BÜYÜK KUMPAS DEVAM EDİYOR
Uydurma kanıtlar, yalancı
tanıklar kullanılarak tutsak edilen kahramanlarımız nihayet özgürlüklerine
kavuştular. Artık hiç kimsenin bir kumpas sonucu askerlerimizin tutsak
edildiğinden şüphesi kalmadı. Aslında bu kumpas sadece askerlerimize değil, BOP’ne
karşı çıkabilecek ve Tayyip’in bu proje kapsamında yapacaklarında engel
olabilecek vatanseverler, gazeteciler, aydınlar, bilim adamlarına da yapıldı ve insanlar suçsuz yere Ergenekon, balyoz,
casusluk, fuhuş gibi davalarla hapse atıldı.
Peki kim ve ne için bu
kumpası kurmuştu? Bunu anlayabilmek için iki hususu göz önünde tutmak gerekir:
Büyük Orta Doğu Projesi ve 1 Mart tezkeresinin TBMM’de kabul edilmemesi.
ABD, Irak’ın işgalini
gerçekleştirmek için, Türkiye Cumhuriyeti topraklarını, limanlarını ve hava
sahasını kullanmak istemiş ama bu istekleri Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin
hazırlayıp TBMM meclisine sunduğu tezkerenin ret edilmesi ile bu isteğini
gerçekleştirememişti. Türkiye topraklarını kullanamayan ABD büyük oranda
ekonomik kayba uğramıştı.
Tezkerenin ret edilmesine
CHP genel başkanı Deniz Baykal’ın büyük rolü oldu. ABD yetkilileri TSK’ni de tezkerenin
kabul edilmemesinde rol oynadığı gerekçesi ile suçladı. ABD’nin gözünde Deniz Baykal ve TSK, BOP projesinin
gerçekleştirilmesi için tasfiye edilmesi gereken birer engel olarak görülmeye
başlandı.
Buraya bir nokta koyup biraz
geriye gidelim ve tezkereyi meclise sunan Recep Tayyip Erdoğan Hükümeti’nin
nasıl kurulduğunu bir hatırlayalım. Ecevit hükümeti başta iken bir Milli
Güvenlik Kurulu toplantısında Ahmet Necdet Sezer’in bir davranışı medyada
abartılarak ve sanki bir siyasi krize neden olmuş gibi haber yapıldı. Arkasından
bu olay bahane edilerek ekonomik kriz çıkarıldı. Bu krizin çıkmasında batılı
finans çevrelerinin Türkiye içindeki paralarını geri çekmesinin büyük rolü
oldu.
Kriz oluşunca kurtarıcı
olarak gene aynı finans çevrelerinin has adamı Kemal Derviş geldi ve bakan
yapıldı. Ecevit’in ABD’nin Kuzey Irak politikalarına şiddetle karşı çıkması
onun hükümetinin sonunu getirdi. Kemal
Derviş DSP’yi, Hüsamettin Özkan Anavatan'ı, Abdullah Gül’de Saadet Partisini
parçaladı. TBMM meclisinde sandalye dağılım değişti. Tam bu sırada Devlet
Bahçeli ortaya çıktı ve 3 Kasım’da seçim olmasını istedi. Erken seçim
yapılmasına ilişkin verilen önerge DSP hariç, diğer partilerin desteği ile
kabul edildi. 3 Kasım seçimleri yapıldı ve AKP iktidar oldu.
Erken seçime gitmede 4 isim
önemli rol oynamıştır: Kemal Derviş, Hüsamettin Özkan, Abdullah Gül ve Devlet Bahçeli.
Bu 4 isim hafızalardan silinmemelidir. Bunların gayretleri sonucu seçim yapımlı
ve Recep Tayyip Erdoğan’a iktidar yolu açıldı.
Ortadoğu’da Türkiye dahil 22
ülkenin rejimini ve sınırlarını değiştirmeye kararlı olan ABD Tayyip Erdoğan’a
büyük görevler vermiştir. Vermiştir ama Erdoğan’ın da rahat çalışması için
önündeki engellerin kaldırılması ve bazı çevrelerin ve insanların pasifize
edilmesi gerekiyordu. Bu amaçla CHP’ye bir proje uygulandı. ABD’nin tezkerenin
ret edilmesinden dolayı kızgınlık duyduğu Deniz Baykal kaset komplosu ile
ekarte edildi. CHP genel başkanlığına Kemal Kılıçdaroğlu’nun gelmesi sağlanmış
oldu.
ABD ve RTE için en büyük
engel TSK idi. Tasfiye etmek gerekiyordu. Tayyip ve Cemaat iş birliği ile çok
değerli subaylarımız, kanıtlar üretilerek ve yalancı tanıklar kullanılarak tutsak
edildi. Yani TSK’ne kurulan kumpasın geçmişi 1 Mart tezkeresine, oradan Recep
Tayyip Erdoğan’ı iktidara taşıyan 3 Kasım seçimlerine kadar gider. Dün özgülüğüne kavuşan komutanlarımız kumpas
kuranlardan hesap soracaklarsa bu gerçeği göz önünde tutmalıdır.
BOP devam etmektedir. ABD, bu
amaçla Türkiye içinde yeni operasyonlar yapma peşindedir. Bu operasyon, kendi istedikleri bir kimseyi Cumhurbaşkanı
seçtirmek amacını taşıyor ve bu amaçla bir oyun oynanmaya başlandı. Bu oyunda
rol alanlar ise, geçmişte 3 Kasım seçimlerine Türkiye’yi götüren isimler; yani,
Kemal Derviş, Hüsamettin Özkan, Abdullah Gül, Devlet Bahçeli ve bir de yeni bir
aktör, Kemal Klıçdaroğlu. Bunlar baş başa vermiş ve bir cumhurbaşkanı adayı
belirlemişler. Kemal Kılıçdaroğlu CHP’li, Devlet Bahçeli MHP’li
milletvekillerinin ellerini bağlamış, başka bir adayın çıkmasına izin
vermiyorlar.
Bu durumda 10 Ağustos
seçimlerinde ABD’nin kaybetmesine imkân yok. Ya Tayyip Erdoğan ya da
Ekmelleddin İhsanoğlu seçilecek. Doğrusu bu 5 aktör de rollerini çok iyi
oynadılar. Bu aktörleri insanlarımızın iyi tanıması gerekir.
Atatürk ilkelerine bağlı,
antiemperyalist, özgürlüğe ve
bağımsızlığa inanmış, ulusun ve vatanın birliğinden yana, laiklik ilkesini
benimsemiş, hukukun üstünlüğüne inanan, Türk Ulusu’nun tüm fertlerini mezhep ve
etnik kimlik ayırımı yapmadan kucaklayan bir aday çıkmadığı takdirde,
insanlarımız ya kırk katırı, ya da kırk satırı tercih edecekler.
TSK’ne kurulan kumpas sona
erdi ama Türkiye Cumhuriyeti’ne kurulan kumpas devam ediyor. Türk Ulusu
kendisine kurulan bu kumpası bozmalıdır ve bozacaktır da…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder