31 Mart 2014 Pazartesi

YA ÇAĞDAŞ TOPLUM  YA DA ORTA ÇAĞ KARANLIĞI

Bir yanda temel insan haklarını, özgürlüğü, kardeşliği, eşitliği, bilimi, üretkenliği, kanun önünde eşitliği, hukukun üstünlüğünü, eğitimi, dürüstlüğü, hür düşünceyi, çalışkanlığı esas alan bilimi kendilerine rehber edinen çağdaş toplumlar var. Bu toplumlar, bütün bu özelliklerini kurdukları ulus devletleri içinde yaşatıyorlar. Dünyaya egemen olan da bu devletler. Halkları da refah içinde.

Diğer yanda, insan haklarından habersiz, bilimsellikten, dürüstlükten, hukuktan, kardeşilik ve eşitlik anlayışından uzak, üretmeyen, eğitimsiz, cahili çok sözüm ona İslamiyet'i referans almış Müslüman topluluklar. Bunlar her gün birbirlerini öldürmekle meşgul. Cehalet ve sefalet yaygın. Sömürüldüklerinin farkında olmayacak kadar işbirlikçilerin kontrolünde yaşıyorlar. Çağdaş bilimden, çağdaş düşünceden, çağdaş üretim araçlarından bihaberler. 

Atatürk Türk Ulusunu orta çağın karanlığından alıp çağdaş toplumlar arasına katmak için çabaladı ve devrimlerini yaptı, zamanında başarılı da oldu. Fakat son 50-60 yıl içinde onun bu çabalarını tersine çeviren yönetimler iş başına geldi. Özellikle son 12 yıl çağdaşlıktan orta çağa doğru bir değişim yaşadık. 

Bu seçimlerde ya çağdaşlığı seçecektik ya da orta çağın değerleri bize rehber olacaktı. Bu seçimin sonunda ya Atatürk'ü ve çağdaş yaşamı savunanlar sevinecekti ya da Atatürk'e ayyaş diyecek kadar sağlıklı düşünceden uzak birisini kendisine rehber edinen kimseler. İkinciler sevindi. Çağdaş toplum yerine orta çağ referanslı bir toplum modelini seçtik.

Bu sevinenler şunu anlamalılar; aslında kaybedenler, kendilerinin de içinde bulunduğu tüm Türkiye halkıdır.

İnsan hakları, bilim, eğitim, kardeşlik, hukuk, teknoloji bizi refaha ve mutluluğa götürür. Otoriter anlayış, cehalet, dürüstlükten uzak bir yönetim içinde olan ve bilim yerine batıl inançların, hurafelerin insan düşüncesine hakim olduğu, siyasetin etnik kimlikler ve dini düşünceler üzerinden yapıldığı toplumlar ise sefalete, yoksulluğa mahkumdur. Bu toplumlarda kan ve göz yaşı eksik olmaz.  

Bu seçimi kazandık sananlar bu gerçekleri unutmasınlar ve çok da sevinmesinler.

Her şeye rağmen ve her türlü zorluğa rağmen "Türklüğün unutulmuş büyük medenî vasfı ve büyük medenî kabiliyeti, bundan sonraki inkişafıyla, atînin yüksek medeniyet ufkundan yeni bir güneş gibi doğacaktır."