İNSANI ÖNEMSEYEN BİR SİSTEME DOĞRU
Son yıllarda, birçok ülke ve ortamda değişik biçimlerde isyan hareketleri görüyoruz. Nerede ise tüm dünyaya hâkim olan kapitalizm, ülkeler
ve halklar arsındaki gelir, servet ve fırsat eşitsizliğini artırdı. Bir yandan
ekonomiler büyürken bir yandan da eşitsizlik arttı. Sermayenin hâkimiyeti her
yanı sardı. Bu ortamda kazanan sermaye ve finans çevreleri oldu.
Böyle bir dünyada haksızlığa ve servet paylaşımındaki bu
bozukluğa tepkilerin oluşmaması mümkün değildi. Nitekim birçok ülkede halk ve
özellikle de genç kitle adeta isyan halinde tepkilerini dile getirdi. Tunus ve
Mısır’daki diktatörlere karşı gençlerin ayaklanmaları, Türkiye’deki Haziran
direnişini, İspanya’daki olayları, ABD’deki “Wall Street’i işgal et” hareketini, G-8’lerin toplantılarındaki
protestoları bu açıdan değerlendirmek gerekir. Hatta ABD başkanı Obama bile “İnanabileceğimiz
bir değişim” vaadi ile iktidar oldu.
Milyonlarca insan yoksullaşırken, hem onları ve hem de bu
insanlara ait doğal kaynakları sömüren bir avuç insana ve onların temsilcisi
siyasetçilere karşı büyük bir tepkinin oluşması kaçınılmazdı.
Türkiye’deki Haziran direnişi iktidarı değiştirecek bir
sonuca ulaşmadı. Bunda CHP ve MHP’nin yanlış tutumu büyük rol oynadı. Bu
partiler Haziran ruhunun rüzgârını arkalarına alacaklarına, onu frenleyecek uygulamalar
yaptılar. Özellikle CHP’nin mahalli seçimlerinde gösterdiği adaylar ve daha
sonra her iki partinin gösterdiği cumhurbaşkanı adayı Haziran Direnişi’nin
ateşini söndürdü. Kendilerinin de iktidara ulaşmasını engelledi. Bu bakımdan sermayenin
hizmetinde olan AKP’nin ekmeğine yağ sürdüler.
Yunanistan’daki seçim sonuçlarını da bu açıdan
değerlendirmek lazım. Yunan halkı tepkisini sandıkta gösterdi ve onlara umut
veren genç bir politikacıyı iktidara taşıdı. Bu sonuç sermayenin sömürdüğü,
eşitsizliğin bunalttığı tüm halklar için bir umut kaynağı oldu. Kapitalist
sistemin öldüğü tartışmaları yapılan bir ortamda SYRİZA’nın seçimi kazanması
yeni sistem arayışlarının güçleneceğini gösteriyor.
Ekonomik sistemleri politik sistemlerden ayrı
düşünmek mümkün değil. İnsanlar artık paranın değil insanın önem kazandığı
ekonomik ve siyasi bir sistem istiyor. Bunu gerçekleştireceğine dair halkına
umut veren her siyasi parti iktidara gelebilir. Tıpkı Yunanistan’da olduğu gibi…
Temennimiz, Türkiye’de de buna benzer bir hareketin canlılık
kazanması ve servetin değil, insanın hizmetinde olan bir iktidarın oluşmasıdır.
Muhalefetteki CHP, MHP ve HDP’nin böyle bir söylemi de, bu söylemi gerçekleştirecek
potansiyeli de yok gözüküyor. Umudumuz tükenmedi; halkımız bu zorluğun da şu veya
bu şekilde üstesinden gelecektir. Bu durum kaçınılmazdır.