8 Mayıs 2015 Cuma

3 MAYIS VE TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ

3 Mayıs tarihi yıllardır “Türkçülük  Günü” olarak kutlanır. Böyle günlerde Türk Milliyetçiliğinin ne olduğu konusunda tartışmalar yapılması da normaldir. Bu tartışmalarda sorulması gereken soru şudur:

Türk Milliyetçisi neyi savunmalı? Nasıl davranmalı?

Türk milliyetçisi, her şeyden önce Türk Milleti’nin çok sayıda kavmin birleşmesi sonucu oluşmuş çok büyük bir topluluk olduğunu bilir. Atatürk’ün şu sözüne inanır:

“Bugünkü Türk milleti siyasi ve içtimai camiası içinde kendilerine Kürtlük fikri, Çerkezlik fikri ve hatta Lazlık fikri veya Boşnaklık fikri, propaganda edilmek istenmiş vatandaş ve milletdaşlarımız vardır. Fakat mazinin istibdat devirleri mahsulü olan bu yanlış adlandırmalar birkaç düşman aleti, mürteci,  beyinsizden başka hiçbir millet ferdi üzerinde elemden başka bir tesir hâsıl etmemiştir. Çünkü bu millet efradı da umum Türk camiası gibi aynı ortak maziye ve tarihe sahiptirler.”

Türk Milliyetçisi için iki büyük amaç vardır: Türk Milletin bağımsızlığı ve Türk Milletin refahı ve mutluluğu.

Türk milliyetçisi, Türkiye Cumhuriyeti’nin “Ya istiklâl ya ölüm” parolası ile kurulduğunu bilir. Dilinden Mehmet Akif’in  “Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım” mısraı eksik olmaz. Özgürlük ve bağımsızlık temel hedefidir.

Bağımsızlık ancak milli devlet varsa vardır. Milli devlet, yani Türkiye Cumhuriyeti Türk istiklalinin teminatıdır, Türklüğün kalesidir. Türkçülerin ilk görevi Türkiye Cumhuriyeti’ni korumak ve kollamak olmalıdır.

Vatan olmazsa, egemenlik olmazsa devlet de olmaz. Vatanın her taşı kutsaldır ve korunur. Egemenlik ise Türk milletinindir; ortak kabul etmez. Güneydoğu Anadolu’muz bizden koparmaya çalışıldığında; 152 adamız Yunanistan tarafından işgal edildiğinde sessiz kalanlardan Türk Milliyetçisi olmaz.

Bağımsızlık sadece siyasi anlamda olmaz. Gerekli olan tam bağımsızlıktır. Ekonomik olarak bağımsız olmayan bir millet hür değildir, egemen değildir. Türk Milliyetçisi, ekonomisinin Dünya Bankası, İMF, Dünya Ticaret Örgütü gibi emperyalistlerin üçüncü dünya ülkelerini yönetmek için kullandığı kuruluşların politikalarını değil, kendi milli politikasını uygular. Para politikalarını, tarım politikalarını, sanayileşme politikalarını kendisi belirler. Kemal Dervişlerden bakan yapmaz.

Türk milliyetçisi, fabrikaların, ticari işletmelerin, bankaların, tarlaların, arsaların yabancılara satılmasını istemez, satışlara karşı durur. Sanayi, tarım milli olsun ister. İthal mal kullanmaz, yerli malı tercih eder. Yerli üretimin artması için çabalar.

Türk milliyetçisi, ülkesinde yabancı asker istemez, yabancı üs istemez, yabancı tesis istemez. Milli güvenliğini başka ülkelere ihale etmez. NATO’ya karşıdır. Gerekirse yabancı askerleri deniz atar, başına çuval geçirir. Çekiç Güç’e izin vermez.

Türk milliyetçisi, eğitimin milli olmasını ister. Yabancı dille eğitime karşı çıkar. Yabancı dille eğitim yapan okulların kapanması için mücadele eder. Türkçeyi bayrak bilir, gönderinden indirmez. Kendi müziğine, kendi kültürüne sahip çıkar.

Vatan’ın doğasına ve doğal kaynaklarına sahip çıkar. Derelerin, ormanların, denizlerin yer altı zenginliklerin Türk milletinin malı olduğuna inanır. Bunlara sahip çıkar; ona buna, yabancılara peşkeş çekilmesine izin vermez.

“Andımız”ın okullarda söylenmesi yasaklanınca, T.C. ibaresi tabelalardan kalkınca isyan eder. Tepkisini gösterir. Bunu yapanlara hayatı zehir eder. Vatanın bağımsızlığını temsil eden bayrağın gönderinden indirilmesine izin vermez. İndirene gerekli cezayı verir.

Türk milliyetçisi, milletinin refahını, geleceğini düşünür. Eğitime büyük önem verir. Okullaşmanın artmasına, bilimin aydınlığının ülkeyi aydınlatmasına çaba gösterir. Milli güvenliğin de milli refahın da bilgi ve eğitim ile mümkün olduğu bilincindedir.

Türk milliyetçisi olmak zordur; laf ile milliyetçi olunmaz. Milliyetçilik, bilinçle olur, bilgi ile olur, fedakârlıkla olur, sevgi ile olur. Türk Vatanı, Türk İstiklâli, Türk Milletinin egemenliği  tehlikeye girdiğinde göğsünü siper etmeyenden milliyetçi olmaz.

Hiç yorum yok: