20 Haziran 2014 Cuma

BÜYÜK KUMPAS DEVAM EDİYOR

Uydurma kanıtlar, yalancı tanıklar kullanılarak tutsak edilen kahramanlarımız nihayet özgürlüklerine kavuştular. Artık hiç kimsenin bir kumpas sonucu askerlerimizin tutsak edildiğinden şüphesi kalmadı. Aslında bu kumpas sadece askerlerimize değil, BOP’ne karşı çıkabilecek ve Tayyip’in bu proje kapsamında yapacaklarında engel olabilecek vatanseverler, gazeteciler, aydınlar, bilim adamlarına da yapıldı ve insanlar suçsuz yere Ergenekon, balyoz, casusluk, fuhuş gibi davalarla hapse atıldı.

Peki kim ve ne için bu kumpası kurmuştu? Bunu anlayabilmek için iki hususu göz önünde tutmak gerekir: Büyük Orta Doğu Projesi ve 1 Mart tezkeresinin TBMM’de kabul edilmemesi.

ABD, Irak’ın işgalini gerçekleştirmek için, Türkiye Cumhuriyeti topraklarını, limanlarını ve hava sahasını kullanmak istemiş ama bu istekleri Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin hazırlayıp TBMM meclisine sunduğu tezkerenin ret edilmesi ile bu isteğini gerçekleştirememişti. Türkiye topraklarını kullanamayan ABD büyük oranda ekonomik kayba uğramıştı.

Tezkerenin ret edilmesine CHP genel başkanı Deniz Baykal’ın büyük rolü oldu. ABD yetkilileri TSK’ni de tezkerenin kabul edilmemesinde rol oynadığı gerekçesi ile suçladı.  ABD’nin gözünde Deniz Baykal ve TSK, BOP projesinin gerçekleştirilmesi için tasfiye edilmesi gereken birer engel olarak görülmeye başlandı.

Buraya bir nokta koyup biraz geriye gidelim ve tezkereyi meclise sunan Recep Tayyip Erdoğan Hükümeti’nin nasıl kurulduğunu bir hatırlayalım. Ecevit hükümeti başta iken bir Milli Güvenlik Kurulu toplantısında Ahmet Necdet Sezer’in bir davranışı medyada abartılarak ve sanki bir siyasi krize neden olmuş gibi haber yapıldı. Arkasından bu olay bahane edilerek ekonomik kriz çıkarıldı. Bu krizin çıkmasında batılı finans çevrelerinin Türkiye içindeki paralarını geri çekmesinin büyük rolü oldu.

Kriz oluşunca kurtarıcı olarak gene aynı finans çevrelerinin has adamı Kemal Derviş geldi ve bakan yapıldı. Ecevit’in ABD’nin Kuzey Irak politikalarına şiddetle karşı çıkması onun hükümetinin sonunu getirdi.  Kemal Derviş DSP’yi, Hüsamettin Özkan Anavatan'ı, Abdullah Gül’de Saadet Partisini parçaladı. TBMM meclisinde sandalye dağılım değişti. Tam bu sırada Devlet Bahçeli ortaya çıktı ve 3 Kasım’da seçim olmasını istedi. Erken seçim yapılmasına ilişkin verilen önerge DSP hariç, diğer partilerin desteği ile kabul edildi. 3 Kasım seçimleri yapıldı ve AKP iktidar oldu.

Erken seçime gitmede 4 isim önemli rol oynamıştır: Kemal Derviş, Hüsamettin Özkan, Abdullah Gül ve Devlet Bahçeli. Bu 4 isim hafızalardan silinmemelidir. Bunların gayretleri sonucu seçim yapımlı ve Recep Tayyip Erdoğan’a iktidar yolu açıldı.

Ortadoğu’da Türkiye dahil 22 ülkenin rejimini ve sınırlarını değiştirmeye kararlı olan ABD Tayyip Erdoğan’a büyük görevler vermiştir. Vermiştir ama Erdoğan’ın da rahat çalışması için önündeki engellerin kaldırılması ve bazı çevrelerin ve insanların pasifize edilmesi gerekiyordu. Bu amaçla CHP’ye bir proje uygulandı. ABD’nin tezkerenin ret edilmesinden dolayı kızgınlık duyduğu Deniz Baykal kaset komplosu ile ekarte edildi. CHP genel başkanlığına Kemal Kılıçdaroğlu’nun gelmesi sağlanmış oldu.

ABD ve RTE için en büyük engel TSK idi. Tasfiye etmek gerekiyordu. Tayyip ve Cemaat iş birliği ile çok değerli subaylarımız, kanıtlar üretilerek ve yalancı tanıklar kullanılarak tutsak edildi. Yani TSK’ne kurulan kumpasın geçmişi 1 Mart tezkeresine, oradan Recep Tayyip Erdoğan’ı iktidara taşıyan 3 Kasım seçimlerine kadar gider.  Dün özgülüğüne kavuşan komutanlarımız kumpas kuranlardan hesap soracaklarsa bu gerçeği göz önünde tutmalıdır.

BOP devam etmektedir. ABD, bu amaçla Türkiye içinde yeni operasyonlar yapma peşindedir. Bu operasyon,  kendi istedikleri bir kimseyi Cumhurbaşkanı seçtirmek amacını taşıyor ve bu amaçla bir oyun oynanmaya başlandı. Bu oyunda rol alanlar ise, geçmişte 3 Kasım seçimlerine Türkiye’yi götüren isimler; yani, Kemal Derviş, Hüsamettin Özkan, Abdullah Gül, Devlet Bahçeli ve bir de yeni bir aktör, Kemal Klıçdaroğlu. Bunlar baş başa vermiş ve bir cumhurbaşkanı adayı belirlemişler. Kemal Kılıçdaroğlu CHP’li, Devlet Bahçeli MHP’li milletvekillerinin ellerini bağlamış, başka bir adayın çıkmasına izin vermiyorlar.

Bu durumda 10 Ağustos seçimlerinde ABD’nin kaybetmesine imkân yok. Ya Tayyip Erdoğan ya da Ekmelleddin İhsanoğlu seçilecek. Doğrusu bu 5 aktör de rollerini çok iyi oynadılar. Bu aktörleri insanlarımızın iyi tanıması gerekir.

Atatürk ilkelerine bağlı, antiemperyalist,  özgürlüğe ve bağımsızlığa inanmış, ulusun ve vatanın birliğinden yana, laiklik ilkesini benimsemiş, hukukun üstünlüğüne inanan, Türk Ulusu’nun tüm fertlerini mezhep ve etnik kimlik ayırımı yapmadan kucaklayan bir aday çıkmadığı takdirde, insanlarımız ya kırk katırı, ya da kırk satırı tercih edecekler.


TSK’ne kurulan kumpas sona erdi ama Türkiye Cumhuriyeti’ne kurulan kumpas devam ediyor. Türk Ulusu kendisine kurulan bu kumpası bozmalıdır ve bozacaktır da…

Hiç yorum yok: