10 Şubat 2015 Salı

ÇİPRAS OLABİLMEK

İrili ufaklı muhalefet partilerin genel başkanları Çipras benim, Çipras benim diye haykırıyor. Çipras yüksek oy alıp iktidara geldi ya, onlar da Haziran’da iktidar olacaklar. Çipras olmak öyle kolay bir şey değil. Önce ülkenin sorunlarını iyi tespit edeceksiniz, sonra da halka çareler sunacaksınız.

Türkiye’nin üç büyük sorunu var: Milli birliğin bozulması ve bölünme; demokrasiden uzaklaşma ve diktacı tutum; ekonomik sıkıntılar ve eşitsizlik.

Çipras olmak isteyen liderler bu heveslerini bir yana koysunlar da söylesinler bakalım, bu sorunları nasıl çözecekler.

Emperyalizmi oyununa geldik. Milli birliğimiz bozuldu. Güneydoğu’da başka bir milletin var olduğu algısı silah zoru ile ve yoğun beyin yıkama yöntemleri ile topluma kabul ettirildi. Çözüm süreci ile yöre halkı PKK’nın tutsağı haline getirildi. Bu bölgede yaşayanlarda can, mal güvenliği ve huzuru kalmadı. Şimdi soruyorum: Milli birliği nasıl sağlayacaksınız? Bölge halkını özgürlüğe, huzura, refaha nasıl kavuşturacaksınız? Bu konudaki projeleriniz nelerdir.

Ülkeye ileri demokrasi getiriyoruz diyerek dikta yönetimine doğru götürüyorlar. Eğitim sistemimiz tek adama biat edecek insanlar yetiştirmek üzere düzenlendi. Kuvvetler ayrılığı kalmadı. Yargı bağımsızlığını yitirdi. Yasama gücünü elinde tutan parlamentonun üyelerini parti liderleri belirler oldu. Seçim barajı temsilde adalete izin vermiyor. Basın özgürlüğü gibi birçok demokratik haklar kısıtlandı. 

Muhalefet liderleri açık bir şekilde anlatsınlar bakalım, kendi partileri iktidar olursa demokrasinin yeniden tesisi için hangi adımları atacaklar? Yargıyı nasıl bağımsızlaştıracaklar. Medya üzerindeki baskıları nasıl kaldıracak ve özgür basını nasıl sağlayacaklar? Siyasi parti kanununda ve seçim kanununda ne gibi değişiklikler yapacaklar? Para merkezli demokrasiden insan merkezli demokrasiye nasıl geçecekler?

Türkiye yarı sömürge ülke durumuna düştü. Özelleştirmeler sonucunda limanlar, köprüler, yollar, SEKA, şeker fabrikaları, Sümer Holding, Tedaş, Tekel, TELEKOM, TÜPRAŞ, BORÇELİK,  PETKİM, Seydişehir Alüminyum, Barajlar, bankalar ve daha birçok kamu kuruluşu yerli yabancı kapitalistlerin eline geçti. Fakir daha fakir, zengin daha zengin oldu. İşsiz ve yoksul sayısı arttı. Fırsat, servet, gelir eşitsizliği büyük sorun olmaya başladı. Menkul Kıymetler Borsası ve diğer finans oyunları ile ülke sömürülüyor. Sürekli dış ticaret açığı veriyoruz; ülke kan kaybediyor. 

Söyleyin bakalım Çipras meraklıları:  Özelleştirilen kurumları yeniden kamulaştırabilecek misiniz? Milli geliri nasıl artıracaksınız? Refahı nasıl halka yayacaksınız? Batılı güçlerin ülkemizi;  zenginlerin de orta ve düşük gelirli halkımızı sömürmesine nasıl engel olacaksınız?


Bu sorulara inandırıcı ve gerçekçi cevaplar verebilenler iktidara gelebilir. Kısır çekişmeler içinde kalan, halka güven vermeyen; halkın geleceği için umut olamayan muhalefet partileri boşuna kendilerini Syriza’ya benzetmesinler. İktidara geleceğiz diye boşuna heveslenmesinler. Milletin güvenebileceği ve kendisinden çok şey umduğu insanlara ve partilere ihtiyacı var. Sadece iktidarı kötüleyerek muhalefet olmaz.

Hiç yorum yok: