1 Ağustos 2017 Salı

DUYGULAR GERÇEKLERİ GİZLİYOR

Nefret ve sevgi gerçeklerin yerini alınca ortaya sağlıksız değerlendirmeler çıkar. Türkiye’deki bazı aydınlar maalesef bu yanlışlığın esiri olmuşlar. AKP iktidarına ve onun genel başkanına karşı besledikleri nefret duygusu Türkiye’nin gerçeklerinin yerini almış. Erdoğan ne yapsa kötü, ne dese yanlış…

Doğrudur, AKP iktidarı Cumhuriyetin temel taşlarını oynatmaya devam ediyor. Ordu düşmanlığına devem ediyor. Milleti bizden sizden diye ayırmaya devam ediyor. Milleti % 50-50 bölmeye devam ediyor, Türkiye’nin sanayi kuruluşlarını, topraklarını, işletmelerini, limanlarını satmaya devam ediyor.

Özellikle, laiklik karşıtlığı eylemleri zirve yapmaya başladı. Okullarda mescit ve abdesthane mecburiyeti getirmesi, cihadı müfredata sokması, müftülere nikah yetkisi vermek istemesi, Merve Kavakçı gibi birisinin büyükelçi yapılması gibi örnekler giderek artıyor. Bütün bunlar doğrudur ve elbette en sert şekilde eleştirilmeli ve uyarılmalıdır.

Bütün bunlar doğrudur ama Sayın Semih Koray’ın Aydınlık gazetesinde yazdığı şu ifadeler de birer gerçektir:

“Erdoğan iktidarı, ABD ve onun güdümündeki Batı nezdinde, Büyük Ortadoğu Projesi Eşbaşkanlığı’ndan, bölgenin en güvenilmez ve en kısa sürede halledilmesi gereken güçlerinden birine dönüşmüştür.

Zirvesini Habur skandalının oluşturduğu “açılım süreci”nin yerini, PKK’nın hendeklere gömülmesi almıştır.

FETÖ ile birlikte Türk Ordusu’nu ve vatanseverleri “kafese koymayı” amaçlayan Silivri kumpasları, yerini kumpas tertipçilerinin Silivri’de yargılanmasına bırakmıştır.

Soros’un en önemli “ihraç metanız” diye nitelediği Mehmetçik, bugün bütün Amerikan raporlarında ABD-İsrail planlarının önündeki aşılması en güç engel olarak geçmektedir.

Türkiye de, PKK ve FETÖ’yü kendi “has gücü” olarak ilan eden Amerika, Nato ve AB’nin güvenilmezliğini her gün yeni örnekleriyle yaşadığı için, Avrasya’ya yönelmiştir.

15 Temmuz Amerikancı-FETÖcü darbe girişimi, Amerika’nın Türkiye’nin bu değişimini durdurup tersine çevirmeye çabalamasının bir ürünüdür.”

Türk aydınlarına düşen görev doğruyu eğriden ayırmaktır. Bu da ancak olaylara ve gelişmelere akıl gözü ile bakmakla olur. Saf Erdoğan düşmanlığı ile varılacak kanaatler yanlış olmaya mahkumdur.

Özellikle ben Atatürkçüyüm diyenlerin Atatürk’ün en büyük mirası olan Cumhuriyeti yıkmaya kararlı ve bu karar gereği silahlanmış, katliam yapmış ve yapmaya devam eden PKK’nın siyasal uzantıları ile kol kola girip adalet araması kabul edilir bir şey değildir. Erdoğan’a muhalefet edeceğim derken emperyalizme hizmet etmenin Atatürkçülükle ilgisi yoktur.  


Duygularımızın aklımızın önüne geçmesine izin vermemeliyiz. Eleştirilerimizi yanlışlara yöneltmeliyiz, güzel gelişmelere değil…

Hiç yorum yok: