3 MAYIS VE TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ
3 Mayıs tarihi yıllardır “Türkçülük Günü” olarak kutlanır. Böyle günlerde Türk
Milliyetçiliğinin ne olduğu konusunda tartışmalar yapılması da normaldir. Bu
tartışmalarda sorulması gereken soru şudur:
Türk Milliyetçisi neyi savunmalı? Nasıl davranmalı?
Türk milliyetçisi, her şeyden önce Türk Milleti’nin çok sayıda
kavmin birleşmesi sonucu oluşmuş çok büyük bir topluluk olduğunu bilir.
Atatürk’ün şu sözüne inanır:
“Bugünkü Türk milleti siyasi ve içtimai camiası içinde kendilerine
Kürtlük fikri, Çerkezlik fikri ve hatta Lazlık fikri veya Boşnaklık fikri,
propaganda edilmek istenmiş vatandaş ve milletdaşlarımız vardır. Fakat mazinin
istibdat devirleri mahsulü olan bu yanlış adlandırmalar birkaç düşman aleti,
mürteci, beyinsizden başka hiçbir millet
ferdi üzerinde elemden başka bir tesir hâsıl etmemiştir. Çünkü bu millet efradı
da umum Türk camiası gibi aynı ortak maziye ve tarihe sahiptirler.”
Türk Milliyetçisi için iki büyük amaç vardır: Türk Milletin
bağımsızlığı ve Türk Milletin refahı ve mutluluğu.
Türk milliyetçisi, Türkiye Cumhuriyeti’nin “Ya istiklâl ya ölüm”
parolası ile kurulduğunu bilir. Dilinden Mehmet Akif’in “Ben
ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım” mısraı eksik olmaz. Özgürlük ve
bağımsızlık temel hedefidir.
Bağımsızlık ancak milli devlet varsa
vardır. Milli devlet, yani Türkiye Cumhuriyeti Türk istiklalinin teminatıdır,
Türklüğün kalesidir. Türkçülerin ilk görevi Türkiye Cumhuriyeti’ni korumak ve
kollamak olmalıdır.
Vatan olmazsa, egemenlik olmazsa
devlet de olmaz. Vatanın her taşı kutsaldır ve korunur. Egemenlik ise Türk milletinindir;
ortak kabul etmez. Güneydoğu Anadolu’muz bizden koparmaya çalışıldığında; 152
adamız Yunanistan tarafından işgal edildiğinde sessiz kalanlardan Türk Milliyetçisi
olmaz.
Bağımsızlık sadece siyasi anlamda
olmaz. Gerekli olan tam bağımsızlıktır. Ekonomik olarak bağımsız olmayan bir
millet hür değildir, egemen değildir. Türk Milliyetçisi, ekonomisinin Dünya
Bankası, İMF, Dünya Ticaret Örgütü gibi emperyalistlerin üçüncü dünya
ülkelerini yönetmek için kullandığı kuruluşların politikalarını değil, kendi
milli politikasını uygular. Para politikalarını, tarım politikalarını,
sanayileşme politikalarını kendisi belirler. Kemal Dervişlerden bakan yapmaz.
Türk milliyetçisi, fabrikaların, ticari
işletmelerin, bankaların, tarlaların, arsaların yabancılara satılmasını
istemez, satışlara karşı durur. Sanayi, tarım milli olsun ister. İthal mal
kullanmaz, yerli malı tercih eder. Yerli üretimin artması için çabalar.
Türk milliyetçisi, ülkesinde yabancı
asker istemez, yabancı üs istemez, yabancı tesis istemez. Milli güvenliğini
başka ülkelere ihale etmez. NATO’ya karşıdır. Gerekirse yabancı askerleri deniz
atar, başına çuval geçirir. Çekiç Güç’e izin vermez.
Türk milliyetçisi, eğitimin milli
olmasını ister. Yabancı dille eğitime karşı çıkar. Yabancı dille eğitim yapan
okulların kapanması için mücadele eder. Türkçeyi bayrak bilir, gönderinden
indirmez. Kendi müziğine, kendi kültürüne sahip çıkar.
Vatan’ın doğasına ve doğal
kaynaklarına sahip çıkar. Derelerin, ormanların, denizlerin yer altı
zenginliklerin Türk milletinin malı olduğuna inanır. Bunlara sahip çıkar; ona
buna, yabancılara peşkeş çekilmesine izin vermez.
“Andımız”ın okullarda söylenmesi
yasaklanınca, T.C. ibaresi tabelalardan kalkınca isyan eder. Tepkisini
gösterir. Bunu yapanlara hayatı zehir eder. Vatanın bağımsızlığını temsil eden
bayrağın gönderinden indirilmesine izin vermez. İndirene gerekli cezayı verir.
Türk milliyetçisi, milletinin
refahını, geleceğini düşünür. Eğitime büyük önem verir. Okullaşmanın artmasına,
bilimin aydınlığının ülkeyi aydınlatmasına çaba gösterir. Milli güvenliğin de
milli refahın da bilgi ve eğitim ile mümkün olduğu bilincindedir.
Türk milliyetçisi olmak zordur; laf
ile milliyetçi olunmaz. Milliyetçilik, bilinçle olur, bilgi ile olur, fedakârlıkla
olur, sevgi ile olur. Türk Vatanı, Türk İstiklâli, Türk Milletinin
egemenliği tehlikeye girdiğinde göğsünü
siper etmeyenden milliyetçi olmaz.