EMPERYALİZİN ELİ KANLIDIR
Dünyadaki ve özellikle de Ortadoğu’daki olayların tam olarak
anlaşılması için emperyalizmin ve özellikle de ABD’nin gerçek yüzünü,
amaçlarını ve yöntemlerini iyi bilmek gerekir.
Emperyalizm yaklaşık dört yüzyıllık bir zaman dilimi içinde
bütün kıtaları iliğine kadar sömürüp yerli halklara zulmeden korkunç bir
güçtür. Emperyalizm, bir ülkenin siyasi ve iktisadi hayatına hakim olan
kesimlerin, sırf kendi keselerini doldurmak için başka halkların toprağına,
emeğine, hammaddesine ve pazarına el koyar. Üçüncü dünya ülkelerini yalnızca
hammadde ve ucuz işçi kaynağı olarak değil, aynı zamanda kendi sanayi ürünleri
için bir Pazar olarak görür.
Doğrudan yağmalama, başta petrol olmak üzere doğal
kaynaklara el koyarak ve üçüncü dünya insanlarını çok ucuza çalıştırarak
Amerika’daki ve Avrupa’daki zenginler servetlerini sürekli artırırlar. Üçüncü
dünya ülkelerindeki insanlar ise yoksulluk sınırının altında yaşamaya mahkûm
edilir. Dünyamızda 2 milyara yakın insan yoksulluk çekmektedir ve bunların
büyük bir kısmı da açlık sınırı altındadır. Aslında üçüncü dünya ülkeleri
yoksul değildir, yoksul olan bu ülkelerin halklarıdır. Bunun sebebi de bu
insanların bu yağmayı sineye çekmeleridir.
Emperyalizmin kullandığı yöntemlerden birisi aşırı faizle borçlandırmaktır.
Borç alan ilkeler bunu iç tüketimde
harcarlar, sonra borçlarını ödemek için daha fazla borçlanırlar. Faizler artar,
ödeme şartları ise giderek ağırlaşır.
ABD, kendi çıkarlarını ve uluslararası kapitalist sistemi
korumak için silah kullanmaktan asla vazgeçmez. Bugün için ABD’nin askeri
harcamaları diğer bütün devletlerin bu amaçla harcadığından daha fazladır. Askerlerinin
büyük bir kısmı ülke dışında yerleşmiştir. Tüm dünyaya yayılmış üslerinde 500
000’in üzerinde askeri personeli vardır. 30 000’den daha fazla stratejik ve
taktik nükleer silaha sahiptir.
Kendi askerini kullanmak istemediğinde, paralı askerleri,
terör örgütlerini veya dost ve müttefik diye nitelendirdiği ülkelerin
askerlerini kullanır. Gerekiyorsa, terör örgütleri kurar ve onları destekler.
Milli devletleri bu örgütler aracılığı ile zayıf düşürür ve hatta etnik kimlik
ve dini inanç farklılıklarını ön plana çıkararak ülkeleri bölmeye çalışır.
Kendi ulusal güvenliğini sağlamak veya başka ülkelere
demokrasi götürmek bahanesi ile askeri müdahaleler de bulunmaktan kaçınmaz. Bunun
için gerekirse düşman icat eder. Irak’ta, Libya’da, Suriye’de yaptığı budur.
Emperyalist devletler ve özellikle de ABD dünya kamuoyunu
kendi lehine oluşturmak için iletişim dünyasını denetler. ABD medyası her yıl
milyonlarca haber, fotoğraf, yorum başyazı, köşe yazısı ve makaleyle diğer
ülkelere haber ve düşünce pompalar. Bu pompalamanın ana amacı toplumu yanlış
bilgilendirme ve yönlendirmedir. CIA, ABD içinde ve dışında 200’den fazla
dergi, gazete, haber ajansı ve yayın evinin doğrudan sahibidir. Ayrıca çok
sayıda gazeteciyi de besleyip büyütürler.
Emperyalistlerin bir silahı da üçüncü dünya ülkelerinde
kurdukları veya destekledikleri demokratik kitle örgütleridir. Bu örgütleri
maddi yünden destekler. Bazı yazarlara ödüller vererek kamuoyunda itibar
kazanmasını sağlarlar.
Bu gazeteler ve gazeteciler aracılığı ile oluşturdukları
kamuoyu sayesinde siyasi partilerin yönetimlerini kendi istedikleri gibi
oluşmasına gayret ederler. Gerekirse CD’li, kasetli komplolar düzenlerler.
Türkiye’deki olayları değerlendirirken bu gerçekler hep göz
önünde olmalıdır. Emperyalizm kanlı ve çirkin yüzü ile ülkemize ve
komşularımıza çok büyük kötülükler etmektedir.
Kurtuluşu bu emperyalist
ülkelerin insafına ve yardımına sığınarak aramak en büyük gaflettir. Tam
bağımsız milli devletimizi bu emperyalist güçlere karşı korumamız için, Türk
kimliği altında tek bir millet olarak yaşamamız gerekir. Tek millet olarak
mücadele etmeden ülkemizi de, devletimizi de ABD’ye ve onun yerli
işbirlikçilerine karşı koruyamayız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder