SİSTEMİN ROBOTLARI
Yüzyıllardır yapılan tüm devrimlere rağmen insanın insanı
sömürmesine son verilemedi.
Yıllarca krallar, hükümdarlar, ağalar beyler önce kendi
halkını sömürdü, yetmedi daha sonra da vantuzlarını diğer milletlere
yerleştirdi.
Kapitalizmin gelişmesiyle sömürenler değişti; sermaye
birikimi yeni sömürgenler yarattı.
Kapitalist ülkelerin büyük sermayesi, parayı siyasi, askeri,
ekonomik güce dönüştürmüş durumda. Askeri gücünü kullanarak ülkeleri işgal
ediyor, asıyor, kesiyor, öldürüyor, eziyor o ülkeyi ucuz ham madde, ürettiği
mallar için pazar ve ucuz iş gücü kaynağına dönüştürüyor.
Siyasi ve ekonomik gücünü kullanarak ve psikolojik
yöntemlere başvurarak darbeler yapıyor, iktidarlar belirliyor.
Kapitalist sistem, kompradorları ve işbirlikçileri çok iyi
kullanır. Bir de farkında olmadan saf bir şekilde emperyalizme hizmet eden kimseler
vardır ve bunlar çoğunluktadır. Bunlar neoliberal sistemin robotlarıdır.
Neoliberal sistem, psikolojik yöntemleri kullanarak,
insanları kendisine hizmet eden robotlara dönüştürür. Bu robotlar kapitalizmin
hizmetkârları haline gelirler ama bunun bilincinde değillerdir.
Bu robotlar birbirlerine çok benzerler çünkü hepsi aynı
propaganda aygıtı tarafından programlanmışlardır.
ROBOTLAŞMANIN TARİHİ GEÇMİŞİ
Emperyalist sistemin bu robotlaştırma eyleminin tarihi
geçmişi de var:
Emperyalizm, Osmanlı İmparatorluğu’nu 19. Yüzyıl içinde
yemeye karar verince, sadece askeri değil, ekonomik ve siyasi yöntemleri de
yoğun biçimde kullanmış. Özellikle Kırım savaşından sonra aşırı miktarda borçlanan
Osmanlı, emperyalizmin ‘Tanzimat’ tuzağına düşmüş. Bu dönemde, yabancı dilde
eğitim yapan okullar ülkenin her tarafına hızla yayılmış. Rahipler, papazlar,
rahibeler ülkenin her yanına dağılmış. Bunların gayretiyle, o zamana kadar Türk
ve Müslümanlarla kardeş kardeş yaşayan Hristiyan ve Museviler, Batılı ülkelerin
hizmetine girmiş. Osmanlı içindeki komprador burjuvazi bunlardan oluşmuş. Bu
kompradorlar, Batılı firmaların Türkiye içindeki maşaları olmuş.
Bu komprador burjuvazinin benimsediği yabancı kültür
‘çağdaşlaşma’ adı altında Türk aydınlarına benimsetilmeye Tanzimat ile
başlanmış. Böylece kendi kültürüne yabancılaşmış, halkından uzaklaşmış, Batı
hayranı bir kitle oluşmuş. Emperyalist sistemin kullandığı ilk robot topluluğu
bu şekilde kurulmuş.
ROBOTLAŞMA NASIL SAĞLANIR
Sistem, çoğu zaman hükmetmek ve sömürmek için silah
kullanmak yerine, sömürmek ve egemen olmak istediği ülkede psikolojik yöntemlerle
robotlar oluşturmayı ve amacına sert müdahalelerle değil, yumuşak dokunuşlarla
ulaşmayı tercih ediyor. İnsanları psikolojik yöntemlerle özgür olduğuna
inandırıyor ama beyinlerini tutsak ediyor ve onları kolaylıkla yönlendiriyor,
kullanıyor ve hükmediyor.
İnsanlar, ideallerinin, inançlarının, ideolojilerinin
tutsağıdır. Bu nedenle, sistem, insanlara inanç, ideal ve ideoloji yükleyerek
esir alabiliyor.
Bunun için başta ABD olmak üzere Batılı ülkelere karşı
hayranlık uyandırılır. Neoliberal görüşleri savunanlar maddi ve manevi olarak
ödüllendirilir.
Robotlaştırılmak istenen bireylerin beyinleri çalınır ve
yalan yanlış bilgilerle doldurulur. Beyinleri sisteme tutsak olan bireylerin
özgür olma şansları kalmaz. Bunlar sömürünün aleti ve aracı haline gelirler.
Bu robotlar sömürüldüklerinin farkında olmadan kendilerini
ya da başka insanları suçlarlar ama sistemin kötülükleri asla akıllarına
gelmez. Sisteme boyun eğmişlerdir ama kendilerini özgür hissederler. Böylece
Sistem’e karşı durma direnci yok edilir.
Ülkeler değil, beyinler işgal edilir. İnsanlara inanç,
fikir, duygu ve amaç yüklenir.
ROBOTLARIN ÖZELLİKLERİ
Aynı propaganda aygıtı tarafından programlanmış bu insanlar
birbirlerine çok benzerler. Aynı fikirleri savunurlar, aynı kişilerden nefret
ederler, aynı kişileri sever ve takdir ederler.
Bunlar yaptıklarının farkında değildir. Neyi savunduklarının,
neye karşı çıktıklarının bilincinde değillerdir.
Bu robotlar yaptıklarını, söylediklerini, savunduklarını
kendim yaptım, kendim söyledim, kendim savundum sanır ama aslında bunları robotlar
yapmıştır.
Böyle insanlar, özgür değildir, başka kimselerin veya
güçlerin empoze ettiklerini kendi düşüncesi sanır ve şahsiyet olmaktan çıkar,
kendisine yabancılaşır.
Bu robotlar öğrenilmiş cehalet içindedirler. Bu cehalet onları
gerçeklerden, doğrulardan uzak tutar.
Üretilmiş nefret, sevgi ve kaygı gibi duygularla insanlar
yönlendirilir. Duygular robotları yönlendirmek ve yönetmek için dizgin ve kamçı
olarak kullanılır.
Akademik kariyerlerinin en üst noktasına gelmiş ama sistemin
robotu olmaktan kurtulamamış çok sayıda insan var. Kendi alanlarında bilgililer
ama günlük hayatta bilimsel yöntemlerle gerçeği araştırmayı öğrenememişler. Bu
robotlaşan kimseleri kendilerine öğretilen gerçek dışı bilgiler, dışardan
yüklenen duygular ve geliştirilen tutkular yönetir ve yönlendirir.
İnsanlar şartlandırılarak özgürlükleri ellerinden alınır. Şartlandırılanlar
proje insan olur ve robota dönüşür. Robotların ne yapacağını, neden nefret
edeceğini, neyi ve kimi seveceğini bu şartlandırmalar belirler. Şartlanmış insan özgür düşünemez. Böyle
robotlardan oluşan toplumlarda insanlar seçimlerini şartlandırmalar
doğrultusunda yapar.
Eleştirel düşünceden uzaklaşınca kişinin özgün düşünce,
duyum ve arzuları da kaybolur. Bunların yerini, katıldığı sürünün veya bir
parçası olduğu robotlar topluluğunun düşünce, duyum ve arzuları alır.
Özerkliği öğrenememiş, özgün düşüncelere sahip olamamış
insanlardan oluşan toplumlar sorunludur.
Kimlik, insanın normlarını, seçimlerini, değerlerini içerir.
İnsanları robotlaştıran otorite,
kimlikleri de değiştirir ve toplumları farklılaştırır.
Robotlardan oluşan bir kitle yaratılınca farklı düşünenler
bu kitleden dışlanır. CHP’den gerçek Atatürkçülerin ve İP’den gerçek
ülkücülerin dışlandığı gibi…
ROBOTLARI TANIYALIM
Küreselleşmiş neoliberal sitemin egemen gücü olan büyük
sermayenin piyonu olmuştur.
Öğretilmiş yanlışlıklar içerisindedir; bu yanlışları doğru
sanır.
Geniş halk kitlelerinin, emekçi sınıfların, üreten
kesimlerin savunucusu olmaktan çıkar, rant peşinde koşanlara hizmet eder.
Milli devlete yönelik tehditleri algılayamaz ve bilerek veya
bilmeyerek dış güçlere hizmet eder.
Milletini hor görür, yabancı hayranlığı içerisindedir.
Vatanını bölmek, milli birliğini bozmak isteyenlere karşı
cephe alacağına, onlarla birlikte hareket eder.
Paranın siyasal, ekonomik güç olduğu bir toplumu
benimsemiştir; emekçilerin bu güce sahip olanlar tarafından ezilmesine,
sömürülmesine ses çıkarmaz.
Ülke içindeki toplumsal sorunların çözümü için emperyalist
ülkelerden destek ve yardım bekler.
Tam bağımsızlık diye bir ilkesi, arzusu yoktur.
NEOLİBERAL SİSTEMİN PROPAGANDA ARAÇLARI
İsteklerimizin, düşüncelerimizin, duygularımızın ne ölçüde
biz ait olduğunu ve ne oranda dışardan empoze edildiğini anlamamız için
gerçekten özgür olmalıyız. Günümüzde özgürlüğün önündeki en büyük engel neoliberal
sistemin propaganda araçlarıdır.
Devrimlerle kralın, ağanın, derebeyinin otoritesi bitti ama
sermaye sahiplerinin otoritesi düşünceler ve duygular üzerinde baskın rol
oynamaya başladı. Sistem’in kendisi düşünce ve inanç özgürlüğünü yok eden
otoriteye dönüştü. Toplumu
yönlendirecek, gerçek dışı bilgiler yükleyecek araçlar silaha dönüştü ve sermayenin
eline geçti.
Sistemin insanları robotlaştırmak için kullandıkları en
önemli silahları: Gazeteler, dergiler, kitaplar, televizyonlar(Fox TV, CNN TV, Bloomberg) TV,
filimler (Hollywood, Netflix, Disnayland ), sosyal medya…
Bu araçları kullanan emperyalizm, robotlardan oluşmuş
sürüleri kolaylıkla kullanabiliyor ve ülkesine, milletine ihanet edecek duruma
getirebiliyor.
Bunun en iyi örneği FETÖ terör örgütü. FETÖ mensuplarının ne
ölçüde vatan, millet haini olduklarını, Amerikan askerlerinden bir farkları
olmadığını 15/16 Temmuz gecesi gördük.
TÜRKİYE’NİN GELECEĞİNİ GERÇEKTEN ÖZGÜR OLANLAR BELİRLEYECEK
Türkiye’nin geleceği için, ikinci istiklal savaşını zafer
ile taçlandırmamız için ve üretim devrimini gerçekleştirmemiz için özgürce ve
eleştirel olarak düşünen, “Müdafaa-i Hukuk” ve “Hakimiyet-i Milliye” ülküsünü
benimsemiş kadrolara ihtiyacımız var. Robotlaşmış, sürüye dönüşmüş,
emperyalizmin piyonu haline gelmiş, sahte Atatürkçülerden, sahte
milliyetçilerden, sahte solculardan, sahte dindarlardan bu ülkeye hayır yok.