NEDEN İŞÇİ PARTİSİ?
İşçi Partisi’ne neden üye olduğumu anlatmak için önce
Türkiye’nin içinde bulunduğu durumdan söz etmeliyim:
Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğine kurduğumuz Cumhuriyet’in
temelleri sarsıldı. Hainler kahraman, kahramanlar hain olarak gösterildi. Atatürk
ve İnönü “ayyaş” diye nitelendirildi.
Yaklaşık 13 yıllık bir iktidar var. Bu iktidar döneminde
Türk Milleti’nin karşı karşıya kaldığı tehditler arttı ve büyüdü; sorunlar dev
boyutlara ulaştı.
Çözüm süreci adı altında, emperyalizmin uşağı PKK’ya ve
bölücü çevrelere verilen tavizler sonucu milli birliğimiz bozuldu. Vatan
toprakları bölünmenin tehdidi altına girdi.
Demokratik devlet yapımız bozuldu. İrticai bir diktanın
kurulmasının adımları atıldı ve bu adımları atanlar çok yol aldı.
Devlet eli ile insanlar zengin edildi. Yoksulluk arttı.
İnsanlar bir kilo makarnaya, bir kilo bulgura, bir çuval kömüre muhtaç hale
geldi. Borç arttı, tarım ve sanayi büyüyemedi. Eti, samanı dışarıdan almaya
mahkûm olduk. Pazarlar ithal mallardan geçilmez oldu.
Dereler, ormanlar, yer altı zenginliklerimiz ona buna peşkeş
çekildi. Devletin elindeki iktisadi kuruluşlar yok pahasına yandaşlara veya
yabancılara satıldı. Bankaların büyük kısmı yabancıların eline geçti. Haberleşme
sistemleri, limanlar bizim olmaktan çıktı.
Yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet iddiaları çok ciddi kanıtları
ile birlikte başbakan, bakanlara kadar uzandı.
Medya susturuldu, fikir ve basın özgürlüğü yok edildi.
Üniversiteler bilimsellikten uzaklaşmaya başladı.
Cumhuriyeti, Atatürk
ilkelerini, ulusal çıkarları, özgürlüğü, bağımsızlığı savunan aydınlar, bilim
adamları, yazarlar ve yüzlerce subay tutsak edilip susturulmaya çalışıldı.
Bütün bu olumsuzluklar olurken TBMM içindeki iki büyük parti
ne yaptı? Bu gelişmelere karşı ne kadar mücadele etti? Milyonlarca vatansever
meydanlarda tepki verirken bunlar nerede idi? Bu soruların cevabını iyice
düşünüp sonra cevap vermek gerekir.
Cumhuriyeti kuran ve kurucusu Atatürk olan CHP, özellikle
son yıllarda bir değişim gösterdi.
Başkanları tarafından açıkça 1930’ların partisi olmadıkları, CHP’nin
gittiği ve yeni CHP’nin geldiği ifade edildi. Y-CHP,
çözüm adı verilen bölünme sürecini daha iyi gerçekleştireceklerini ilan etti.
Partinin üst kademelerine Atatürk çizgisinde olmayan insanlar getirildi.
Cumhurbaşkanı adayı olarak CHP ile yakından uzaktan ilgisi olmayan birisi
seçildi. Mahalli seçimlerde gösterilen adaylar CHP’nin ilkelerinden uzak
kimseler oldu. Gidişattan memnun olmayan insanlara umut olamadı. ABD ve F tipi
cemaat ile olan ilişkiler sıkılaştırıldı.
MHP’ye gelince, maalesef iyi bir muhalefet partisi olmayı
beceremedi. Sayın Devlet Bahçeli Salı günleri gurup toplantısında AKP’nin ve
onun başındaki kişinin o hafta içinde yaptığı kötülükleri sert cümlelerle,
adeta naklen maç anlatırmış gibi anlattı. Yapılan tüm muhalefet bu kadardı.
Kötü gidişe engel olacak, Millet, Cumhuriyet, vatan düşmanlarının icraatlarını
önleyecek bir eylem ortaya koyamadı.
Benim gibi çok sayıda
insan bu iki partiden ümidini kesti. Yukarda anlattığım çok büyük sorunlarla
baş edebilmek ve Türkiye Cumhuriyet’inin karşı karşıya kaldığı tehditleri
bertaraf etmek için bir arayış içine girdi. Gördük ki, Cumhuriyeti, Atatürk’ün
altı okunu, ulusal bütünlüğü, vatan topraklarının bölünmezliğini, tam
bağımsızlığımızı, özgürlüğümüzü kuvayi milliye ruhu ile bir araya gelecek olan
insanlar koruyabilir ve kollayabilir. Bu düşüncede olan çok büyük bir vatansever
kitle 15 Şubat’ta Ankara’da, İşçi Partisi Kurultayı’nda olacak ve tüm dünyaya
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet payidar olacağını gösterecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder