“SİSTEM”DEN ÇIKMALIYIZ
Terör dur durak bilmiyor.
Bir hafta içinde önce polislerimize, sonra askerlerimize saldırılar.
Daha sonra da Türkiye-Rusya dostluğunun mimarlarından Rusya Büyükelçisi Andrey
Karlov’u katlettiler.
Büyükelçiğe sıkılan kurşun aslında Türkiye’ye sıkıldı. Sıkan
da belli, sıktıran da. Türkiye Batı sisteminden uzaklaştıkça kendisine yönelen
eylemler de daha kanlı olmaya başladı.
1947 yılından bu yana ‘sistem’in içindeyiz. Bu tarihten bu
yana başımıza gelmedik bela kalmadı. Son yıllarda ‘sistem’ giderek daha da azgınlaştı:
PKK terörünü başımıza bela etti, ülkeyi bölmeye kalktı. Binlerce
insanımızın kaybına yol açtı.
FETO örgütünü kullanıp Türkiye’yi işgal etmeyi denendi.
Kıbrıs’taki haklarımızdan vaz geçmemiz için baskılar
uyguladı.
Ermeni soykırım yalanını kabul etmemiz için bizi zorladı.
Ege adalarından bizi kovmaya kalktı.
Liberal ekonomi, açık kapı ekonomisi, küreselleşme adı
altında ekonomik sömürü yolarını açık tutu. Sürekli sömürdü, bizi borç batağına
batırdı.
Bütün bu belalardan kurtulmak için öncelikle ‘sistem’den
çıkmamız gerek.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni ‘sistem’in denetimi altında
tuttukça, ne terör durur, ne ekonomi düzelir, ne dış politika Türkiye’nin
lehine sonuç verir, ne de demokrasi tam ve gerçek işleyişine kavuşur.
AYDIN CAHİLLİĞİ
Bü gerçekleri göremeyen veya görmek istemeyen insanlarımız
var. Kendisine aydın diyen bu insanların üç temel özelliği var:
Bilgileri kıt, kafaları sığ, takıntıları büyük.
Tüm bilgileri okudukları gezatenin yazdıklarından ve
izledikleri televizyonun söylediklerinden ibaret. Araştırmadan, sorgulamadan
sığ bir mantıkla olayları anlamaya çalışıyorlar; bir türlü gerçeği
göremiyorlar.
Bu insanların en büyük zaaflarından birisi de Erdoğan ve AKP
takıntısı.
Onlara göre, 24 Temmuz 2015 tarihinde başlayan, terörü
silahlı güçlerimizle yok etme harekatı “Saray
savaşı” oluyor. İkinci İsrail (Kürt Koridoru) koridorunu önlemek için
başlatılan Fırat Kalkanı Harekatı “Suriye bataklığına girmek” oluyor. FETO’nun
yaptığı darbe girişimi Errdoğan’ın iktidarını pekiştirmek için planladığı bir
eylem oluyor.
Çoğunun iyi niyetinden asla şüphe etmediğim bu insanların haklı
oldukları taraf elbette var. Erdoğan Vatan Savaşında hatalar yapıyor. Başkanlık
dayatması, askeri okulların, hastahanelerin kapatılması, dış politikadaki
tutarsızlıklar önemli yanlışlıkları. Bunları eleştirmek ve düzeltebilmek için
bu insanlarımızın önce Vatan Savaşı mevzisinde doğru safta olmaları lazım.
YENİDEN MÜDAFAA-İ
HUKUK
Temennimiz odur ki, iktidarı ve muhalefeti ile tüm
siyasilerimiz, Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, tüm meslek odalarımız,
sendikalarımız, demokratik kitle örgütlerimiz özetle tüm milletimiz ‘sistem’e
hayır der ve Türkiye Cumhuriyeti’ni yeniden tam bağımsız kılarız.
Kurtuluş, “Müdafaa-i Hukuk” doktirinine dönmekten geçer,
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesine dönmekten geçer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder