UCUZA EKMEK, BEDAVAYA NOHUT
Kayseri’yi tanıyanlar Kartal Meydanını iyi bilirler. Bir
tarafında Hava İkmal Merkezi, tam karşısında ise Meslek liseleri var. Hava
İkmal Merkezi arazisinde Atatürk Döneminde Uçak Fabrikası kurulmuş, daha sonra Truman
Doktirini’ne kananlar tarafından fabrika kapatılmış. Bundan önceki belediye
başkanı (şimdi bakan) tarafından bu arazinin park olarak düzenleneceği büyük bir gururla ilan edilmişti.
Hemen her gün bu meydandan geçerim, geçen gün Meslek
lisesinin duvarından yükselen kocaman bir pano gördüm. Panoda Büyükşehir
Belediye Başkanı’nın oldukça büyük bir fotoğrafı var. Başkan halka müjde
veriyor: Halk Ekmek Fabrikası açılmış, artık Kayseri halkı ekmeği 5-10 kuruş
daha ucuza yiyecekmiş.
Düşünün bakalım, gelişmiş bir ülkenin, gelişmiş bir şehrinde
belediye halk 5-10 kuruş daha ucuza satmak için ekmek fabrikası yapar mı? Bana
kalırsa yapmaz; yapmaz çünkü halkın satın alma gücü yüksektir, yoksul insan
sayısı çok azdır veya yoktur.
Meslek lisesinden çıkan gençleri görünce zaten yoksulluk ve
beslenme ile ilgili bir kanaat edinmek mümkün. Hepsi zayıf, çoğu kısa boylu, çelimsiz
delikanlılar. Belli ki gelir seviyesi düşük ailelerin çocukları. Belediye ekmeği
ucuza verecek ve bu çocuklar da artık iyi beslenecek.
Bütün bunlar yıllardır uygulanan ekonomik programların Türkiye’yi
nereye getirdiğini gösteriyor. Yoksulluk, işsizlik ve dolayısıyla halkın ucuz
ekmeğe olan ihtiyacı giderek artıyor.
Daha yeni gazetelerde okuduğum bir haberi paylaşayım:
“Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı 2016 yılı
Aile İstatistikleri, yoksulluğun boyutunu ortaya koydu. Resmi rakamlara göre
bile bireylerin yüzde 21.9’u yoksulluk sınırının altında yaşıyor.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı 2016 yılı
Aile İstatistikleri verilerine göre bireylerin yüzde 21.9’u yoksulluk sınırının
altında yaşıyor.
TÜİK’in aile yoksulluğu rakamları bunlarla da sınırlı değil.
Yoksulluk sınırının altında yaşama oranı en yüksek hane halkı tipi, “İki
yetişkinli, üç ya da daha fazla bağımlı çocuğu olan” hane halkları oldu. Bu
ailelerin yüzde 45.9’u yoksulluk sınırının altında yaşıyor.”
Bu da işsizlik ile ilgili bir haber:
“Türkiye İstatistik Kurumu verilerine işsizlik oranı geçen
yılın kasım döneminde yüzde 12,1'e yükseldi. İşsizlik ekimde yüzde 11,8, önceki
yılın aynı döneminde ise yüzde 10,5 düzeyindeydi.
İşsizlik oranı böylece Mart 2010'dan bu yana ilk kez yüzde
12'nin üzerine çıktı.”
İşsizlik ve yoksulluk artıyor, çare de bulunmuş, belediye
ucuz ekmek satıyor, iktidar sosoyal yardımları artırıyor; makarna, nohut
dağıtıyor.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın
açıklamasına göre, 2002 yılında (DSP-MHP-ANAP koalisyon hükümeti görevdeydi)
Türkiye’de yoksullara yapılan sosyal yardım miktarı 1,3 milyar lirayken, 2016
yılında 33,7 milyar liraya çıkarıldı.
“Devletin” değil “iktidar partisinin” desteği olarak
algılanan yardımların oya dönüşme potansiyeli yüksek. Vatandaşlar yıllarca ayni
ve nakdi yardımları aldıktan sonra sandık başına gittiğinde iktidar partisini
desteklemeyi “yardımların devamı için” zorunluluk olarak görüyor.
Ne güzel değil mi? Fabrikaları kapatıp park yap, halkı işsiz
yoksul bırak, yardım dağıt, oyu al, iktidarı sürdür. Özellikle 15 yıldır
yapılan bu işte…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder