17 Ekim 2017 Salı

HÜZÜN, ÜMİTSİZLİK VE ÖFKE!

“Ne olacak bizim halimiz? Perişanız, derdimizi dinleyen de yok, anlayan da yok.
Ben emekliyim. Ayda 1260 lira para alıyorum. İki oğlumu evlendirdim, kredi aldım. Ayda 900 lira bankaya ödüyorum. Bana kalıyor 360 lira ben bununla nasıl geçineceğim.
Çocuklarım iş bulamıyor. Organize sanayide patronlar ya emeklileri çalıştırıyor ya da Suriyelileri.  
Suriyeliler haftada 200 liraya çalışıyor. Patronların işine geliyor.
İşe alınan Türkleri de en fazla bir ay çalıştırıp, işten çıkarıyorlar.
İşçilerin derdi ile uğraşacak sendika kalmamış. Patronlar kendileri sendika kuruyor, işçiler mecburen bu sendikaya üye oluyor.
Derdimizi dile getiren gazete televizyon da yok. Onların keyfi yerinde, dertler dile getirilmiyor. Millet uyutuluyor.
Mevcut partilerden umudumuz kalmadı. İşçinin partisi yok, sendikası yok. Bir umudumuz siz kaldınız. Vatan Partisi’nin başkanını dinliyoruz. Doğru sözler söylüyor. Bizim derdimizi de anlatsın. Çareler söylesin.
Organize sanayi barut fıçısına döndü. Bir kıvılcım ile patlayacak halde.  Millet de ümit de kalmadı, çaresizlik kızgınlığa dönüştü.
Özhaseki bizim bakanımız değil, evi, fabrikası olanın bakanı olmuş. Bizi dinlemiyor.
Size geldim, bizim derdimizi bilin, zorluğumuzu bilin. Bize yardım edin. Anlatın durumumuzu. Bize çare bulun.”

Bunlar dün Vatan Partisi il başkanlığını ziyaret eden bir vatandaşımızın feryadı. Elinde 4 sayfalık bir yazı, kendisi yazmış. Belli ki derdini kâğıda dökmüş. Konuşuyor, bazen de kağıtlarına bakıyor.

Yüzünde hüzün de var öfke de var. En önemlisi ümitsizlik var. Bıraksan ağlayacak veya öfkesinden haykıracak.

Adam haklı, işsizlik büyük boyutlara ulaştı. İş bulanların da sosyal hakları kısıtlı. Sadece Suriyeliler değil, bizim insanlarımız da artık boğaz tokluğuna çalışmaya razı hale gelmiş. Günde iki öğün yemek verene hizmet etmeye razı duruma gelenler var. Çünkü karınları doymuyor. Eve ekmek götürmede zorlananlar var.

Fert başına düşen gelir güya 10 000 doları geçmiş ama dağılım o kadar bozuk ki, bu paralar belirli kimselerde toplanıyor, yoksulluğa çare olmuyor.  

Yoksulların sayısı 20 000 milyona ulaşmış. Açlık sınırı altında yaşayan yüz binlerce insan var. İyi beslenemediği için hastalanan, ölen çocuklar az değil.

Bu sorunlar ülke gündemine girmiyor. Daha doğrusu bilerek günden dışı tutuluyor.

Meclisteki partilerden de büyük çoğunluk ümidini kesmiş. Vatandaş çoğu kere istemeye istemeye oy veriyor.

Bunlar üretmeyen, borç para ile çarkı döndürmeye çalışan ve sosyal devlet anlayışından uzak bir ekonomi yönetiminin sonuçları. Küreselleşme, liberalleşme, dünya ile entegre olma adı altında Türk insanını emperyalistlere soydurmanın yansımaları.

Türkiye en kısa zamanda borçlanma ekonomisinden vaz geçmeli ve üretim ekonomisine geçmelidir. Planlı devletçiliğe dönmenin zamanı gelmiştir.


Vatan hepimizin, para da hepimizin olmalıdır.  

Hiç yorum yok: