DİRENİŞ VE UYANIŞ
BAŞLAMIŞTIR
Tayyip Erdoğan’ın bugünkü grup toplantısında söylediklerini
okuyunca bir başbakan yakışmayan bir konuşma olmuş dedim. Sonra kendi kendime
dedim ki, böyle bir konuşma bir başbakana yakışmaz ama Tayyip Erdoğan’a çok
yakışmış. İçi kışkırtıcı ifadeler, yalan sözler, haksız suçlamalarla dolu;
ayrıştırıcı, düşmanlık yaratıcı bir konuşma olmuş.
Başbakan, kamuoyu tepkisinin kendi aleyhine dönmemesi için
yalandan da olsa bayrağı indirenlere kızıyor, önlemeyen silahlı kuvvetler
mensuplarını da suçluyor. Oysa onun kimseleri suçlamaya hakkı yoktur. Bayrağın indirilmesine giden yolu o
açmıştır.
Türk Ulusunu etnik kökenlerine, dini inançlarına,
mezheplerine ve yaşam biçimlerine göre bölüp ulusal birliği yok eden,
kardeşlikten çok ayırımcılığı teşvik eden kendisidir. Atatürk ve İnönü’ye iki
ayyaş diyen kendisidir. Okullardan andımızı kaldıran kendisidir. Türk
milliyetini ayaklar altına aldığını söyleyen kendisidir.
Bayrak sadece hükümranlığımızın değil, milliyetimizin de bir
işaretidir. Başbakan Türk milliyetini ayaklarının altına aldığını söylerse,
başkası da çıkar Türk bayrağını gönderinden indir.
MHP ve CHP için şehit cenazeleri gelsin diye pusuda
bekliyorlar diye haksız ve insafsız bir şekilde tenkit etmiş. Daha öncede buna
benzer şekilde özellikle MHP’yi şehit kanları ile besleniyorlar diye itham
etmişti. Kendisinin iktidara geldiği 2002 yılında terörün bittiğini, artık
şehit cenazelerinin gelmediğini, Güneydoğu’da hayatın normale döndüğünü unutmuş
görünüyor. Bağımsız bir kukla devletin kurulmasına yol açacak olan açılım
sürecini halka kabul ettirmek ve sürece gerekçe bulmak için ileri sürdüğü şey,
anneler ağlamasın, şehit cenazesi gelmesin değil miydi?
Açılım sürecinin başlaması için şehitlerin cenazelerinin
gelmesi, annelerin ağlaması gerekirdi. 2002 yılında sıfırlanan terörü kim
diriltti? Ve neden diriltti? Çözüm
sürecine bahane bulmak için mi terör azdırıldı?
Bu soruların cevabını vermek için Tayyip Erdoğan’ın iktidara
geldikten sonraki icraatlarına bakmak lazım.
Önce, terör
örgütüne karşı, ‘kendi yöntemlerini’ kullanarak etkin bir mücadele yürüten
‘özel timler’, ileride başa bela olur korkusu ile dağıtıldı. Özel harekât
polisleri pasif görevlere getirildi. Olağan üstü hal kaldırıldı. TSK’nin yetkileri
kısıtlandı. Bölgede görev yapan kuvvetlerden ‘93 bin kişilik’ kısıntıya
gidildi, aralarında ‘mekanize’ birliklerin de bulunduğu bazı tugaylar
lağvedildi. ‘Operasyon’ amaçlı olarak kullanılan birlikler, aşamalı bir şekilde
batıya kaydırıldı. Sınır bölgesi dışında kalan alanların tamamı, bölücülerin hâkimiyetine
terk edildi.
Bütün bunlar PKK’nın
kuluçkadan çıkmasına, büyüyüp serpilmesine yol açtı. 2002 yılında biten terör hortladı ve anneler ağlamaya, şehit cenazeleri
gelmeye başladı. Açılım süreci böylece gerekçe kazandı. Şimdi soruyorum,
kimmiş şehit kanları ile beslenen? Kimmiş, annelerin gözyaşları aksın da ben
planladığım politikaları yürürlüğe soksam diyen?
Tayyip Erdoğan’ın
grup toplantısında muhalefet partileri, bazı medya kuruluşlarını “İnanın bunlar için en iyi Kürt ölü Kürttür.
En iyi Alevi ölü Alevidir.” şeklinde suçlaması ise, toplumu düşman kamplara
ayırmaktan başka hiçbir şeye hizmet etmez. Bu nasıl bir sözdür? Bir başbakan
muhalefet partilerini nasıl bu şekilde suçlayabilir? İnanılır gibi değil,
doğrusu... Dediğim gibi, bir başbakana yakışmayan ama Tayyip Erdoğan çok
yakışan bir ifade olmuş.
PKK, BDP, HDP ve AKP ne yaparsa yapsın, ne
ülkeyi ne de milleti bölemez.
Gezi ile başlayan uyanış ve direniş şimdilerde Diyarbakır’da yeşerdi. Çocukları
dağda olan annelerin eylemi çok önemlidir. Güneydoğu halkının gerçek
temsilcilerinin PKK olmadığının işaretidir. Tüm baskılara, tüm propagandalara, Oslo’dan
bu yana hükümetin PKK’yı ve İmralı canisini bu bölge halkının temsilcisi yerine
koymasına rağmen HDP ve BDP’nin bu bölgede aldığı oy % 51’de kalmıştır.
Türk Ulusu olarak, etnik köken, dini inanç,
mezhep farklılığı gözetmeden bir ve beraber olacağımız günler yakındır. Bu birliktelik bize özgürlüğümüzü ve
bağımsızlığımızı yeniden kazandıracaktır. Bu günler yakındır. Uyanış ve direniş başlamıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder