TEHLİKELİ CEPHELEŞME
Kafalar oldukça karışık. Türkiye’nin içinde ve dışında
silahlar susmuyor. Sürekli bir savaş hali var. Halkımız ve kendisini aydın ve
sanatçı olarak nitelendiren bazı kimseler bu savaşı anlamakta zorlanıyor.
Olaylar geniş açıdan bakmak gerek: ABD 1992 yılında Ortadoğu’yu
yeniden şekillendireceğini ve bu nedenle bazı sınırların değişeceğini ilan etti
ve bu doğrultuda eylemler başlattı. Irak’ı 3 ayrı devlete bölmeye çalıştı.
Suriye’de Esat rejimini dar bir alana sıkıştırdı. Kurulması düşünülen Kürt
devleti için Suriye’nin kuzeyinde Akdeniz’e ulaşan bir koridor oluşturmaya
çalıştı.
Kurulması düşünülen kukla devletin topraklarına Güneydoğu
Anadolu’yu da katmak için AKP- PKK koalisyonunu kullandı. PKK’yı destekledi, silahlandırdı ve eğitti.
Olaylar öyle gelişti ki, PKK ve onun siyasi uzantısı olan HDP özerk bölgeler
ilan etmeye başladı.
HDP’nin meclise girmesi ile terör eylemleri daha da arttı. Bu arada PKK, Kars, Ağrı, Iğdır bölgesinde de
özerk alanlar oluşturmak için terör faaliyetlerini bu alan da yaydı. Amaç
Türkiye’nin Asya ile ve Türk dünyası ile bağlantısı koparmaktı.
Olaylar bu şekilde gelişirken Türk Silahlı Kuvvetleri 24
Temmuz’da ABD piyonu PKK’ya karşı yurt dışında ve içinde silahlı müdahaleye
başladı. Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge ilan etti ve koridorun oluşmasını
önledi. TSK bu hareketleri ile vatanın
ve milletin böldürmeyeceğini dosta düşmana ilan etmiş oldu.
Vatanı böldürmemek için yapılan bu mücadele tam bir vatan
savaşıdır. Ordumuz ABD’nin BOP projesinin Türkiye ile ilgili kısmının
gerçekleşmeyeceğini ABD’ye sert bir şekilde bildirmiş oldu.
Bu vatan savaşı maalesef bazı çevrelerce “Saray savaşı”
olarak nitelendirildi. Bazı kimseler ve kurumlar bu savaşa karşı çıktı. Oysa bu
savaşa karşı çıkmak, Mehmetçiği arkadan vurmak gibidir.
Olayları en sağlıklı olarak değerlendiren parti Vatan
Partisi oldu. 1 Ağustos’ta toplanan MKK bir bildiri yayınladı ve bu savaşın
saray savaşı değil, vatan savaşı olduğunu duyurdu.
Türkiye ABD’nin projelerine karşı silahlı olarak mücadele
ederken ortaya yeni bir aktör çıktı. Rusya ABD’nin planlarına hayır dedi hem de
silahlı olarak. Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanması için Rusya dışında da
İran, Irak, Lübnan gibi ülkeler de devreye girdi. Bazı AB ülkeleri ise ABD’nin yanında yer
aldı.
Olaylar bu şekilde gelişince, iki cephe ortaya çıktı. Bir
cephede ABD ve müttefikleri, diğer cephede ise, Türkiye, Rusya, İran ve Suriye
var. Bu cepheleşme oldukça ciddi sonuçlara gebedir. Türkiye’nin içinde ve
dışında çok daha kanlı kapışmalar olabilir.
Olaylar bu kadar vahim olarak gelişirken hala TSK’nin PKK’ya
karşı yaptığı ve iç cepheyi sağlama almaya yönelik mücadeleyi saray savaş olarak
değerlendirmek bir gaflettir.
Türkiye PKK belasından kurtulmalı ve yurt içinde
birliği, beraberliği sağlayarak dışarıya karşı direnme gücünü artırmalıdır.
Yarının ne olacağı belli değildir. Her ihtimale karşı
hazırlıklı olmamız gerekir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder