DEMOKRASİ DİKTACI TUTUM VE KILIÇDAROĞU
Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde
sergilediği davranış ve eylemler onun gerçek kişiliğini ve niyetini açığa
çıkardı. Kendi milletvekillerine, yetkili kurullarına danışmadan hatta bilgi
vermeden bir “çatı adayı” belirledi ve Bahçeli’ye teklif götürdü. Zaten bu
teklifin geleceğini bilen Bahçeli de adayı benimsediğini ilân etti.
Adayın isminin tepki görmeye başlayınca Uğur Dündar’ın
programına çıkan Kılıçdaroğlu, tasvip
edilmesi mümkün olmayan bir söz söyledi, “İkinci bir adayın çıkmasına izin
vermem” dedi. Benim merak ettiğim husus şunlar:
Kendisinin diğer milletvekillerinin aday göstermesini
engelleyecek bir yetkisi var mıdır? Yoksa nasıl engelleyecektir?
Ahmet Necdet Sezer’in cumhurbaşkanı seçildiği dönemde Sadi
Somuncuoğlu’nu adaylıktan vazgeçirmek için kullanılan dayak yöntemini mi
kullanacaktır?
Aday belirleme yöntemi demokratik olmayan Kılıçdaroğlu, “ikinci
bir adaya izin vermem” diyerek demokrasiye olan inançsızlığını dile
getirmiştir. Bu tutumu demokratik değil diktacı bir tutumdur.
Parti içinde
demokrasi istemeyen ve diktacı davranışlar sergileyen Kılıçdaroğlu’nun Tayyip
Erdoğan dahil başka liderleri demokrasiye inanmamakla ve diktatörlükle suçlama yüzü ve hakkı kalmamıştır.
Böyle bir lider CHP’ye yakışmıyor. Kılıçdaroğlu en büyük
zararı kendi partisine veriyor. Partisini
yeni oluşumlara gebe hale getirmiştir. Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası
olmasa bile 2015’te yapılacak genel seçimlerden sonra, CHP seçmenini gerçekten temsil
edecek bir parti kurulabilir. Bunun müsebbibi de Kılıçdaroğu ve onu
destekleyenler olacaktır. İkinci ihtimal ise partinin Kılıçdaroğlu’ndan kurtarılmasıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder