8 Ekim 2015 Perşembe

AZİZ SANCAR'IN BAŞARISININ DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Aziz Sancar’ın kimya dalında Nobel ödülü kazanması hepimizi gururlandırdı ve sevindirdi. Aziz Sancar’ın ödülü kazandıktan sonra verdiği mesajlar ise oldukça önemliydi. Türk Milleti’nin bu olaydan ve verilen mesajlardan çıkarması gereken çok ders var.

Aziz Sancar’ın şu sözüne dikkat isterim. Türkiye’den gelen haberlerden dolayı üzüldüğünü belirtikten sonra şöyle diyor:

“İnşallah bunu atlatır ve aklıselim bir çözüm bulur. Önemli olan konular üzerinde çalışırız. Önemli olan memleketi kalkındırmak. Milletin eğitim, sağlık ve gelir durumlarını çözmek. Ancak o zaman o seviyede olunca Avrupa ile yarışır bir duruma geliriz" .

Sancar, şöyle devam ediyor: "Türkiye'nin Mardin'den Kars'a, Edirne'ye kadar bütün çocuklarımıza bilim alanında eğitim öğretim vermemiz lazım. Özellikle kızlarımızı okutmak lazım. Kızlarımızı okutmazsak insan gücümüzün yarısını kaybetmiş oluyoruz. Özelikle Doğu ve Güneydoğu'daki kardeşlerimizden kız çocuklarını okula göndermelerini tekrar tekrar rica ediyorum"

Demek ki ne imiş: Avrupa ile Amerika ile yarışabilmek ve kalkınmış ülke olabilmemiz için kızlarımız dâhil çocuklarımızı “bilim alanında eğitim ve öğretim vermemiz lazım”.

Türkiye ise, 1950 yılından bu yana bu gerçeğe göre hareket edemedi. Özellikle son yıllarda eğitim anlayışımız değişti ve eğitim ve öğretim bilim alanından dini alan kaydı. Oysa bilmeliydik ki, İslam ülkelerindeki bu geri kalmışlık, perişanlık bilimsel ve teknolojik geriliklerinin sonucudur.

Bizi ve bu ülkeleri yönetenler bilimsel aydınlanma ve teknolojik yenilenme döneminde özgürlüğün rolünü, bilginin üretilmesinin ve paylaşılmasının, bilgiye sahip olmanın, eğitimin ve öğretimin bilim alanında olmasının ne kadar önemli olduğunun bilecek eğitim ve bilgi seviyesinde değiller. Toplum ise büyük çoğunluğu ile bilim ortamından uzak yaşıyor. Bilimsel düşünceden nasibini almayan bir toplumun rasyonel seçimler yapması da mümkün olmuyor.


Aziz Sancar gibi bilim adamlarının yetişmesi ve bilim üretebilmesi ülkede bilimsel bir ortamın varlığı ile mümkündür.  Bilimsel gelişmeye toplum çapında bir düşünce örgütlenmesi olarak bakmak gerekir. Bilim toplum güçleri tarafından desteklenmeden ve onaylanmadan gelişmez. Nakli ilimlerin hâkim olduğu bir toplumda bilim gelişmez, bilim adamı da yetişmez. Molladan bilim adamı yetiştiği görülmemiştir.

Türkiye eğitim ve öğretim sitemini bilim alanını dikkate alarak yeniden düzenlemelidir. Eğitime ve bilimin üretilip paylaşılmasına ayrılan kaynaklar artırmalıdır. 

Ezbere dayanan, sorgulamayı öğretmeden ziyade ezberlemeye önem veren, bilimsel gerçekler yerine değişmez hakikatler peşinde çocukları oyalayan bir anlayış ile düzenlenen eğitim sistemi bizim Avrupa ile yarışmamızı mümkün kılmaz.  İslam ülkelerinden Avrupa’ya doğru başlayan göç dalgasının ana sebeplerinden birisi işte bu eğitim yanlışlığı ve öğretim eksikliğidir.

Aziz Sancar bize doğru yolun ne olduğunu gösterdi. Bilim ortamı olunca Türk insanının neler yapacağını ispat etti. Onun Türk gençlerine söylediği şu sözleri çok önemlidir:

“Gençler emin olun ki dünyanın en zeki milletiyiz, yeter ki çalışın. Ben Mardin köyünden çıktım ve bugün Nobel aldım; azimle çalışın”.

Aziz Sancar’ın Mardin’in bir köyünden çıkıp bu seviyeye yükselmesinin temelinde Cumhuriyet vardır. Bu gerçek de inkâr edilemez.


Hiç yorum yok: