11 Ocak 2017 Çarşamba

AYRIŞMA DEĞİL BİRLİK GEREK
 
15 yıla yakın bir AKP yönetiminden sonra ülkenin genel manzarası şöyle:
 
Türkiye Cumhuriyeti’nin temel değerlerinden uzak ve sürekli yanılan, yanıldıkça ülkenin başına sorunlar açan bir iktidar.
 
İktidarın yanlışlıklarına dur dmeyi becemeyen ve halkın gözünde alternative olamayan bir muhalefet.
 
Etnik köken, dini inanç, mezhep farklılıklarının sürekli ön plana çıkarıldığı için birliği zedelenmiş bir millet.
 
“T.C.”, “Türk Milleti”, “Türk Milliyeti” gibi kavramlara düşman bir yönetim anlayışı.
 
Yıkılmış, yakılmış köyler, kentler.
 
Patlayan bombalar, sıkılan kurşunlar, kaybolan canlar.
 
Ülkeyi savunmak için Suriye’de, Irak’da ülke içinde savaşan ve şehitler veren askerler, polisler.
 
Devlet yönetimine, orduya, yargıya, eğitim kurumlarına yerleştirilimiş cemaatler, topluma yöne vermeye çalışan hoca efendiler, şeyhler, imamlar.
 
Cehalete, hurafelere, batıl inançlara terk edilmiş bir halk.
 
Medreselere dönmüş, bilim üretmekten aciz üniversiteler.
 
Artan yoksulluk, işsizlik, ve gelir, servet ve fırsat eşitsizliği.
 
Üretemeyen, sürekli cari işlem açığı veren, borca batmış bir ekonomi.
 
Geliştiririlemiyen sanayi, tarım ve hayvancılık.
 
Kadına yönelik şiddetlerde artma. Kadınlarla, çocuklarla ilgili sürekli cinsel taciz haberleri.
 
Halkın malını, canını, namusunu, ırzını koruyamayan bir devlet.
 
Bölünme aşamasına gelmiş bir vatan.
 
TUZAĞA DİKKAT
 
Ülkeyi bu duruma getiren AKP ve onun lideri Erdoğan Anayasa’yı değiştirmek istiyor ve gene yanılıyor.
 
Bu değişiklik Türkiye ve Erdoğan’a kurulmuş bir tuzaktır.
 
TSK ve emniyet güçlerimiz yurt içinde ve dışında kendi silahlı gücü olan FETO, PKK, PYD ve IŞİD ile savaşmaya başlayınca Amerika yıllarca desteklediği ve iktidara gelmesine katkıda bulunduğu Erdoğan’ın arkasından çekildi.
 
Erdoğan batılı güçler tarafından artık istenmiyor. Aslında onların  istemediği Erdoğan değil, son zamanlarda Türkiye Cumhuriyeti devletinin Amerikan ve İsrail projelerine karşı yürüttüğü politika.
 
Bu nedenle Türkiye’ye ve Erdoğan’a bir tuzak kuruldu. Tuzağın adı “Cumhurbaşkanlığı sistemi”.
 
Bahçeli Erdoğan’ın yanında mı yoksa ona tuzak kuranların yanında mı belli değil.
 
Batılı medya sürekli Erdoğan’ın dikatör olduğunu ve bu anayasa değişikliği ile yetkilerinin daha da artacağını söylüyor.
 
Batılı medyanın bu tutumu akla Kaddafi’yi, Saddam’ı ve Esad’I getiriyor. Bir müdahelenin hazırlığı mı var diye bizi düşünmeye zorluyor.
 
Aslında büyük tuzak Türkiye’ye kuruldu. İç cephe zaafa uğratılarak Türkiye’nin savunma gücüne darbe vurulmak isteniyor.
 
Türkiye ancak milli birlik ve milli seferberlik anlayışı içinde Amerika’nın saldırılarına karşı durabilir. Anayasa değişikliği teklifi bu birliği bozacak. İnsanlar evetçi, hayırcı diye ikiye ayrılacak.
 
Bu da yetmezmiş gibi devam eden vatan savaşında hükumete destek veren taban küçülecek.
 
EKONOMİK SALDIRI
 
Bu tuzak ile birlikte ekonomik saldırı da başladı. Yıllardır yanlış yönetildiği için kırılgan hale gelen ve borç batağına batan ekonomi giderek daha da kötü hale geliyor.
 
Kıbrıs Barış Harekatından sonra uygulanan ekonomik amborgu sonucu 70 sente muhtaç hale gelimiştik.; gidişat gene bu yönde.
 
Erdoğan kendisini ve Türkiye’yi düşünüyorsa en kısa zamanda bu değişiklik teklifini geri çekmelidir. Tuzağa düşmemelidir.
 
Askeri olarak ve ekonomik olarak bir savaşın içinde iken bölünmeye yer yok.
 
Bu saldırı ve tuzaklara karşı durmak için acilen milli seferbelik hükumeti kurulmalı ve toplumda ayrışmaya neden olacak her türlü girişimden vaz geçilmelidir.
 
Türkiye bu yanılmalardan ve kötü yönetilmekten ancak ortak akıl ile kurtulur, tek adam egemenliği ile değil.

Hiç yorum yok: