DUYGULAR GERÇEKLERİ
GİZLİYOR
Nefret ve sevgi gerçeklerin yerini alınca ortaya sağlıksız
değerlendirmeler çıkar. Türkiye’deki bazı aydınlar maalesef bu yanlışlığın
esiri olmuşlar. AKP iktidarına ve onun genel başkanına karşı besledikleri
nefret duygusu Türkiye’nin gerçeklerinin yerini almış. Erdoğan ne yapsa kötü,
ne dese yanlış…
Doğrudur, AKP iktidarı Cumhuriyetin temel taşlarını
oynatmaya devam ediyor. Ordu düşmanlığına devem ediyor. Milleti bizden sizden
diye ayırmaya devam ediyor. Milleti % 50-50 bölmeye devam ediyor, Türkiye’nin
sanayi kuruluşlarını, topraklarını, işletmelerini, limanlarını satmaya devam
ediyor.
Özellikle, laiklik karşıtlığı eylemleri zirve yapmaya
başladı. Okullarda mescit ve abdesthane mecburiyeti getirmesi, cihadı müfredata
sokması, müftülere nikah yetkisi vermek istemesi, Merve Kavakçı gibi birisinin
büyükelçi yapılması gibi örnekler giderek artıyor. Bütün bunlar doğrudur ve
elbette en sert şekilde eleştirilmeli ve uyarılmalıdır.
Bütün bunlar doğrudur ama Sayın Semih Koray’ın Aydınlık
gazetesinde yazdığı şu ifadeler de birer gerçektir:
“Erdoğan iktidarı, ABD ve onun güdümündeki Batı nezdinde,
Büyük Ortadoğu Projesi Eşbaşkanlığı’ndan, bölgenin en güvenilmez ve en kısa
sürede halledilmesi gereken güçlerinden birine dönüşmüştür.
Zirvesini Habur skandalının oluşturduğu “açılım süreci”nin
yerini, PKK’nın hendeklere gömülmesi almıştır.
FETÖ ile birlikte Türk Ordusu’nu ve vatanseverleri “kafese
koymayı” amaçlayan Silivri kumpasları, yerini kumpas tertipçilerinin Silivri’de
yargılanmasına bırakmıştır.
Soros’un en önemli “ihraç metanız” diye nitelediği
Mehmetçik, bugün bütün Amerikan raporlarında ABD-İsrail planlarının önündeki
aşılması en güç engel olarak geçmektedir.
Türkiye de, PKK ve FETÖ’yü kendi “has gücü” olarak ilan eden
Amerika, Nato ve AB’nin güvenilmezliğini her gün yeni örnekleriyle yaşadığı
için, Avrasya’ya yönelmiştir.
15 Temmuz Amerikancı-FETÖcü darbe girişimi, Amerika’nın
Türkiye’nin bu değişimini durdurup tersine çevirmeye çabalamasının bir
ürünüdür.”
Türk aydınlarına düşen görev doğruyu eğriden ayırmaktır. Bu
da ancak olaylara ve gelişmelere akıl gözü ile bakmakla olur. Saf Erdoğan
düşmanlığı ile varılacak kanaatler yanlış olmaya mahkumdur.
Özellikle ben Atatürkçüyüm diyenlerin Atatürk’ün en büyük
mirası olan Cumhuriyeti yıkmaya kararlı ve bu karar gereği silahlanmış, katliam
yapmış ve yapmaya devam eden PKK’nın siyasal uzantıları ile kol kola girip
adalet araması kabul edilir bir şey değildir. Erdoğan’a muhalefet edeceğim
derken emperyalizme hizmet etmenin Atatürkçülükle ilgisi yoktur.
Duygularımızın aklımızın önüne geçmesine izin vermemeliyiz.
Eleştirilerimizi yanlışlara yöneltmeliyiz, güzel gelişmelere değil…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder