8 Aralık 2015 Salı

KİMİN SAVAŞI?

Ortadoğu silah deposuna döndü. ABD zaten buralardaydı, şimdilerde silahını alan geliyor. Rusya geldi, yetmedi Çini de çağırdı. Paris’te bomba patladı, Fransa, İngiltere ve Almanya’da aldı silahını geldi. Türkiye, İsrail, İran, Suriye, Irak zaten buradaydı.

Gelenlerin gerekçesi de IŞİD’i yok etmek. Hepsi koalisyon kuracakmış ve IŞİD ile mücadele edeceklermiş. Yani IŞİD olmasa bunlar Ortadoğu ile hiç ilgilenmeyeceklermiş.

Bu IŞİD ne kadar güçlü imiş ki dünyanın tüm süper güçleri ona karşı birleşti. Vay be!

IŞİD bahane petrol ve doğal kaynaklar şahane.

Birinci Cihan harbi de, ikinci Cihan harbi de birer paylaşım savaşıydı. Bu savaşlar bitti ama ülkeler arsında paylaşım mücadelesi bitmedi. Bugünlerdeki askeri yığınağın sebebi bu mücadele.

Bugüne kadar bölgedeki ülkelerin askeri gücünü, terör örgütlerini ve paralı askerleri kullanan büyük güçler iş ciddiye binince kendi orduları ile birlikte geldiler.

Üçüncü dünya savaşı çıktı diyen de var, yakında çıkacak diyen de var.

Sormak lazım: Kimin için bu savaş ve bu savaşa kim karar veriyor? 

Cevap basit: Ülkelerdeki siyasi ve ekonomik sistemi kim yönetiyorsa onlar karar veriyor.
Rejimi ne olursa olsun bu ülkelerde yönetim, toplumun en zengin % 1’lik kesiminin elindedir. Siyasi kararlar da ekonomik kararlar da bu zengin kesimin çıkarı doğrultusunda alınır.

Bu savaş zenginlerin kendi arasındaki bir savaştır. Savaşın askerleri ise yoksullardır.

Bu savaştan bazı zenginler kazanacak bazı zenginler zarar görecek ama kim kazanırsa kazansın zengin olmayanlar savaşın acısı çekecek.

Yoksul yoksulluğu ile kalacak ama bazı petrol ve silah tüccarları zengin olacak.

Dünyadaki ve ülke içindeki ekonomik sistem öyle düzenlenmiştir ki, para fakir ülkelerden zengin ülkelere ve fakirlerin cebinden zenginlerin cebine akar. Savaşlar da bu para akışını düzenlemek için yapılır.

Temennimiz bu paylaşım savaşının çok kanlı bir senaryoya dönüşmemesidir.

Dünya nimetlerinin hakça bölüşümü sağlanmadan yoksulların yüzünün gülmesi mümkün değildir. Bu da ancak tüm ülkelerde, gerçek anlamı ile, milli demokratik devrimin tamamlanması ile mümkün olabilir.


Hiç yorum yok: