6 Ocak 2017 Cuma

İÇ CEPHE VE 6 OK

Saldırı büyük, amaç belli: Türkiye Cumhuriyeti yıkılmak isteniyor.

Saldırının kaynağı belli: ABD ve diğer batılı emperyalist güçler. Saldıranlar belli: PKK, PYD, FETO ve IŞİD

Ordumuz, polisimiz bu saldırılara karşı canı pahasına mücadele ediyor. Anadolu'nun her köşesinde ediyor, Suriye'de ediyor, Irak'da ediyor. Yeter mi? Yetmez. İç cephe sağlam olmalı.

İç cephemiz de tehlike altında. Dört husus iç cepheyi zayıflatıyor:

Etnik ırkçılık, mezhepçilik, sosyal ve ekonomik eşitsizlik ve vurdumduymazlık.  

ÇARE 6 OK

İç cepheyi sağlam tutmanın yolu Atatürk'ün belirlediği, Türkiye Cumhuriyeti'nin de temeli olan 6 oka sahip çıkmaktan geçer. Nedir onlar?

Cumhuriyetçilik, halkçılık, milliyetçilik, laiklik, devletçilik ve devrimcilik. 

Her ne kadar bu 6 ok CHP'nin simgesi haline gelmişse de tüm partilerin bu ilkelere sahip çıkması gerekir. Bunlar elbetteki CHP'nin tekelinde değildir. 

Son yıllarda bu ilkelerden önemli ölçüde tavizler verlidi. Bu yüzden de iç cepheyi sağlam tutmada güçlüklerle karşılaşıyoruz. 


Cumhuriyetçilik: 

Türkiye Cumhuriyeti'nin iki temel özelliği var: Milli egemenlik ve tam bağımsızlık. 

AKP iktidarı milli egemenliği zedeleyecek ve TBMM'ni işlevlerinden mahrum bırakacak anayasa değişikliğinden hızla vazgeçmelidir. AKP vargeçmezse, MHP bu değişikliğe verdiği desteği geri çekmelidir. 

Tam bağımsızlığı sağlamak için, NATO, AB bağlantılarımız gözden geçirilmelidir. Ülke içinde yabancı silahlı güçlere ait üsler, tesisler kapatılmalıdır. 

Laiklik:

Yasalarımızı, eğitim sistemimizi ve söylemlerimizi laiklik esasına göre belirlemeliyiz. Devlet düzenini belirli bir mezhepin din anlayışına göre kurmaya kalkmak en büyük bölücülüktür. Yasalar, dinin gereği budur, Allah bunu emrediyor diye çıkarılamaz. Çıkarılan yasaların uygulanmasında eşitlik sağlanmalı, yargı başımsız olmalıdır. Herkes din ve inanç özgürlüğü içinde yaşayabilmelidir. 

AKP iktidarı bu konuda sınıfta kaldı. Bugün iç cepheyi güçlü tutamıyorsak bunun bir sebebi de iktidarın laiklik anlayışı içinde hareket etmemesindendir. 

Halkçılık ve Devletçilik:

Sosyal ve ekonomik eğitliği sağlamak için,  ekonomimizi devletçilik esası üzerine yeniden düzenlemeliyiz. Üretimi artırmalı ve artan üretimin sağladığı refahı halka yaymalıyız. Liberal ekonomik politikalardan ve açık kapı siyasetinden vaz geçmeliyiz. Uluslarüstü denilen ama esasında ABD'nin ekonomik dayatmalarının silahı olan Dünya Bankası, IMF ve Dünya Ticaret Örgütü'nün etkisinden çıkmalıyız. Emekçilerin haklarını sağlayacak yeni yasal düzenlemeler yapmalıyız. 

Milliyetçilik:

"Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir" anlayışı toplum düzenimize yeniden hâkim kılınmalıdır. Etnik kökeni, dini inancı ne olursa olsun tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları Türk Milletinin birer ferdidir. Türkiye farklı milletlerin kurduğu ve yaşadığı bir ülke değildir. Türk de biziz, Kürt de biziz; hepimiz Türk Milletiyiz. 

AKP iktidarı'nın Türk milliyetini ayaklar altına alma siyaseti ve millet yerine ümmet anlayışını egemen kılma uygulamaları ve söylemleri iç cepheyi zedeledi. İktidar bunlardan vaz geçmelidir. CHP de artık PKK-HDP'ye hami görünümünden uzaklaşmalıdır. 

Savunmamız, eğitimimiz ve ekonomimiz muhakak milli olmalıdr. Son yıllardaki sapmalar düzeltilmelidir.

Devrimcilik:

1876 yılında başlayan Türk Devrimi, Türk Milletinin "İmtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir kitle" haline gelmesine kadar devam etmelidir.  Yol göstericimiz bilim olmalıdır. 

Hiç yorum yok: