NATO’CUDAN ATATÜRKÇÜ, SOLCU,
MİLLİYETÇİ OLAMAZ
Batı Sistemi
Türkiye’ye saldırıyor. Türkiye
Cumhuriyeti’ni yıkmak istiyor. Cumhuriyeti korumak için vatan savaşı veriyoruz.
Ekonomimiz, savunmamız,
eğitimimiz, kültürümüz milli olmadan milli devletimizi savunamayız. Oysa biz
çoktan bu yana savunmamızı ve ekonomimizi batıların himmetine ve insafına
teslim etmişiz.
Türkiye’nin
Batı Sistemi’ne bel bağlama macerası 1947 yılında Truman Doktrini sayesinde,
İnönü’nün Amerika ile imzaladığı yardım anlaşması ile başlar, NATO’ya
girmemizle devam eder.
Amerika ile
yapılan anlaşma şöyle başlıyor: “Türkiye Hükümeti, Türkiye’nin hürriyetini ve
bağımsızlığını korumak ihtiyacı olan, güvenlik kuvvetlerinin takviyesini temin;
ve aynı zamanda, ekonomik istikrarını muhafazaya devam maksadıyla, Birleşik
Devletler Hükümeti’nin yardımını istediğinden….” Yani Türkiye hürriyet ve
bağımsızlığını korumak için Amerika’dan yardım istiyor. Oysa tehdit Amerika’dan
kaynaklanıyor.
İnönü’nün bu
tutumu Atatürk ilkelerine taban tabana zıttır. Atatürk yıllar önce yöneticilerimizi
ve halkımızı şöyle uyarmış: “… milletimizin kuvvetli, mes’ut, müstekar
yaşaması içn, devletin tamamiyle milli bir siyaset takip etmesi ve bu siyasetin
ç teşkilatımıza tamamiyle uygun olması ve ona dayanması lazımdır. ‘Milli
siyaset’ dediğim zaman, kastettiğim mana şudur: milli sınırlarımız içinde her
şeyden önce kendi kuvvetlerimize dayanarak varlığımızı koruyup, memleketin
dahili saadetine ve imarına çalışmak.”
Bu uyarıyı
dikkate almayan İnönü’nün karşısına Mehmet Ali Aybar çıkmış. 5 şubat 1948
tarihinde Hürriyet gazetesinde şöyle yazmış:
“…. Dış münasebetlerimizdeki
durumumuza gelince: Kuva-yı Milliye
ruhuna sadık kalınmasını istiyoruz. Bu bütün bir programdır. Çünkü Kuva-yı
Milliye ruhu, siyasi ve iktisadi istiklâlimizi, toprak bütünlüğümüzü her şeyin
üstünde tutar. Kuva-yı Milliye ruhu her
şeyden evvel, Türk halk kütlelerinin menfaatini göz önünde bulundurmayı emreder.
Çünkü Kuva-yı Milliye ruhu, emperyalizmin düşmanıdır. Çünkü Kuva-yı Milliye ruhu, dünya barış
idealinin hizmetindedir. Dünya milletleriyle ve komşularımızla dostluk bağlarımızı
kurmamızı ister. Çünkü Kuva-yı Milliye ruhu savaş kışkırtıcılığının her
türlüsünü reddeder.”
Mehmet Ali Aybar’ın
bu uyarısı şimdiki vatansız solculara da ders verir niteliktedir.
Mehmet Ali
Aybar bu uyarısını lütfen Ziya Gökalp’in şu yazısı ile karşılaştırın: “Avrupalılara karşı aldanmamızın başlıca
sebebi, medeni Avrupa ile siyasî Avrupa’yı birbirine karıştırmamızdır.
Avrupa’nın birçok zekâlı alimleri, yüksek ruhu şairleri, yüksek idealli
filzofları var. (…..) Bunlar bize ‘doğru, güzel iyi’ ideallerinin en mükemmel
örneklerini gösterirler. (….) Bu yükselmiş insanlar bize medeni Avrupa’yı
gösterirler. Bizim başlıca hatamız Avrupa’nın siyasilerini, diplomatlarını,
tüccarlarını da bu fikir kahramanlına benzetmemizdir. (….) O halde, medeni
Avrupa’ya karşı duyduğumuz saygı ve güven hislerini, asla siyasi Avrupa’ya
karşı duymamalıyız.”
Eğer biz
Atatürk’ün, Ziya Gökalp’in ve Mehmet Ali Aybar’ın uyarılarını ve görüşlerini
dikkate alsaydık, Amerika’nın ve Avrupa’nın siyasilerinin sözlerine kanmazdık.
Zararın
neresinden dönülse kârdır. Türkiye Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in
de ısrarla söylediği gibi batı sisteminden çıkmalıdır. Batı sistemi içinde
kalarak, batı ile mücadele edilemez.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder