ÇİPRAS OLABİLMEK
İrili ufaklı muhalefet partilerin genel başkanları Çipras
benim, Çipras benim diye haykırıyor. Çipras yüksek oy alıp iktidara geldi ya,
onlar da Haziran’da iktidar olacaklar. Çipras olmak öyle kolay bir şey değil.
Önce ülkenin sorunlarını iyi tespit edeceksiniz, sonra da halka çareler
sunacaksınız.
Türkiye’nin üç büyük sorunu var: Milli birliğin bozulması ve
bölünme; demokrasiden uzaklaşma ve diktacı tutum; ekonomik sıkıntılar ve
eşitsizlik.
Çipras olmak isteyen liderler bu heveslerini bir yana
koysunlar da söylesinler bakalım, bu sorunları nasıl çözecekler.
Emperyalizmi oyununa geldik. Milli birliğimiz bozuldu.
Güneydoğu’da başka bir milletin var olduğu algısı silah zoru ile ve yoğun beyin
yıkama yöntemleri ile topluma kabul ettirildi. Çözüm süreci ile yöre halkı PKK’nın
tutsağı haline getirildi. Bu bölgede yaşayanlarda can, mal güvenliği ve huzuru
kalmadı. Şimdi soruyorum: Milli birliği nasıl sağlayacaksınız? Bölge halkını
özgürlüğe, huzura, refaha nasıl kavuşturacaksınız? Bu konudaki projeleriniz
nelerdir.
Ülkeye ileri demokrasi getiriyoruz diyerek dikta
yönetimine doğru götürüyorlar. Eğitim sistemimiz tek adama biat edecek insanlar
yetiştirmek üzere düzenlendi. Kuvvetler ayrılığı kalmadı. Yargı bağımsızlığını
yitirdi. Yasama gücünü elinde tutan parlamentonun üyelerini parti liderleri
belirler oldu. Seçim barajı temsilde adalete izin vermiyor. Basın özgürlüğü
gibi birçok demokratik haklar kısıtlandı.
Muhalefet liderleri açık bir şekilde
anlatsınlar bakalım, kendi partileri iktidar olursa demokrasinin yeniden tesisi
için hangi adımları atacaklar? Yargıyı nasıl bağımsızlaştıracaklar. Medya
üzerindeki baskıları nasıl kaldıracak ve özgür basını nasıl sağlayacaklar?
Siyasi parti kanununda ve seçim kanununda ne gibi değişiklikler yapacaklar?
Para merkezli demokrasiden insan merkezli demokrasiye nasıl geçecekler?
Türkiye yarı sömürge ülke durumuna düştü. Özelleştirmeler
sonucunda limanlar, köprüler, yollar, SEKA, şeker fabrikaları, Sümer Holding,
Tedaş, Tekel, TELEKOM, TÜPRAŞ, BORÇELİK, PETKİM, Seydişehir Alüminyum, Barajlar,
bankalar ve daha birçok kamu kuruluşu yerli yabancı kapitalistlerin eline
geçti. Fakir daha fakir, zengin daha zengin oldu. İşsiz ve yoksul sayısı arttı.
Fırsat, servet, gelir eşitsizliği büyük sorun olmaya başladı. Menkul Kıymetler
Borsası ve diğer finans oyunları ile ülke sömürülüyor. Sürekli dış ticaret
açığı veriyoruz; ülke kan kaybediyor.
Söyleyin bakalım Çipras meraklıları: Özelleştirilen kurumları yeniden kamulaştırabilecek
misiniz? Milli geliri nasıl artıracaksınız? Refahı nasıl halka yayacaksınız? Batılı
güçlerin ülkemizi; zenginlerin de orta
ve düşük gelirli halkımızı sömürmesine nasıl engel olacaksınız?
Bu sorulara inandırıcı ve gerçekçi cevaplar verebilenler
iktidara gelebilir. Kısır çekişmeler içinde kalan, halka güven vermeyen; halkın
geleceği için umut olamayan muhalefet partileri boşuna kendilerini Syriza’ya
benzetmesinler. İktidara geleceğiz diye boşuna heveslenmesinler. Milletin
güvenebileceği ve kendisinden çok şey umduğu insanlara ve partilere ihtiyacı
var. Sadece iktidarı kötüleyerek muhalefet olmaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder