LANETLİ PROJE: BOP
Ortadoğu kan gölünde döndü. Her gün yüzlerce insan ölüyor, binlerce
insan yaralanıyor, on binlerce insan evinden, köyünden, kentinden göç etmek
mecburiyetinde kalıyor. Etnik, din ve
mezhep farklılıkları insanları birbirine düşman hale getirmiş. Düşmanlık
mermiye, bombaya, bıçağa dönüşüp sivil, asker; büyük küçük demeden can alıyor.
Bütün bunlara yol açan ABD’nin uyguladığı Büyük Ortadoğu Projesi’dir (
BOP)’dir. BOP, ilk defa Condoleezza
Rice’ın 7.8.2003 Washington Post gazetesinde yayınlanan yazısında görülmektedir
“Transforming The Middle East – Ortadoğu’yu Dönüştürmek.” Rice bu yazısında
Fas’tan Basra körfezine kadar Ortadoğu’da bulunan 22 devletin rejiminin, sınır
ve haritalarının değiştirileceğini, Türkiye’nin de bunların içinde olduğunu
vurgulamıştır.
Ortadoğu’da zengin petrol kaynaklarının bulunması ABD’yi bu projeyi
gerçekleştirmeye itmiştir. Dünyanın
kanıtlanmış doğalgaz rezervlerinin ise yüzde 34'ü de Ortadoğu'dadır. Petrol
tüketimi 2003'te günde 66 milyon varilken, 2020'de 119 milyon varil olacaktır.
Bu da petrol ihtiyacını çok artıracaktır. Ortadoğu petrolünün kalitesi bir hayli yüksek
ve maliyeti de ucuzdur. Ortadoğu dünya petrol rezervlerinin yüzde
65.4 üne sahiptir. Mısır, Cezayir, Libya ve Tunus rezervleri de eklenince
toplam, rezerv dünya rezervlerinin yüzde 69.6 sına ulaşmaktadır. 2002
Yılında Ortadoğu küresel petrol ihtiyacının yüzde 41.4 ünü karşılamıştır.
ABD bu proje ile kendisine rakip olabilecek muhtemel bir gücün
oluşmasını engellemek istemektedir. ABD
bu proje ile rakipsiz askeri gücü teknolojik imkânı ile Ortadoğu bölgesini kontrol
sevdasındadır. Amerika bu proje
ile Ortadoğu bölgesinde bulunan petrol ve doğalgaz kaynakları üzerinde
denetimini sağlamak istemektedir. ABD bu proje ile ayrıca İsrail’in
emniyetini sağlama amacını gütmektedir. Avrupa Birliği, Çin ve Japonya’yı bu kaynaklardan uzak tutmak
istemektedir. Ortadoğu
Bölgesinde bulunan tüm petrol ve doğalgaz yataklarına serbestçe ve korkusuzca
ulaşmayı hedeflemektedir.
Bütün bu nedenlerle Irak’a müdahale edilmiş. Irak 3 ayrı devlete
bölünmeye çalışılmış. Onun için de Sünniler, Şiiler ve Kürtler birbirine düşman
hale getirilmiştir. Amaç, bunları
çarpıştırmak, halkı göç ettirmek ve
Sünni, Şii ve Kürt bölgeleri oluşturarak bunları devlete dönüştürmektir.
IŞID’a verilen görev de buydu.
Projeye göre, Irak’ın kuzeyinde
kurulması planlanan yeni devlete bizim topraklarımızın da bir kısmı katılacak
yani bizim sınırlarımız da değişecektir.
Bölge
halkları için bu projeyi gerçekleştirmenin maliyeti yüz binlerce ölüm,
sakat ve evsiz yuvasız kalmış milyonlarca insandır. Ortadoğu’nun cahil halkı
etnik köken ve mezhep üzerinden yapılan siyasetin ve kışkırtmaların kurbanı
olmuştur. Bu siyaseti yürütenler ve halkı bir biri aleyhine kışkırtanla
aşağılık birer katildir. Tarih bunları lanetle anacaktır.
Maalesef
bizim ülkemizde de emperyalistlerin uşağı olmuş bu lanetlilerden çokça var. Halkımızın
bu oyuna gelmeyeceğini, etnik ve mezhep farklılıklarını düşmanlığa
dönüştürmeyeceğini diliyorum. Güneydoğu’daki
etnik ayırımcıların aklını başına toplaması ve Türkiye Cumhuriyeti’nin onurlu
bir vatandaşı olarak yaşaması onlar için en uygunudur. Kurtuluş, etnik
köken ve dini inanç ayırımı gözetmeden kanun önünde eşitlikten, hukukun
üstünlüğünden, demokrasiden ve kardeşlikten geçer. Herkes dönsün Irak’a,
Suriye’ye, Libya’ya baksın ve ders alsın. Çıkacak kargaşada en büyük zararı
Güneydoğu’da yaşayanların göreceği unutulmasın.
1 yorum:
Yazdıkların büyük ölçüde doğru Eyüpcüğüm, lakin bu doğruluk giderek azalıyor. Bunun nedeni de Amerika'nın Orta doğu petrolüne bağımlılığının tümüyle ortadan kalkmış olmasıdır. Amerika'da yeni bulunup çıkarılan ve bulunup da henüz çıkarılmayan petrol ve özellikle doğal gaz kaynağı o kadar fazla ki Amerika'nın Orta doğuya enerji bağımlılığı kalmadı.
Bence Amerika'nın saldırganlığı, ömrümüz boyunca bildiğimiz kınadığımız emperyalizmden ziyade, İsrail'in silahşorluğunu yapmasından kaynaklanıyor. Amerika'yı gerçekten de, Amerika'daki Yahudi lobisi ve Siyonist'ler yönetiyor. Bunu burada yakından izliyorum. Öte yandan, bu ne kadar sürer bilinmez. Tarih boyunca Yahudiler çağın en güçlü ülkesi hangisi ise onu etkilerine alıp isteklerini yaptırmışlar o ülkede sefahat içinde yaşamışlardır. Öte yandan, her seferinde de sonuç Yahudiler için felaket olmuştur. Yahudi tarihi tekerrür edip durur. Ne onlar ders alır ne de güçlü ülkeler. Osmanlı'nın da aynı etki altında birkaç yüzyıl kalıp Yahudi çıkarlarını savunduğunu biliriz.
II.Bayazıt ile başlayan bu etki Hürrem cadışı ile Osmanlı'da ayyuka çıkmıştır bilirsin.
Yahudiler'i takdir etmediğimi sanma Eyüpçüğüm. Gerçekten oratalma zekaları, çalışkanlıkları inkar edilemez. Yahudi tarihi, Darwin kurallarının (seçicilik) hızlandırılmışdir bence. Her 100-200 yılda bir dünyanın bir tarafında yaşadıkları Yahudi kırımının seçiciliği ortalama zekalarını, çalışkanlıklarını birbirine dayanışma içgüdüsünü vb. arttırmıştır ve arttırmaktadır. Ne yazık ki bu tarihin tekerrürünü angelliyemiyor.
Timur
Yorum Gönder