8 Ekim 2017 Pazar

GİTTİ HALİDE EDİP GELDİ AKŞENER

Sivas Kongresi öncesi Halide Edip’in Amerikan mandasının kabul edilmesi için Mustafa Kemal Atatürk’e  bir mektup yazdığını Büyük Nutuk’tan öğreniyoruz. Halide Edip bu mektubunda şöye diyor:

“…halkı ve halk hükümeti tesisini faydalı bilen Filipin gibi vahşi bir memleketi bugün kendi kendini idareye kaadir asri bir makine haline koyan Amerika, bu hususta çok işimiz geliyor. Onbeş yirmi sene zahmet çektikten sonra yeni bir Türkiye ve her ferdi tahsili, zihniyeti ile hakiki istiklâli kafasında ve cebinde taşıyan bir Türkiyeyi ancak yeni dünyanın kaabiliyeti vücuda getirebilir.

“Bugünkü emrivakiler kalkmak ve süratle dâvamızı dünyaya karşı müdafaa edebilmek için lâzım gelen kuvveti haiz bir devletin müzaheretini istemek lâzımdır. İstilacı Avrupanın binbir vesaiti ve melûn siyasetine karşı böyle bir vekil sıfatıyle Amerikayı kendimize kazanarak ortaya atabilirsek Şark Meselesini de Türk meselesini de âti için kendimiz halletmiş olacağız.”

Mütareke döneminde, başını İngiltere’nin çektiği emperyalistlerin Türk milletine kefen biçtiği günlerde Halide Edip’in bulduğu çare bu: Bir başka emperyalist güçe sığınmak!..

GÜNÜMÜZDE DURUM

Gelelim bugünlere; Amerika ve İsrail’in öncülüğünde batılı emperyalistler adına PKK, PYD. IŞİD, FETO denilen örgütleri ile saldırıyor. Kahraman ordumuz ve polislerimmiz can pahasına vatanı bu güçlere karşı savunuyor. Vatan, can ve namus güvenliğimiz tehdit altında ve Akşener’in liderliğinde kurulmakta olan parti ise güvenliğimizi Amerika ile sağlayacağımızı ve NATO’ya sığınmamızı öneriyor.

Partinin hazırladığı taslak programın 129’uncu sayfasında şu yazılanlara bakın:

“Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye’nin önemli müttefikleri arasında yer almaktadır. ABD ile ülkemiz arasında derin, çok yönlü ve köklü bir işbirliği mevcuttur. Partimiz bu işbirliğinin eşit, saygın, egemen iki ülke ilişkileri geliştirilerek devam etmesini arzu eder.
ABD ve Türkiye’nin birbirleri için güvenilir ortaklar ve müttefikler olduğunu düşünüyoruz. Türkiye ile ABD’nin  önemli ikili işbirliği projelerini gerçekleştirebileceği, her iki tarafın güvenliğine katkı sağlayacak bir ortaklık oluşturabileceğine inanmaktayız. İlişkilerin de bu yönde gelişmesi için samimi ve somut çabalarımızı ortya koyacağız.
Ortadoğu’da sınırların sarsıldığı, devletlerin çöktüğü, toplumların dağıldığı bir dönemde jeopolitik ve demografik kara deliklerin oluşmaması için Türkiye ve ABD ortak politikalar geliştirmek durumundadırlar. Aksi bir süreç ve gelişme her iki tarafın da yüksek menfaatlerine ağır verme potansiyeline sahiptir.
ABD ile ikili ilişkilerimizin yanında NATO çerçevesinde de yakın ilişkilerimiz vardır. Birmize yapılmış saldırı hepimize yapılmış anlayışını temel alan NATO bünyesindeki ilişkiler Türkiye’nin savunma-güvenlik ve dolayısyla dış politikasını etkeleyen bir unsur olduğunu, bunun Türk-Amerikan ilişkilerine olumlu katkı yapması gerektiğini düşünmekteyiz.”

Şu anda Amerika ile bir vatan savaşı veriyoruz, yardımı ve işbirliğini ise Amerika’dan ve NATO’dan  bekleyecekmişiz. Biz de Atatürk’ün ağzından soralım: “Nenin ve kimin masuniyeti için kimden ve ne yardım talebolunmak isteniyor?”

YA İSTİKLAL! YA ÖLÜM!

O zor günlerde Atatürk’ün bulduğu çare ise şu:

“Temel ilke, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam istiklâle sahip olmakla gerçekleştirilebilir…”
“ Yabancı bir devletin koruyup kollayıcılığını kabul etmek insanlık vasıflarından yoksunluğu, güçsüzlük ve miskinliği itiraftan başka bir şey değildir. Gerçekten de bu seviyesizliğe düşmemiş olanların, isteyerek başına bir yabancı efendi getirmelerine asla ihtimal verilemez. Halbuki Türk'ün haysiyeti, gururu ve kaabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa yok olsun daha iyidir!... O halde, ya istiklal ya ölüm!”


Ne diyelim?!... Gitti Halide Edip, geldi Akşener…

Hiç yorum yok: