6 Ocak 2017 Cuma

BU ELLER BİZİM, BU TÜRKÜLER BİZİM, BU YİĞİTLER BİZİM

Kahraman şehidimiz Fethi Sekin'in fotoğrafına bakıyorum. Yiğit bir duruşu var. Elazığ'lı olduğunu öğrenince heyacanlanıyorum. Elazığ benim memleketim, çocukluğumun geçtiği yer. Vatan sevgisini ilk tattığım şehir.

Hatıralar canlandı gözümde, içimden Enver Demirbağ'ı dinlemek geldi. Açtım sesini, o gür sesi ile Enver Demirbağ haykırmaya başladı: "Kar mı yağmış şu Harput'un başına, Kurban olam toprağına taşına"

Ah Şehidim ah! Türküdeki gibi memleketin toprağına, taşına kurban oldun, şehitlik mertebesine yükseldin. Sen sadece Harput'a değil, vatanın tüm dağına, taşına kurban oldun. Ruhun şad olsun. 

Sen kendini feda ettin ki, bu vatan bölünmesin, bu dağlar, bu taşlar Türk kalsın, Türkün kalsın. 

Memleket dedim sadece Elazığ mı, bu memlektin bizi biz yapan, aynı duygularla, aynı düşüncelerle bizi millet yapan başka türküleri de var. 

Komşu ile geçtim. Diyarbakır'dan Celal Güzelses seslendi: 

Ağlama yar ağlama  
Mavi yazma bağlama 
Mavi yazma tez solar anam 
Yüreğimi dağlama 

Yapma be Şark bülbülü; ağlama derken ağlatacaksın bizi.

Değiştirdim türküyü, karşıma Nida Tüfekçi çıktı: Yozgat'tan sesleniyor:

Asker yolu beklerim, günü güne eklerim
Sen git yarim askere ben burayı beklerim. 

Aklıma gidip de gelmeyen yiğitler, onları gözü yaşlı bekleyen anneler, eşler, nişanlılar geldi. Gidip de dönemeyenlerdir bu ülkeyi vatan kılanlar dedim kendi kendime, hepsi nur içinde yatsın.

Oradan Kerkük'e geçtim, Abdurrahman Kızılay ses verdi; o da Kerkük'e kurban... 

"Kerkükleyem ben özüm
Kulak ver dinle sözüm
Canlar Kerkük'e Kurban
Evvel başta ben özüm"

Memleket için kendini kurban edenler söz konusu olur da Tokat türküsü dinlenmez mi?

"Hey onbeşli onbeşli
Tokat yolları taşlı
Onbeşliler gidyor
Kızların gözü yaşlı"

Fethi Sekin Elazığ'da doğup İzmir'de şehit düştü. Kim bilir kaç İzmirli de doğunun dağlarında şehit düşmüştür. Bir de İzmir türküsü dinlemek gerek:

zmir'in kavakları
Dökülür yaprakları
Bize de derler Çakıcı.
Yakarız konakları"

Aklıma Hasan Tahsin geldi, Yunan'a karşı aslanlar gibi savaşan efeler, zeybekler geldi. 

Kars'ı da unutmamak lazım:

"Bizim eller ne güzel eller
Söylesin şirin diller
Oynasin koç yigitler
Oh bizim eller ne güzel eller

Bu dağda maral gezer
Zülfünü tarar gezer
Dağ bizim maral bizim
Burda avcı ne gezer"

Türkülerden daha sağlam kanıt mı var? İzmir'den, Hakkari'ye; Edirne'den Kars'a kadar bütün bu kurban olunacak topraklar bizim, bu güzel yurt bizim, bu yiğitler bizim...

"Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket, bizim." Bu topraklarda avcı barınamaz. diye haykırıyorum ve aklıma Köroğlu geliyor. Hasan Mutlucan'a ses veriyorum:

"Yiğitler silkinip ata binende 
Derelerde bozkurtlara ün olur 
Yiğit olan döne döne dövüşür 
Kötüler kavgadan kaçar dön olur "

Evet! Yiğitler, Mustafa Kemal'in askerleri, Vatan savaşçıları, askerimiz, polisimiz, tüm milletimiz silkindi ve atına bindi. Bu vatan bizim dedi, gerekirse ölürüz dedi. 

İstediğiniz kadar bomba patlatın, istediğiniz gibi kahpece saldırın; sonunuz yakındır. 

Şunu da iyi bilin: Bu türküler bu illerde sonsuzluğa kadar söylenecek. Bu toprağın insanı aynı türkülerle oynayacak, aynı türkülerle ağlayacak. Vatanımızı bizden koparamazsınız, bizi bizden ayıramazsınız.  

Türküler de bizim, kurban olunacak bu topraklar, bu taşlar da bizim, bu güzel eller de bizim; vatanı bekleyen bu koçyiğitler de bizim... Ve biz hepimiz Türk Milletiyiz.

Hiç yorum yok: