oynamaya devam edecek misiniz?

“Tek devlet” dedikten sonra bunun Türkiye Cumhuriyeti olduğunu, “tek millet” dedikten sonra bunun Türk Milleti olduğunu, “tek bayrak” dedikten sonra bunun Türk Bayrağı olduğunu söyleyecek misiniz?

Atatürk ve cumhuriyetimizin diğer kurucularını itibarsızlaştırmaya devam edecek misiniz? Tabelalardan sildirdiğiniz T.C. ibaresini tekrar yazdıracak mısınız? TBMM duvarlarından indirdiğiniz Atatürk resmini tekrar asacak mısınız? Atatürk ve İnönü’ye ayyaş demeye devam edece misiniz?

Kahraman ordumuz, polislerimiz ve korucularımız PKK’yı çökerttikten sonra onlarla gene masaya oturup ileri demokrasi, insan hakları vesaire deyip, önce federasyona daha sonra da ikinci İsrail diyebileceğimiz kukla devletin kurulmasına vesile olacak mısınız?

TSK’nı zaafa düşürecek uygulamalar yapacak mısınız?

Devletimizin laiklik ilkesini zedeleyecek, tahrip edecek uygulamalara devam edecek misiniz?

Özelleştirmelere, kamu sektörünü küçültmeye, borçlanma ekonomisini sürdürmeye, halkı yoksullaştırmaya, sosyal devleti tahrip etmeye, eşitsizliği artırmaya ve gelir dağılımını bozmaya, yandaşlarınızı zenginleştirmeye devam edecek misiniz?

Eğer bu sorulara cevabınız evetse, şunu bilin ki, bunlar hep Amerika’nın dayatmalarıdır. Hem bu uygulamalara devam edip hem de “Amerika’nın dayatmalarını kabul etmiyoruz” demeye hakkınız yoktur.


Amerika’nın dayatmalarına hayır diyecekseniz size tavsiyem şu:  Atatürk’ün yoluna giriniz. Onun gösterdiği aydınlık yolda yürümeye çalışınız. Amerika’nın değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu iradesine tabi olunuz. 

Hiç yorum yok: