1 Şubat 2015 Pazar

NEDEN İŞÇİ PARTİSİ?
İşçi Partisi’ne neden üye olduğumu anlatmak için önce Türkiye’nin içinde bulunduğu durumdan söz etmeliyim:

Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğine kurduğumuz Cumhuriyet’in temelleri sarsıldı. Hainler kahraman, kahramanlar hain olarak gösterildi. Atatürk ve İnönü “ayyaş” diye nitelendirildi.

Yaklaşık 13 yıllık bir iktidar var. Bu iktidar döneminde Türk Milleti’nin karşı karşıya kaldığı tehditler arttı ve büyüdü; sorunlar dev boyutlara ulaştı.

Çözüm süreci adı altında, emperyalizmin uşağı PKK’ya ve bölücü çevrelere verilen tavizler sonucu milli birliğimiz bozuldu. Vatan toprakları bölünmenin tehdidi altına girdi.

Demokratik devlet yapımız bozuldu. İrticai bir diktanın kurulmasının adımları atıldı ve bu adımları atanlar çok yol aldı.

Devlet eli ile insanlar zengin edildi. Yoksulluk arttı. İnsanlar bir kilo makarnaya, bir kilo bulgura, bir çuval kömüre muhtaç hale geldi. Borç arttı, tarım ve sanayi büyüyemedi. Eti, samanı dışarıdan almaya mahkûm olduk. Pazarlar ithal mallardan geçilmez oldu.

Dereler, ormanlar, yer altı zenginliklerimiz ona buna peşkeş çekildi. Devletin elindeki iktisadi kuruluşlar yok pahasına yandaşlara veya yabancılara satıldı. Bankaların büyük kısmı yabancıların eline geçti. Haberleşme sistemleri, limanlar bizim olmaktan çıktı.

Yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet iddiaları çok ciddi kanıtları ile birlikte başbakan, bakanlara kadar uzandı.

Medya susturuldu, fikir ve basın özgürlüğü yok edildi. Üniversiteler bilimsellikten uzaklaşmaya başladı.

Cumhuriyeti,  Atatürk ilkelerini, ulusal çıkarları, özgürlüğü, bağımsızlığı savunan aydınlar, bilim adamları, yazarlar ve yüzlerce subay tutsak edilip susturulmaya çalışıldı.

Bütün bu olumsuzluklar olurken TBMM içindeki iki büyük parti ne yaptı? Bu gelişmelere karşı ne kadar mücadele etti? Milyonlarca vatansever meydanlarda tepki verirken bunlar nerede idi? Bu soruların cevabını iyice düşünüp sonra cevap vermek gerekir.

Cumhuriyeti kuran ve kurucusu Atatürk olan CHP, özellikle son yıllarda bir değişim gösterdi.  Başkanları tarafından açıkça 1930’ların partisi olmadıkları, CHP’nin gittiği ve yeni CHP’nin geldiği ifade edildi.   Y-CHP, çözüm adı verilen bölünme sürecini daha iyi gerçekleştireceklerini ilan etti. Partinin üst kademelerine Atatürk çizgisinde olmayan insanlar getirildi. Cumhurbaşkanı adayı olarak CHP ile yakından uzaktan ilgisi olmayan birisi seçildi. Mahalli seçimlerde gösterilen adaylar CHP’nin ilkelerinden uzak kimseler oldu. Gidişattan memnun olmayan insanlara umut olamadı. ABD ve F tipi cemaat ile olan ilişkiler sıkılaştırıldı.

MHP’ye gelince, maalesef iyi bir muhalefet partisi olmayı beceremedi. Sayın Devlet Bahçeli Salı günleri gurup toplantısında AKP’nin ve onun başındaki kişinin o hafta içinde yaptığı kötülükleri sert cümlelerle, adeta naklen maç anlatırmış gibi anlattı. Yapılan tüm muhalefet bu kadardı. Kötü gidişe engel olacak, Millet, Cumhuriyet, vatan düşmanlarının icraatlarını önleyecek bir eylem ortaya koyamadı.

Benim gibi çok sayıda insan bu iki partiden ümidini kesti. Yukarda anlattığım çok büyük sorunlarla baş edebilmek ve Türkiye Cumhuriyet’inin karşı karşıya kaldığı tehditleri bertaraf etmek için bir arayış içine girdi. Gördük ki, Cumhuriyeti, Atatürk’ün altı okunu, ulusal bütünlüğü, vatan topraklarının bölünmezliğini, tam bağımsızlığımızı, özgürlüğümüzü kuvayi milliye ruhu ile bir araya gelecek olan insanlar koruyabilir ve kollayabilir. Bu düşüncede olan çok büyük bir vatansever kitle 15 Şubat’ta Ankara’da, İşçi Partisi Kurultayı’nda olacak ve tüm dünyaya Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet payidar olacağını gösterecek.


Hiç yorum yok: