HÜZÜN, ÜMİTSİZLİK VE ÖFKE!
“Ne olacak bizim halimiz? Perişanız, derdimizi dinleyen de
yok, anlayan da yok.
Ben emekliyim. Ayda 1260 lira para alıyorum. İki oğlumu evlendirdim,
kredi aldım. Ayda 900 lira bankaya ödüyorum. Bana kalıyor 360 lira ben bununla
nasıl geçineceğim.
Çocuklarım iş bulamıyor. Organize sanayide patronlar ya emeklileri
çalıştırıyor ya da Suriyelileri.
Suriyeliler haftada 200 liraya çalışıyor. Patronların işine
geliyor.
İşe alınan Türkleri de en fazla bir ay çalıştırıp, işten
çıkarıyorlar.
İşçilerin derdi ile uğraşacak sendika kalmamış. Patronlar
kendileri sendika kuruyor, işçiler mecburen bu sendikaya üye oluyor.
Derdimizi dile getiren gazete televizyon da yok. Onların
keyfi yerinde, dertler dile getirilmiyor. Millet uyutuluyor.
Mevcut partilerden umudumuz kalmadı. İşçinin partisi yok,
sendikası yok. Bir umudumuz siz kaldınız. Vatan Partisi’nin başkanını
dinliyoruz. Doğru sözler söylüyor. Bizim derdimizi de anlatsın. Çareler
söylesin.
Organize sanayi barut fıçısına döndü. Bir kıvılcım ile
patlayacak halde. Millet de ümit de
kalmadı, çaresizlik kızgınlığa dönüştü.
Özhaseki bizim bakanımız değil, evi, fabrikası olanın bakanı
olmuş. Bizi dinlemiyor.
Size geldim, bizim derdimizi bilin, zorluğumuzu bilin. Bize
yardım edin. Anlatın durumumuzu. Bize çare bulun.”
Bunlar dün Vatan Partisi il başkanlığını ziyaret eden bir
vatandaşımızın feryadı. Elinde 4 sayfalık bir yazı, kendisi yazmış. Belli ki
derdini kâğıda dökmüş. Konuşuyor, bazen de kağıtlarına bakıyor.
Yüzünde hüzün de var öfke de var. En önemlisi ümitsizlik var.
Bıraksan ağlayacak veya öfkesinden haykıracak.
Adam haklı, işsizlik büyük boyutlara ulaştı. İş bulanların
da sosyal hakları kısıtlı. Sadece Suriyeliler değil, bizim insanlarımız da
artık boğaz tokluğuna çalışmaya razı hale gelmiş. Günde iki öğün yemek verene
hizmet etmeye razı duruma gelenler var. Çünkü karınları doymuyor. Eve ekmek
götürmede zorlananlar var.
Fert başına düşen gelir güya 10 000 doları geçmiş ama
dağılım o kadar bozuk ki, bu paralar belirli kimselerde toplanıyor, yoksulluğa
çare olmuyor.
Yoksulların sayısı 20 000 milyona ulaşmış. Açlık sınırı
altında yaşayan yüz binlerce insan var. İyi beslenemediği için hastalanan, ölen
çocuklar az değil.
Bu sorunlar ülke gündemine girmiyor. Daha doğrusu bilerek
günden dışı tutuluyor.
Meclisteki partilerden de büyük çoğunluk ümidini kesmiş. Vatandaş
çoğu kere istemeye istemeye oy veriyor.
Bunlar üretmeyen, borç para ile çarkı döndürmeye çalışan ve
sosyal devlet anlayışından uzak bir ekonomi yönetiminin sonuçları.
Küreselleşme, liberalleşme, dünya ile entegre olma adı altında Türk insanını
emperyalistlere soydurmanın yansımaları.
Türkiye en kısa zamanda borçlanma ekonomisinden vaz geçmeli
ve üretim ekonomisine geçmelidir. Planlı devletçiliğe dönmenin zamanı
gelmiştir.
Vatan hepimizin, para da hepimizin olmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder