23 Eylül 2014 Salı

LANETLİ PROJE: BOP

Ortadoğu kan gölünde döndü. Her gün yüzlerce insan ölüyor, binlerce insan yaralanıyor, on binlerce insan evinden, köyünden, kentinden göç etmek mecburiyetinde kalıyor. Etnik, din ve mezhep farklılıkları insanları birbirine düşman hale getirmiş. Düşmanlık mermiye, bombaya, bıçağa dönüşüp sivil, asker; büyük küçük demeden can alıyor.

Bütün bunlara yol açan ABD’nin uyguladığı Büyük Ortadoğu Projesi’dir ( BOP)’dir. BOP, ilk defa Condoleezza Rice’ın 7.8.2003 Washington Post gazetesinde yayınlanan yazısında görülmektedir “Transforming The Middle East – Ortadoğu’yu Dönüştürmek.” Rice bu yazısında Fas’tan Basra körfezine kadar Ortadoğu’da bulunan 22 devletin rejiminin, sınır ve haritalarının değiştirileceğini, Türkiye’nin de bunların içinde olduğunu vurgulamıştır.

Ortadoğu’da zengin petrol kaynaklarının bulunması ABD’yi bu projeyi gerçekleştirmeye itmiştir. Dünyanın kanıtlanmış doğalgaz rezervlerinin ise yüzde 34'ü de Ortadoğu'dadır. Petrol tüketimi 2003'te günde 66 milyon varilken, 2020'de 119 milyon varil olacaktır. Bu da petrol ihtiyacını çok artıracaktır.  Ortadoğu petrolünün kalitesi bir hayli yüksek ve maliyeti de ucuzdur.  Ortadoğu dünya petrol rezervlerinin yüzde 65.4 üne sahiptir. Mısır, Cezayir, Libya ve Tunus rezervleri de eklenince toplam, rezerv dünya rezervlerinin yüzde 69.6 sına ulaşmaktadır. 2002 Yılında Ortadoğu küresel petrol ihtiyacının yüzde 41.4 ünü karşılamıştır.

ABD bu proje ile kendisine rakip olabilecek muhtemel bir gücün oluşmasını engellemek istemektedir. ABD bu proje ile rakipsiz askeri gücü teknolojik imkânı ile Ortadoğu bölgesini kontrol sevdasındadır. Amerika bu proje ile Ortadoğu bölgesinde bulunan petrol ve doğalgaz kaynakları üzerinde denetimini sağlamak istemektedir. ABD bu proje ile ayrıca İsrail’in emniyetini sağlama amacını gütmektedir. Avrupa Birliği, Çin ve Japonya’yı bu kaynaklardan uzak tutmak istemektedir. Ortadoğu Bölgesinde bulunan tüm petrol ve doğalgaz yataklarına serbestçe ve korkusuzca ulaşmayı hedeflemektedir.

Bütün bu nedenlerle Irak’a müdahale edilmiş. Irak 3 ayrı devlete bölünmeye çalışılmış. Onun için de Sünniler, Şiiler ve Kürtler birbirine düşman hale getirilmiştir.  Amaç, bunları çarpıştırmak, halkı göç ettirmek ve  Sünni, Şii ve Kürt bölgeleri oluşturarak bunları devlete dönüştürmektir. IŞID’a verilen görev de buydu.

 Projeye göre, Irak’ın kuzeyinde kurulması planlanan yeni devlete bizim topraklarımızın da bir kısmı katılacak yani bizim sınırlarımız da değişecektir.

Bölge halkları için bu projeyi gerçekleştirmenin maliyeti  yüz binlerce ölüm, sakat ve evsiz yuvasız kalmış milyonlarca insandır. Ortadoğu’nun cahil halkı etnik köken ve mezhep üzerinden yapılan siyasetin ve kışkırtmaların kurbanı olmuştur. Bu siyaseti yürütenler ve halkı bir biri aleyhine kışkırtanla aşağılık birer katildir. Tarih bunları lanetle anacaktır.

Maalesef bizim ülkemizde de emperyalistlerin uşağı olmuş bu lanetlilerden çokça var. Halkımızın bu oyuna gelmeyeceğini, etnik ve mezhep farklılıklarını düşmanlığa dönüştürmeyeceğini diliyorum. Güneydoğu’daki etnik ayırımcıların aklını başına toplaması ve Türkiye Cumhuriyeti’nin onurlu bir vatandaşı olarak yaşaması onlar için en uygunudur. Kurtuluş, etnik köken ve dini inanç ayırımı gözetmeden kanun önünde eşitlikten, hukukun üstünlüğünden, demokrasiden ve kardeşlikten geçer. Herkes dönsün Irak’a, Suriye’ye, Libya’ya baksın ve ders alsın. Çıkacak kargaşada en büyük zararı Güneydoğu’da yaşayanların göreceği unutulmasın.


1 yorum:

Timur Sumer dedi ki...

Yazdıkların büyük ölçüde doğru Eyüpcüğüm, lakin bu doğruluk giderek azalıyor. Bunun nedeni de Amerika'nın Orta doğu petrolüne bağımlılığının tümüyle ortadan kalkmış olmasıdır. Amerika'da yeni bulunup çıkarılan ve bulunup da henüz çıkarılmayan petrol ve özellikle doğal gaz kaynağı o kadar fazla ki Amerika'nın Orta doğuya enerji bağımlılığı kalmadı.
Bence Amerika'nın saldırganlığı, ömrümüz boyunca bildiğimiz kınadığımız emperyalizmden ziyade, İsrail'in silahşorluğunu yapmasından kaynaklanıyor. Amerika'yı gerçekten de, Amerika'daki Yahudi lobisi ve Siyonist'ler yönetiyor. Bunu burada yakından izliyorum. Öte yandan, bu ne kadar sürer bilinmez. Tarih boyunca Yahudiler çağın en güçlü ülkesi hangisi ise onu etkilerine alıp isteklerini yaptırmışlar o ülkede sefahat içinde yaşamışlardır. Öte yandan, her seferinde de sonuç Yahudiler için felaket olmuştur. Yahudi tarihi tekerrür edip durur. Ne onlar ders alır ne de güçlü ülkeler. Osmanlı'nın da aynı etki altında birkaç yüzyıl kalıp Yahudi çıkarlarını savunduğunu biliriz.
II.Bayazıt ile başlayan bu etki Hürrem cadışı ile Osmanlı'da ayyuka çıkmıştır bilirsin.
Yahudiler'i takdir etmediğimi sanma Eyüpçüğüm. Gerçekten oratalma zekaları, çalışkanlıkları inkar edilemez. Yahudi tarihi, Darwin kurallarının (seçicilik) hızlandırılmışdir bence. Her 100-200 yılda bir dünyanın bir tarafında yaşadıkları Yahudi kırımının seçiciliği ortalama zekalarını, çalışkanlıklarını birbirine dayanışma içgüdüsünü vb. arttırmıştır ve arttırmaktadır. Ne yazık ki bu tarihin tekerrürünü angelliyemiyor.
Timur