GİTTİ HALİDE EDİP GELDİ AKŞENER
Sivas Kongresi öncesi Halide Edip’in Amerikan mandasının
kabul edilmesi için Mustafa Kemal Atatürk’e bir mektup yazdığını Büyük Nutuk’tan
öğreniyoruz. Halide Edip bu mektubunda şöye diyor:
“…halkı ve halk hükümeti tesisini faydalı bilen Filipin gibi
vahşi bir memleketi bugün kendi kendini idareye kaadir asri bir makine haline
koyan Amerika, bu hususta çok işimiz geliyor. Onbeş yirmi sene zahmet çektikten
sonra yeni bir Türkiye ve her ferdi tahsili, zihniyeti ile hakiki istiklâli
kafasında ve cebinde taşıyan bir Türkiyeyi ancak yeni dünyanın kaabiliyeti
vücuda getirebilir.
“Bugünkü emrivakiler kalkmak ve süratle dâvamızı dünyaya
karşı müdafaa edebilmek için lâzım gelen kuvveti haiz bir devletin müzaheretini
istemek lâzımdır. İstilacı Avrupanın binbir vesaiti ve melûn siyasetine karşı
böyle bir vekil sıfatıyle Amerikayı kendimize kazanarak ortaya atabilirsek Şark
Meselesini de Türk meselesini de âti için kendimiz halletmiş olacağız.”
Mütareke döneminde, başını İngiltere’nin çektiği emperyalistlerin
Türk milletine kefen biçtiği günlerde Halide Edip’in bulduğu çare bu: Bir başka
emperyalist güçe sığınmak!..
GÜNÜMÜZDE DURUM
Gelelim bugünlere; Amerika ve İsrail’in öncülüğünde batılı
emperyalistler adına PKK, PYD. IŞİD, FETO denilen örgütleri ile saldırıyor.
Kahraman ordumuz ve polislerimmiz can pahasına vatanı bu güçlere karşı
savunuyor. Vatan, can ve namus güvenliğimiz tehdit altında ve Akşener’in
liderliğinde kurulmakta olan parti ise güvenliğimizi Amerika ile
sağlayacağımızı ve NATO’ya sığınmamızı öneriyor.
Partinin hazırladığı taslak programın 129’uncu sayfasında şu
yazılanlara bakın:
“Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye’nin önemli
müttefikleri arasında yer almaktadır. ABD ile ülkemiz arasında derin, çok yönlü
ve köklü bir işbirliği mevcuttur. Partimiz bu işbirliğinin eşit, saygın, egemen
iki ülke ilişkileri geliştirilerek devam etmesini arzu eder.
ABD ve Türkiye’nin birbirleri için güvenilir ortaklar ve
müttefikler olduğunu düşünüyoruz. Türkiye ile ABD’nin önemli ikili işbirliği projelerini
gerçekleştirebileceği, her iki tarafın güvenliğine katkı sağlayacak bir
ortaklık oluşturabileceğine inanmaktayız. İlişkilerin de bu yönde gelişmesi
için samimi ve somut çabalarımızı ortya koyacağız.
Ortadoğu’da sınırların sarsıldığı, devletlerin çöktüğü,
toplumların dağıldığı bir dönemde jeopolitik ve demografik kara deliklerin
oluşmaması için Türkiye ve ABD ortak politikalar geliştirmek durumundadırlar.
Aksi bir süreç ve gelişme her iki tarafın da yüksek menfaatlerine ağır verme
potansiyeline sahiptir.
ABD ile ikili ilişkilerimizin yanında NATO çerçevesinde de
yakın ilişkilerimiz vardır. Birmize yapılmış saldırı hepimize yapılmış
anlayışını temel alan NATO bünyesindeki ilişkiler Türkiye’nin savunma-güvenlik
ve dolayısyla dış politikasını etkeleyen bir unsur olduğunu, bunun Türk-Amerikan
ilişkilerine olumlu katkı yapması gerektiğini düşünmekteyiz.”
Şu anda Amerika ile bir vatan savaşı veriyoruz, yardımı ve
işbirliğini ise Amerika’dan ve NATO’dan bekleyecekmişiz. Biz de Atatürk’ün ağzından
soralım: “Nenin ve kimin masuniyeti için kimden ve ne yardım talebolunmak
isteniyor?”
YA İSTİKLAL! YA ÖLÜM!
O zor günlerde Atatürk’ün bulduğu çare ise şu:
“Temel ilke, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir
millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam istiklâle sahip olmakla
gerçekleştirilebilir…”
“ Yabancı bir devletin koruyup kollayıcılığını kabul etmek
insanlık vasıflarından yoksunluğu, güçsüzlük ve miskinliği itiraftan başka bir
şey değildir. Gerçekten de bu seviyesizliğe düşmemiş olanların, isteyerek
başına bir yabancı efendi getirmelerine asla ihtimal verilemez. Halbuki Türk'ün
haysiyeti, gururu ve kaabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir
yaşamaktansa yok olsun daha iyidir!... O halde, ya istiklal ya ölüm!”
Ne diyelim?!... Gitti Halide Edip, geldi Akşener…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder