18 Mayıs 2017 Perşembe

19 MAYIS 1919’UN ÖNEMİ
 
19 Mayıs 1919 Türk Milletinin yedi düvele (Batı Emperyalizmi) karşı yaptığı vatan savaşının en önemli günlerinden birisidir. Milletin İstiklali için ölümü göze aldığını ilân ettiği gündür, kutlu olsun.

Bu savaş hangi şartlarda yapıldığını anlamak için 19 Mayıs 1919 günü memleketin durumuna bakmak lazım. Atatürk’ün ağzından öğrenelim:
“Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu grup, I. Dünya Savaşı'nda  yenilmiş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, şartları ağır bir ateşkes anlaşması imzalanmış.

Büyük Savaş'ın uzun yılları boyunca millet yorgun ve fakir bir durumda.

Milleti ve memleketi I. Dünya Savaşı'na sürükleyenler, kendi hayatlarını kurtarma kaygısına düşerek memleketten kaçmışlar.

Saltanat ve hilâfet makamında oturan Vahdettin soysuzlaşmış, şahsını ve bir de tahtını koruyabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta.

Damat Ferit Paşa'nın başkanlığındaki hükûmet âciz, haysiyetsiz ve korkak. Yalnız padişahın iradesine boyun eğmekte ve onunla birlikte kendilerini koruyabilecekleri herhangi bir duruma razı.”

Ordunun elinden silâhları ve cephanesi alınmış ve alınmakta...

İtilâf Devletleri, ateşkes anlaşmasının hükümlerine uymayı gerekli bulmuyorlar. Birer bahane ile İtilâf donanmaları ve askerleri İstanbul'da.

Adana ili Fransızlar; Urfa, Maraş, Ayıntap (Gaziantep) İngilizler tarafından işgal edilmiş.

Antalya ve Konya'da İtalyan askerî birlikleri, Merzifon ve Samsun'da İngiliz askerleri bulunuyor.

Her tarafta yabancı subay ve memurlar ile özel ajanlar faaliyette.

Nihayet, konuşmamıza başlangıç olarak aldığımız tarihten dört gün önce, 15 Mayıs 1919'da, İtilâf Devletleri'nin uygun bulması ile Yunan ordusu da İzmir'e çıkartılıyor.

Bundan başka, memleketin her tarafında Hristiyan azınlıklar gizli veya açıktan açığa kendi özel emel ve maksatlarını gerçekleştirmeye, devleti bir an önce çökertmeye çalışıyorlar.

Sonradan elde edilen güvenilir bilgi ve belgelerle iyice anlaşılmıştır ki, İstanbul Rum Patrikhanesi'nde kurulan Mavri Mira Hey'eti  illerde çeteler kurmak ve idare etmek, gösteri toplantıları ve propagandalar yaptırmakla meşgul.

Yunan Kızılhaç'ı ve Resmî Göçmenler Komisyonu, Mavri Mira Hey'eti'nin çalışmalarını kolaylaştırmakla görevli. Mavri Mira Hey'eti tarafından yönetilen Rum okullarının izci teşkilâtları, yirmi yaşından yukarı gençleri de içine almak üzere her yerde kuruluşunu tamamlıyor.
 
Ermeni Patriği Zaven Efendi de, Mavri Mira Hey'eti ile birlikte çalışıyor. Ermeni hazırlığı da tıpkı Rum hazırlığı gibi ilerliyor.
 
Trabzon, Samsun ve bütün Karadeniz sahillerinde örgütlenmiş olan ve İstanbul'daki merkeze bağlı bulunan Pontus Cemiyeti hiç bir engelle karşılaşmadan kolaylıkla ve başarıyla çalışıyor.”

Mücadele bu ortam ve şartlarda başladı. Bu mücadele vatan topraklarının düşmandan temizlemek, tam bağımsızlığı ve milli egemenliği sağlamak için yapıldı ve başarıldı. Başarının adı Türkiye Cumhuriyetidir.

Türkiye Cumhuriyeti Türk milletinin milli devletidir. Milli devlet bizim için bir kaledir. Bu kale, bağımsızlığımızın, milli egemenliğimizin, refahımızın ve bekamızın teminatıdır. Hükümranlığımızın ve bağımsızlığımızın simgesi olan bayrağımız bu kalede dalgalanıyor. Başımız dik, alnımız açık gezebiliyorsak bu kale var olduğu içindir.

Bu nedenle, Türk Milletinin düşmanlarının hedefinde bu kale vardır. Yıkılmak istenen milli devletimizdir, Türkiye Cumhuriyetidir.

Etnik kimlik bahanesi ile, mezhep farklılığı bahanesi ile bölerek yıkmak istedikleri işte bu kaledir.

Mustafa Kemal'in askerleri olarak söz veriyoruz; vatanı böldürmeyeceğiz, kaleyi  yıktırmayacağız.

Hiç yorum yok: