31 Aralık 2020 Perşembe

 2020

Türkiye’nin “Yeniden Asya Açılımını” başlatması;

Karabağ’ın işgalden kurtarılması;

Türkiye’nin Atlantik Sistemi’nden kopup Avrasya’ya yönelmeye başlaması;

Türkiye, İran Rusya işbirliğinin bölgemizdeki sorunları çözmede model oluşturması;

Mavi Vatan kavramının gelişmesi;

Türkiye’ye yönelik Doğu Akdeniz kaynaklı silahlı tehditlerin artması;

ABD’nin Türkiye’yi düşman ilan edip, yaptırımlar uygulamaya başlaması;

Biden’ın Türkiye’deki iktidarı değiştirip yerine muhalefetteki partilerden oluşacak bir iktidar kurmak için çalışacaklarını söylemesi;

Amerika İstihbarat örgütlerinin kontrolündeki Atlantik Konseyi’nin Türkiye’yi haydut devlet (rogue) ilan etmesi;

Türkiye ve KKTC’nin Kıbrıs sorunu için strateji değiştirmeleri ve Kıbrıs’ta iki ayrı devlet olmalı tezini savunmaya başlaması;

Milli savunma sanayiinin hızla gelişmesi. TSK’nın kullandığı silah, araç, gereç ve mühimmatın Türkiye’de üretilmeye başlanması;

PKK’nın bitme noktasına gelmesi;

Covid 19 salgının gelişmesi ve sağlık çalışanlarının olağan üstü gayretler ve fedakarlıklar göstermesi;

Dünyada ekonomik ağırlığın Batı’dan Doğu’ya kayması ve Türkiye’nin bu duruma uyum çalışmalarının başlaması;

İstanbul’dan Çin’e tren seferlerinin başlaması;

ABD’nin dünyanın tek egemen gücü olmaktan çıkması;

Türkiye’de ve dünyada gelir dağılımının ve eşitsizliğin artması;

Türkiye’de işsizlik ve yoksulluğun artması;

“Üretim ve İstihdam” temelli ekonomik sistemin öneminin kavranması ve bu yolda bazı adımların atılması;

İhtiyaç duyduğumuz enerjinin, yerli ve yenilenebilir kaynaklardan temin edilme oranının artması;

Karadeniz’de doğal gaz bulmamız ve çıkarma faaliyetlerine başlamamız;

Covid 19 nedeniyle eğitimin uzaktan yapılması.

 

27 Aralık 2020 Pazar

 

AMERİKA’NIN ELİ KANLI ÖRGÜTÜ: CIA

Mazlum milletler için ‘milli devletler’ onları zalimlerden koruyan birer kale gibidir. Bu nedenle emperyalist Amerika milli devletlere saldırır. Ekonomik, siyasi ve kültürel dayatmalarda bulunur, ülke içinde kargaşa yaratır. İktidarı demokratik yollardan değiştirmeye çalışır, bu yöntemle başarılı olamazsa, darbeler yaptırır hatta askerlerini kullanıp ölüm kusar.

Amerika, sömürmek istedikleri ülkelerde kendilerine hizmet edecek yardakçıları ve işbirlikçileri ne yazık ki kolaylıkla bulur. Bunlar siyaset adamı olur, iş adamı olur, yazar olur; onlar için ne lazımsa o olur. Ülkelerin başına istedikleri yöneticileri getirir, ülkenin istedikleri gibi yönetilmesini sağlar.

Bütün bu faaliyetlerde baş rolde CIA vardır. CIA, Amerika’nın daha doğrusu Amerikan büyük sermayesinin eli kanlı aletidir.

BİSSEL’İN AÇIKLAMALARI

CIA’nın geçmiş dönemdeki önemli isimlerinden birisi olan Bissel, 8 Ocak 1968 tarihinde, hazırladığı bir raporu Harold Pratt Sarayında okumuş. Bissel, bu raporunda CIA’nın farklı ülkelerde yürüttüğü gizli faaliyetleri anlatmış. Faaliyetleri anlatırken onları şöyle sınıflandırmış 

“… Gizli faaliyetlerim amaçları şunlardır: 1. Siyasal tavsiye ve danışmalık, 2. Bir kişiye yardım, 3. Siyasal partilere maddi ve teknik yardım, 4. İşçi sendikaları, işyerleri, kooperatifler dahil özel örgütlenmeleri desteklemek, 5. Gizli propaganda, 6. Kişilerin özel olarak eğitilmesi ve insan takası, 7 Ekonomik operasyonlar, 8. Bir rejimi desteklemek ya da devirmek için girişilen askeri ya da siyasal operasyonlar… 

CIA’NIN YÖNTEMLERİ

Peki ama bu gizli faaliyetleri hangi yöntemlerle uyguluyorlar, şimdi de ona bakalım:

“… Bu bölgelerde gerçekten yapılacak çok iş vardır. Kullanılan teknik ‘sızma (nüfuz) tekniğidir. Bu arada gizli operasyonları hep aynı klasik biçimde yürütülmesini savunanlar, sızma tekniğinden dehşete düşmektedirler, çünkü bu taktiğin uygulanmasında standartlara ve ajan seçme kurallarına uyulmamaktadır. Sızma için herhangi bir kimseyi aylıkla çalıştırma yöntemine başvurulmuyor, daha çok yakın ve dostça ilişkiler kuruluyor (bu ilişkileri geliştirmek için para bazen teklif ediliyor, bazen edilmiyor)…” 

CIA’NIN AMAÇLARI

Kullanılan yöntemler bunlarmış. CIA’nın bu yöntemleri uygulamaktaki amacı neymiş derseniz, onu da Bissel anlatıyor:

“… İç kuvvet dengesine müdahaleler etmenin amacı gizili operasyonlar yoluyla daha etkili, daha kudretli ve belki de daha akıllı müttefikler edinmektir. Genellikle bu yöresel müttefikler yardımın geldiği kaynağı belirler, ama ne onlar ne Birleşik Amerika bunu kamuoyuna açıklayamaz. Gizli propaganda ve belirli ekonomik faaliyetlerde kullanılacak ajanlar, paralı görevliler olabilir. Ama daha büyük ve önemli müdahaleler için müttefiklerimiz kendi ideoloji ve amaçlarına bağlı olmalıdırlar…”

“İç kuvvet dengesini değiştirmek” ifadesinin anlamı belli; iktidarı değiştirmek! Amerika’nın yıllardır uyguladığı yöntemdir bu: Bir ülkeyi egemenliği altına almak isterse, ilk yapacağı şey, uzlaşacağı bir yönetimi demokratik yollardan(!) iktidar yapmaktır. Bunu seçim yolu ile başaramazsa, sıra darbelere ve askeri müdahalelere gelir.

CIA’NIN KULLANDIĞI ARAÇ VE KİŞİLER

Türkiye’de nasıl oluyor da Atatürkçüler, ulusalcılar, Türkçüler ve siyasal İslamcılar bir araya gelip Biden’ın iktidar umudu haline geliyor? Sorunun cevabını Bissel’in şu ifadelerde bulmak mümkün:

“… Kuruluş (CIA) bu biçim çalışmalarda kullanabileceği kişi ve araçları bulmakta şaşılacak derecede başarılı olmuştur. Yöresel bir müttefiği inanmadığı bir amaç uğrunda çalışmaya zorlamak bütün operasyonun etkisi azaltabilir, hatta tamamen mahvedebilir. Öğrenci, işçi ve kültür topluluklarına yapılan yardımların amacı onların faaliyetlerini yönetmek değil de belirli bir tarafa doğru yöneltmek, onları daha kuvvetlendirmek ve daha etkili bir hale getirmektir.”

Net olarak anlaşılıyor. Öğrenci, işçi ve kültür topluluklarından (siz bunlara siyasi partileri de katın) yararlanıyorlar; bunların sağcı, solcu, ulusalcı, siyasal İslamcı olup olmadıklarına bakmıyorlar. Bunların işlerine, faaliyetlerine karışmıyorlar ama onları belirli bir tarafa doğru yönlendiriyorlar. Nedir o taraf? Amerikan politikalarına hizmet.

Bissel, “…onları daha kuvvetlendirmek ve daha etkili bir hale getirmektir” demiş, Biden’da şöyle söylüyor:

"Bence ona (Erdoğan'a) çok farklı bir yaklaşım uygulamalıyız. Muhalif liderleri desteklediğimizi açıkça göstermemiz lazım. Yani çok endişeliyim. Ama benim yaptığım gibi onlarla (muhalif liderlerle) doğrudan temasa geçip Erdoğan'ı yenecek duruma gelmeleri için hala var olan Türk liderliği unsurlarından daha fazla verim almalı ve onları güçlendirmeliyiz…”

CIA’NIN DEVŞİRMELERİ

Devam edelim Bissel’in raporuna:

“… Diğer taraftan, zor ve zaman gerektiren bir çalışma olmakla beraber, bu ülkelerde resmi olmayan bir gizli operasyon merkezi kurmamız hem mümkün hem de faydalıdır. Bunun gerçekleşmesi için özel örgütlerden yararlanmalı ya da böyle örgütler kurulmalıdır. Bu kuruluşların personeli Amerikalı olmayacağından o toplumlara daha fazla karışabilecekler, Birleşik Amerika’nın adı faaliyetlere resmen karışmamış olacaktır…”

“… Birleşik Amerika, doktrinine inandırılan ve eğitilen o ülkelerin yurttaşlarından daha fazla yararlanmalıdır. Bu kimseler zamanla Amerikalı personel kadar güvenilir ve sadık (devşirme) olabilir. Latin Amerika, Asya, Afrika ülkelerine eğildiğimiz bu sıralarda, oradaki Amerikan yurttaşlarının faaliyetlerinin sınırlı olduğunu unutmamalıyız. Önerilen ilk değişiklik oralarda resmi olmayan bir gizli faaliyet sistemi kurmaktır. Sonra yabancı uyruklu yurttaşlardan (yani o ülke halkından) ne kadar yararlanabileceğimizi denemeliyiz.

Uzun söze gerek yok, çok değil daha birkaç hafta önce, ABD’nin Ankara Büyükelçiliği internet sitesinden “Türkiye-ABD bağlarının ve demokratik değerlerin güçlendirilmesi” başta olmak üzere 4 konuda faaliyet gösteren derneklere, vakıflara ve meslek kuruluşlarına 5 bin dolar ile 50 bin dolar arsında hibe yardımı yapılacağını açıkladı. Bu hibelerin neden yapıldığı da Bissel’in raporundan anlaşılıyor.

CIA’NIN MÜTTEFİKLERİ

Raporun bir yerinde şöyle deniyor:

“Başlıca görevimiz (CIA’nın) müttefik bulmak, -hem kişi hem örgüt- onlarla ilişki kurmak, aynı ilkeler için çalışmalarını sağlamaktır.”

Biraz geriye gidelim, aylar önce Amerikan devletini önemli bir kurumu olan Rand Corporation’ın Amerika-Türkiye ortaklığının geleceği ile ilgili olarak “Türkiye’nin Milliyetçi Rotası” (Turkey's Nationalist Course) başlıklı bir rapor yayınladı.

Rapor, bir yandan Türkiye’nin milliyetçi bir rota takip etmeye başladığını ve Amerika ve NATO’dan uzaklaştığından söz edip bu durumdan duyulan rahatsızlığı yazarken, diğer yandan da Amerika’nın ümidini üç muhalefet partisinin 2023’te iktidar olmasına bağladığını anlatıyor.

Ne dersiniz? CIA müttefiklerini bulmuş mu acaba?

CIA’NIN POLİTİKACILARI

CIA’nın marifetleri bu kadar da değil. Bakın Bissel ne diyor:

“Gizliliğin şart olmadığı olaylarda bile, daha çabuk ve resmi olmayan bir biçimde başlatılacağı için, bazı operasyonlar CIA kanalıyla gerçekleştirilebilmiştir. Bunun bir örneği ilerde ülkesinde etkili bir siyasal lider olacağı tahmin edilen politikacıları saptayıp Amerika’yı tanımaları için uygulanan programlardır.”

ABD Dışişleri Bakanlığı’na bağlı Eğitim ve Kültürel İşler Bürosu (The Bureau of Educational and Cultural Affairs (ECA) of the U.S. Department of State) var.  “Amerika’yı tanımaları için uygulanan programlar” büyük oranda İşte bu büroda sürdürülüyor. Bu büroda eğitim almış 300’ün üzerinde politikacı kendi ülkelerinde devlet başkanı, başbakan ve bakan olmuş. Demek ki CIA seçimin iyi yapıyormuş. Sayın Abdullah Gül’de bu okulda eğitim alanlardan…

CIA’NIN İKTİDARI DEĞİŞTİRME PLANLARI

Gelişen olaylardan, Rand Corporation’ın (siz ona CIA da diyebilirsiniz) raporundan ve BİDEN’ın sözlerinden anlıyoruz ki, Amerika Erdoğan’ı iktidardan düşürmekte kararlı. Bunu da ülke içindeki” müttefikleri aracılığı ile yapmayı planlamışlar ve uygulamaya koymuşlar. Kimdir bu müttefikler derseniz sıralayalım:

Kraliçenin şövalyesi Gül, FETÖ’nün kasetinden mamul, sözüm ona Atatürkçü Kılıçdaroğlu; sözüm ona milliyetçilerin, Türkçülerin, Turancıların ablası Akşener; sözüm ona dini bütünlerin bilge adamı Mollaoğlu; Apo’nun heykeltıraşı, vatan, millet bölücüsü Demirtaş; Amerika’nın Ankara’daki adamı Davutoğlu ve Para babalarının tahsildarı Babacan.

TÜRKİYE GEMİSİ AVRASYA ROTASINA GİRDİ

Şunu Biden’ın ve herkesin anlaması lazım: Türk milleti, Amerika’nın dolayısıyla Atlantik sisteminin gerçek yüzünü görmüş ve yüzünü Avrasya’ya çevirmiştir. Amerika’nın Türkiye’de iktidarı belirleme gücü kalmamıştır. Türk milleti asla buna izin vermez. Amerika bu topraklarda yenilmiştir. Biden’ın ümidini bağladığı güçlerin iktidar olma şansı kalmamıştır.

Atlantik sistemi, Türkiye’yi yıllardır sömürüyor. Vatan bütünlüğümüze kastediyor. Mavi vatanımızı elimizden almak istiyor. Bizi soykırımcı ilân ediyor. Onun için diyoruz ki, Atlantik devri kapanmıştır. Geleceğimiz Avrasya’dadır.

Türk milleti anlamıştır ki, Atlantik sistemi içinde kalarak vatan bütünlüğümüzü korumaya ve ihtiyaç duyduğumuz üretim devrimini yapmamıza imkân yoktur. Bu nedenle, Türkiye gemisi, kendisini bağlayan zincirleri kırmış ve Avrasya’ya doğru hızla ilerlemektedir. CIA’nın oyunları Türkiye’yi yolundan alıkoyamaz.