30 Eylül 2014 Salı

ÖNCE ELİNDEKİ KANLARI TEMİZLE

HDP eş başkanı Demirtaş IŞİD ile mücadele eden PYD güçlerinin Türkiye Cumhuriyeti tarafından desteklenmesini istemiş. Bu isteğinin Rojava’da yaşayan Kürtler için olduğunu söylemiş.

Geldiğimiz noktaya bakın: Bir terör örgütü olan PKK’nın sözcüsü ve siyasal uzantısı durumundaki birisi terörden şikâyet ediyor ve yardım istiyor. Daha önce de icraatlarını savunduğu PKK’ya Türkiye Cumhuriyeti’nin silah vermesini istemişti.

O PKK ki bebek, çocuk, yaşlı, sivil, asker demeden binlerce insanı katletti. IŞİD kafa kesiyor  ama PKK da bebeklerin karnını yarıp öldürüyordu. Bağırsakları dışarıda, beyni patlamış bebekleri unutmadık. Kanlar içinde yatan dedeleri, nineleri unutmadık. Şehit edilen korucuları, Mehmetçikleri, subayları, paşaları, polisleri, emniyet müdürlerini unutmadık. Onların kanı hala Demirtaş’ın ellerini kirletiyor.

Şimdi Demirtaş’a sesleniyorum:

TSK’nın IŞİD’e ve diğer terör örgütlerine karşı yöre halkını korumasını biz de isteriz ama biz yardım edilecek insanların Kürt, Türk, Alevi, Sünni, Hıristiyan olup olmamasın bakmayız. Bizim için insan olmaları yeter. Sen  ise hala ayırım yapıyorsun. Orada yaşayanların etnik kökeninin ne önemi var Demirtaş?  Kürt kökenli olmasalar IŞİD’in insafına mı terk edilmeli? Yardım isterken bile bölücülük yapıyorsun.

Şu sözlerine ne buyrulur:  "Umarım hükümette burada olanlar doğru okur. 2 yıldır devam eden bir süreç varsa onun devamını getirme günüdür. Barış böyle arazide kurulur. Sokakta meydanda alanda el ele verirsek mümkün olur. Barış masada olmaz el ele vererek olur.” 

Bir yandan Türkiye Cumhuriyet’inden yardım isterken bir yandan da devletle savaş durumunda olduğu ifade ediyorsun, savaşa son vermek için de yol gösteriyorsun. Barıştan söz ederken savaş halinde olduğunu hatırlatıyorsun. T.C. ile savaştığını bari şimdi söyleme…

Şu ifadelerinde samimi olsan, bölücülük yapmazdın:

“Burada Türk, Arap gençleri var. İstanbul'dan, Edirne'den, Trakya'dan, Çukurova'dan gelenler var. İnsanlık onurunu korumak adına burada Kobani'de ve Suruç'ta haysiyetli bir duruş gösterenler var.…“Burada insanlar kendi menfaatleri için değil Kars'tan, İstanbul'dan, İzmir'den, Hakkari'den buraya gelip IŞİD'e karşı tavır ortaya koyan ayrım gözetmeksizin bir halk tek yürek olup tavır koyuyorsa bu mücadele zaten kazanılmış demektir" “…

Yıllardır biz de sana ve milleti etnik ayırıma tabi tutup kan dökenlere bunu anlatıyorduk. Millet gerçeği budur işte. İnsanların etnik kökeninin, dini inanışının, mezhebinin hiçbir önemi yoktur. Karslısı, İstanbullusu, Edirnelisi, Hakkârilisi hep bu milletin evlatlarıdır. Gerektiğinde tek yürek olmasını bilirler. Yeter ki senin gibi bölücüler onların kafasını çelmesin.

Atatürk boşuna şöyle dememiş:

“Bugünkü Türk milleti siyasi ve içtimai camiası içinde kendilerine Kürtlük fikri, Çerkezlik fikri ve hatta Lazlık fikri veya Boşnaklık fikri, propaganda edilmek istenmiş vatandaş ve milletdaşlarımız vardır.”

Fakat mazinin istibdat devirleri mahsulü olan bu yanlış adlandırmalar birkaç düşman aleti, mürteci,  beyinsizden başka hiçbir millet ferdi üzerinde elemden başka bir tesir hasıl etmemiştir.” 

Çünkü bu millet efradı da umum Türk camiası gibi aynı ortak maziye ve tarihe sahiptirler.”

Atatürk daha 1932 yılında senin “düşman aleti, mürteci,  beyinsiz” olduğunu bilmiş. Sen busun işte.

IŞİD nasıl küresel güçlerin Ortadoğu’yu karıştırmak, kan dökmek ve mevcut devletleri yıkıp, kontrol edebileceği küçük devletler  kurmak için kullandığı bir terör örgütü ise, senin sözcüsü ve siyasal uzantısı olduğun PKK da aynı küresel güçlere hizmet eden bir başka terör örgütüdür.

Sen farkına varmaya başlamışsın ama ben  açıkça söyleyeyim;  küresel güçler şimdi de  Kürtler ile Arapları bir birine kırdırıyor. Sen sanıyor musun ki, yarın Kürt devleti kurulursa bu emperyalist güçler rahat duracak? O zaman da, aşiretleri bir birine düşürecek. Hiçbir zaman güçlü bir devletin oluşmasına izin vermeyecek. Ölen yöre halkı olacak, Petrolu alan ise ABD ve AB…


Yöre halkının kurtuluşu bölünmeden değil, birleşmeden geçer. Düşmanlıktan değil, kardeşlikten geçer. Türkiye’nin, Irak’ın, Suriye’nin ve İran’ın toprak bütünlüğünün korunmasından geçer. Bunu iyi bil ve elindeki kanları temizlemeden de Türkiye Cumhuriyeti’ne akıl verme…

Hiç yorum yok: