12 Ocak 2018 Cuma

AMERİKA'NIN GERÇEK YÜZÜ

Vatan bütünlüğünü sağlamak için savaşan ve önemli başarılar elde ede Suriye Ordusu’nun İdlib’deki ilerleyişi Sayın Erdoğan’ı rahatsız etmiş. Katil Esed söylemlerini tekrarlemeya başladı. Yetmezmiş gibi CHP ve İP sözcüleri de Suriye devletini katliam yapmakla suçluyor.

Suriye Ordusu’nun ilerleyişinden bir de ABD ve İsrail memnun değil.

Onlara göre Esad terörist başı, Suriye de terörist devlet. Oysa esas terörist devlet Amerikanın kendisidir. Bunu ne iktidar ne de muhalefet dile getirmiyor. Katil Esed diyorlar ama katil Amerika ve İsrail diyemiyorlar.

KÜRESELLEŞME VEYA “NEO-SÖMÜRGECİLİK”

Dünya ekonomisi “küreselleşme” adı altında yürütülen programlarla büyük sermayelerin ve çok uluslu şirketlerin egemeniğine terk edilmeye çalışılıyor.

Küreselleşme sömürünün yeni adıdır. Küreselleşmenin hamisi ise Amerikadır.  Amerika uluslararası kapitalist sistemi korumakla kalmaz, bu sistemin kendi egemenliğinde yürümesini de ister. Bunun için askeri, ekonomik, siyasi, kültürel yöntemleri uygulamaktan asla geri durmaz.

ÖLÜM MAKİNESİ: AMERİKA

Kapitalist sistemin koruyucusu Amerika’nın farklı ülkelerde kurulmuş 400 civarında askeri üssü vardır. Bu üslerde en az 500 000 askeri personel görev yapar. 8 000 stratejik, 22 000 taktik nükleer silah kapasitesi olduğu söylenir. Çok büyük bir donanmaya sahiptir. Binlarce uçağı, füzesi, tankı, topu vardır.

II. Dünya Savaşı’ndan bu yana ABD güçleri Vietnam, Dominik Cumhuriyeti, Kuzay Kore, Laos, Kamboçya, Lübnan, Panama, Libya, Irak ve Somali’de yüzbinlerce insanın ölümüne ve yıkımlara yol açacak şekilde doğrudan işgale kalkmış ve hava saldırılarında bulunmuştur.

Bu büyük güçle de yetinmeyen Amerika farklı ülkelerde terör örgütleri kurar, onları kendi emelleri doğrultusunda kullanır. PKK, PYD, IŞİD, El Kaide, El Nusra bunların hepsi Amerika’nın piyonlarıdır. Bunların yaptıkları her kanlı eylemin sorumlusu ve destekçisi Amerikadır.

Amerika’nın yaptığı ve desteklediği kanlı eylemler sonucunda yüz binlerce insan göçe mecbur kalmıştır. Soğuk savaş döneminde Komünizmden kaçan mültecilerden çok söz edilmiştir ama kapitalizmin zulmünden kaçan göçmenlerden hiç söz edilmemiştir.

NEDEN MÜDAHALE?

Barışsever ve demokrat olduğunu iddia eden bu ülke neden dünyanın pek çok köşesinde milyonlarca insanın ölümüne ve göç etmesine yol açan müdahalelerde bulunur?

Amerika'nın birinci hedefi sermaye birikimi için dünyayı daha güvenli hale getirmektir. Amaç sermayeyi korumak ve artırmaktır.

Eğer bir ülke Amerika'nın bu politikalarına karşı gelirse müdahale etmekten hiç çekinmez. Müdahale ederken de o ülkenin yönetim biçimini hiç dikkate almaz.
Son yıllarda Amerikan'ın doğrudan müdahalesine maruz kalan Panama, Mısır, Peru, Portekiz, Nikaragua, Şili, Jamaika, Dominik Cumhuriyeti, Küba, Vietnam, Libya, Irak gibi ülkelerin kimisinde askeri yönetimler, kimisinde sosyalistler veya sosyal demokratlar iktidarda idi.

Bütün bu midahallerde temel amaç, mevcut sınıfsal yapıyı küresel ölçekte korumak ve dünyanın topraklarını, işgücünü, doğal kaynaklarını ve pazarlarınıulusötesi yatırımcıların menzilinde tutmaktır.

Amerika doğrudan müdahale etmektense dolaylı denetim yöntemini de kullanır. Beğenmediği yönetimleri değiştirmek için darbeleri desteklemekten kaçınmaz.

Sürekli demokrasiden yana oluklarını söylerler. Ancak son 60 yılda Guatemela, Guyana, Dominik Cumhuriyeti Brezilya, Şili, Uruguay, Suriye, Arjantin, Bolivya Haiti gibi birçok ülkede demokratik yollarla seçilmiş reformcu hükümetler, ABD'nin desteklediği kapitalist ve neo-liberal ekonomi yanlısı askeri güçlerl tarafından devrilmişti. 12 Eylül darbesini de bu kapsamda değerlendirebiliriz.

KATİL KİM?

Amerika'nın doğrudan veya dolaylı müdahaleleri, desteklediği terör örgütlerinin eylemleri sonucu milyonlarca insan hayatını kaybetti. Milyonlarca insan sefalete ve sürgüne mahkum oldu.

AKP, CHP ve İP yetkilileri vatanını emperyalist saldırılara karşı koruyan Esat'ı ve onun yönetimindeki Suriye'yi katil diye niteleyeceklerine gerçek katilin kim olduğunu söylesinler. Söylemekle de kalmasınlar politikalarını buna göre belirlesinler.

Hiç yorum yok: