14 Mayıs 2017 Pazar

UCUZA EKMEK, BEDAVAYA NOHUT

Kayseri’yi tanıyanlar Kartal Meydanını iyi bilirler. Bir tarafında Hava İkmal Merkezi, tam karşısında ise Meslek liseleri var. Hava İkmal Merkezi  arazisinde  Atatürk Döneminde Uçak  Fabrikası kurulmuş, daha sonra Truman Doktirini’ne kananlar tarafından fabrika kapatılmış. Bundan önceki belediye başkanı (şimdi bakan) tarafından bu arazinin park olarak düzenleneceği  büyük bir gururla ilan edilmişti.

Hemen her gün bu meydandan geçerim, geçen gün Meslek lisesinin duvarından yükselen kocaman bir pano gördüm. Panoda Büyükşehir Belediye Başkanı’nın oldukça büyük bir fotoğrafı var. Başkan halka müjde veriyor: Halk Ekmek Fabrikası açılmış, artık Kayseri halkı ekmeği 5-10 kuruş daha ucuza yiyecekmiş.

Düşünün bakalım, gelişmiş bir ülkenin, gelişmiş bir şehrinde belediye halk 5-10 kuruş daha ucuza satmak için ekmek fabrikası yapar mı? Bana kalırsa yapmaz; yapmaz çünkü halkın satın alma gücü yüksektir, yoksul insan sayısı çok azdır veya yoktur.

Meslek lisesinden çıkan gençleri görünce zaten yoksulluk ve beslenme ile ilgili bir kanaat edinmek mümkün. Hepsi zayıf, çoğu kısa boylu, çelimsiz delikanlılar. Belli ki gelir seviyesi düşük ailelerin çocukları. Belediye ekmeği ucuza verecek ve bu çocuklar da artık iyi beslenecek.

Bütün bunlar yıllardır uygulanan ekonomik programların Türkiye’yi nereye getirdiğini gösteriyor. Yoksulluk, işsizlik ve dolayısıyla halkın ucuz ekmeğe olan ihtiyacı giderek artıyor.

Daha yeni gazetelerde okuduğum bir haberi paylaşayım:

“Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı 2016 yılı Aile İstatistikleri, yoksulluğun boyutunu ortaya koydu. Resmi rakamlara göre bile bireylerin yüzde 21.9’u yoksulluk sınırının altında yaşıyor.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı 2016 yılı Aile İstatistikleri verilerine göre bireylerin yüzde 21.9’u yoksulluk sınırının altında yaşıyor.

TÜİK’in aile yoksulluğu rakamları bunlarla da sınırlı değil. Yoksulluk sınırının altında yaşama oranı en yüksek hane halkı tipi, “İki yetişkinli, üç ya da daha fazla bağımlı çocuğu olan” hane halkları oldu. Bu ailelerin yüzde 45.9’u yoksulluk sınırının altında yaşıyor.”

Bu da işsizlik ile ilgili bir haber:

“Türkiye İstatistik Kurumu verilerine işsizlik oranı geçen yılın kasım döneminde yüzde 12,1'e yükseldi. İşsizlik ekimde yüzde 11,8, önceki yılın aynı döneminde ise yüzde 10,5 düzeyindeydi.

İşsizlik oranı böylece Mart 2010'dan bu yana ilk kez yüzde 12'nin üzerine çıktı.”

İşsizlik ve yoksulluk artıyor, çare de bulunmuş, belediye ucuz ekmek satıyor, iktidar sosoyal yardımları artırıyor; makarna, nohut dağıtıyor.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın açıklamasına göre, 2002 yılında (DSP-MHP-ANAP koalisyon hükümeti görevdeydi) Türkiye’de yoksullara yapılan sosyal yardım miktarı 1,3 milyar lirayken, 2016 yılında 33,7 milyar liraya çıkarıldı.

“Devletin” değil “iktidar partisinin” desteği olarak algılanan yardımların oya dönüşme potansiyeli yüksek. Vatandaşlar yıllarca ayni ve nakdi yardımları aldıktan sonra sandık başına gittiğinde iktidar partisini desteklemeyi “yardımların devamı için” zorunluluk olarak görüyor.

Ne güzel değil mi? Fabrikaları kapatıp park yap, halkı işsiz yoksul bırak, yardım dağıt, oyu al, iktidarı sürdür. Özellikle 15 yıldır yapılan bu işte…


Hiç yorum yok: