16 Mayıs 2017 Salı

NATO’CUDAN ATATÜRKÇÜ, SOLCU, MİLLİYETÇİ OLAMAZ

Batı Sistemi Türkiye’ye saldırıyor.  Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak istiyor. Cumhuriyeti korumak için vatan savaşı veriyoruz.

Ekonomimiz, savunmamız, eğitimimiz, kültürümüz milli olmadan milli devletimizi savunamayız. Oysa biz çoktan bu yana savunmamızı ve ekonomimizi batıların himmetine ve insafına teslim etmişiz.

Türkiye’nin Batı Sistemi’ne bel bağlama macerası 1947 yılında Truman Doktrini sayesinde, İnönü’nün Amerika ile imzaladığı yardım anlaşması ile başlar, NATO’ya girmemizle devam eder.

Amerika ile yapılan anlaşma şöyle başlıyor: “Türkiye Hükümeti, Türkiye’nin hürriyetini ve bağımsızlığını korumak ihtiyacı olan, güvenlik kuvvetlerinin takviyesini temin; ve aynı zamanda, ekonomik istikrarını muhafazaya devam maksadıyla, Birleşik Devletler Hükümeti’nin yardımını istediğinden….” Yani Türkiye hürriyet ve bağımsızlığını korumak için Amerika’dan yardım istiyor. Oysa tehdit Amerika’dan kaynaklanıyor.

İnönü’nün bu tutumu Atatürk ilkelerine taban tabana zıttır. Atatürk yıllar önce yöneticilerimizi  ve halkımızı şöyle uyarmış: “… milletimizin kuvvetli, mes’ut, müstekar yaşaması içn, devletin tamamiyle milli bir siyaset takip etmesi ve bu siyasetin ç teşkilatımıza tamamiyle uygun olması ve ona dayanması lazımdır. ‘Milli siyaset’ dediğim zaman, kastettiğim mana şudur: milli sınırlarımız içinde her şeyden önce kendi kuvvetlerimize dayanarak varlığımızı koruyup, memleketin dahili saadetine ve imarına çalışmak.”

Bu uyarıyı dikkate almayan İnönü’nün karşısına Mehmet Ali Aybar çıkmış. 5 şubat 1948 tarihinde Hürriyet gazetesinde şöyle yazmış:

“…. Dış münasebetlerimizdeki durumumuza gelince:  Kuva-yı Milliye ruhuna sadık kalınmasını istiyoruz. Bu bütün bir programdır. Çünkü Kuva-yı Milliye ruhu, siyasi ve iktisadi istiklâlimizi, toprak bütünlüğümüzü her şeyin üstünde tutar.  Kuva-yı Milliye ruhu her şeyden evvel, Türk halk kütlelerinin menfaatini göz önünde bulundurmayı emreder. Çünkü Kuva-yı Milliye ruhu, emperyalizmin düşmanıdır.  Çünkü Kuva-yı Milliye ruhu, dünya barış idealinin hizmetindedir. Dünya milletleriyle ve komşularımızla dostluk bağlarımızı kurmamızı ister. Çünkü Kuva-yı Milliye ruhu savaş kışkırtıcılığının her türlüsünü reddeder.”

Mehmet Ali Aybar’ın bu uyarısı şimdiki vatansız solculara da ders verir niteliktedir.

Mehmet Ali Aybar bu uyarısını lütfen Ziya Gökalp’in şu yazısı ile karşılaştırın: “Avrupalılara karşı aldanmamızın başlıca sebebi, medeni Avrupa ile siyasî Avrupa’yı birbirine karıştırmamızdır. Avrupa’nın birçok zekâlı alimleri, yüksek ruhu şairleri, yüksek idealli filzofları var. (…..) Bunlar bize ‘doğru, güzel iyi’ ideallerinin en mükemmel örneklerini gösterirler. (….) Bu yükselmiş insanlar bize medeni Avrupa’yı gösterirler. Bizim başlıca hatamız Avrupa’nın siyasilerini, diplomatlarını, tüccarlarını da bu fikir kahramanlına benzetmemizdir. (….) O halde, medeni Avrupa’ya karşı duyduğumuz saygı ve güven hislerini, asla siyasi Avrupa’ya karşı duymamalıyız.”

Eğer biz Atatürk’ün, Ziya Gökalp’in ve Mehmet Ali Aybar’ın uyarılarını ve görüşlerini dikkate alsaydık, Amerika’nın ve Avrupa’nın siyasilerinin sözlerine kanmazdık.


Zararın neresinden dönülse kârdır. Türkiye Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in de ısrarla söylediği gibi batı sisteminden çıkmalıdır. Batı sistemi içinde kalarak, batı ile mücadele edilemez.

Hiç yorum yok: