EGEMENLİK
MİLLETİNDİR, DEVREDİLEMEZ
1921 yılının Ağustos ayının ilk günleri, Yunan Ordusu ile
Türk ordusu Sakarya’da karşı karşıya gelmiş durumda. Top atışları Ankara’dan
duyuluyor. TBMM’i sürekli toplantı halinde. Meclisin taşınması bile gündemde.
Meclis toplantı halinde ve endişeler içinde çareler aranıyor.
Toplantı devam ederken, Mersin Milletvekili Selahattin Köseoğlu oturduğu yerden
bağırır: “Mustafa Kemal Paşa başa geçsin”. Bu fikir büyük bir kabul görüyor.
5 Ağustos 1921 tarihinde 3. Oturum başlayınca Sinop mebusu
Rıza Nur Bey ve sekiz arkadaşı meclis başkanlığına şu kanun tasarısını
Sunarlar:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Resisi Mustafa Kemal Paşa
Hazretlerine Başkumandanlık verilmesi hakkında kanun
Madde1. Millet ve
memleketin mukeddaratına fiili olarak el koymuş tek büyük kuvvet olan ve
azasından herbirinin ve Esas Kanun ve Esas Teşkilat Kanunu (Anayasa) ile hukuk
ve dokunulmazlığı tabiatiyle muhafaza ve
manevi şahsiyeti Başkumandanlığı haiz bulunan Türkiye Büyük Millet Meclis
aşağıdaki kayıtlarla Başkumandanlık fiili vazifesine kendi reisi Mustafa Kemal
Paşa’yı memur eylemiştir.
Madde 2. Başkumandan
ordunun maddi ve manevi kuvvetini azami surette artırma ve sevk ve idaresini
bir kat daha sağlamlaştırmak hususunda Türkiye Büyük Millet Meclisinin buna ait
salahiyetini Meclis namına fiili olarak kullanmağa mezundur (izinlidir).
Madde 3. Yukarıdaki
maddelerle verilen sıfat ce salahiyet 3 ay müddetle muteberdir. Meclis lüzum
gördüğü takdirde bu müddetin bitmesinden evvel de bu sıfat ve salahiyeti
kaldırabilir.
Kanun teklifi aynı gün oy birliği ile kabul edilir.
Ülkenin büyük kısmı işgal altında, düşman Ankara kapılarına
kadar dayanmış işte bu şartlarda TBMM yetkilerinin bir kısmını, o da 3 ay süre
ile Mustafa Kemal Atatürk’e devrediyor. Atatürk de bu yetkiye dayanarak 7
Ağustos tarihinde Tekâlif_i Milliye
kanunu çıkarıyor.
Türkiye Cumhuriyeti “Hakimiyet-i Milliye” esasına göre
kurulmuştur. Başkomutanlık yetkisi meclisindir, kanun yapma yetkisi meclisindir.
Milli egemenliğin şartı budur. O zamanki mebuslar bunun bilinci içinde hareket
ediyorlar.
O günlerden bu günlere geldik. Şimdi anayasa değiştirilerek Meclis’in
birçok yetkisi bir parti başkanına devredilmek isteniyor. Hem de öyle 3
aylığına filan değil, sürekli… Millet egemenliği bitiyor, tek adam egemenliği
başlıyor.
Bu meclisin egemenliği halktan alıp tek adama devretme
yetkisi de yoktur, hakkı da yoktur. Bırakın meclisi, seçmen kitlesinin tamamı
bile böyle bir devir yapamaz.
Millet egemenliği asla ve asla tek adama devredilemez. Bu
Türkiye Cumhuriyet’inin sonu demektir. Unutulmasın ki Türkiye Cumhuriyeti’nin
yılmaz bekçileri vardır. Onların öncülüğünde millet egemenliğine sahip
çıkacaktır.
Hiç kimse Osmanlılık ve padişahlık hayallerine kapılmasın. Bu
millet egemenliğini savaşarak elde etmiştir, bir kanun değişikliği ile elinden
bırakmaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder