30 Temmuz 2017 Pazar

KEŞKE PAVRUS’A DEĞER VERSEYDİK

Osmanlı’nın son döneminde bize Yusuf Akçura’nın tanıttığı bir yazar var. Esas adı Alexandre Hephand ama farklı gazetelere Pavrus ismi le yazılar yazmış. Pavrus’u özelliği yaptığı tespitlerin ve geleceğe yönelik tahminlerin son derece gerçekçi olması.

Bugüne ışık tutması açısından Pavrus’un 1912-1914 yıllarındaki yazılarında savunduğu görüşleri özetlemekte fayda var:

1) Türkiye’nin geriliğinin esas nedeni Avrupa sermayesinin sömürü alanı haline gelmesidir. Türkiye’nin tarım, ticaret, tabiî kaynaklar, demiryolları bayındırlık tesisleri, gümrük ve maliye gelirleri Avrupa’nın ekonomik güçlerinin hükmü altındadır.

2) Bu böyle oldukça, Türkiye kalkınmak için bir destek bulamaz. Türk köylüsü ve esnafı bu koşullarda kalkınamaz.

3) Dış yardım ve sermaye girişi ile de kalkınma mümkün olmaz çünkü ekonomin geçmişte bu yola başvurulduğu için geri kalmıştı. Dışarıdan kaynak bulma ancak eskiden daha ağır şartlarda olabilir; bu şartlar ise çöküntüyü hızlandırır.

4) Türk aydınları halktan kopuk olduklarından toplumun büyük çoğunluğu olan köylülerin perişanlığını bilmiyor. Avrupa’dan alınacak yardımla Türk toplumunun Batı uygarlığına katılacağını sanıyorlar. Türk toplumu Batı uygarlığının dışındadır; Batı ile onun arasındaki ilişki sadece sömürenle sömürülen ilişkisidir. Türkiye Avrupa’nın sömürgesi olma yolundadır.

PAVRUS HAKLI ÇIKTI

Şimdiki durumumuza bakınca Pavrus’a hak vermemek mümkün değil. Cumhuriyetin Atatürklü yıllarını çıkarırsanız geri kalan zamanlarda Pavrus’un sakıncaları belirttiği yollarla Türkiye kalkınma çabası içine girmiş ama başarılı olamamıştır.

Özellikle son 15 yolda milyarlarca dolar borç aldık, ne var ne yok sattık, sermaye girişi için çeşitli tavizler verdik ve sonuç ortada.  İşsizlik azalmadı, yoksulluk arttı, gelir dağılımı daha da bozuldu. Tarım ve hayvancılık yeteri kadar gelişmedi. Sanayimiz arzu edilen aşamayı yapamadı.

Türkiye hızla borçlanma ekonomisinden vazgeçmeli ve üretime dayalı ekonomiyi kurmalıdır. Üretmeden zengin olunmaz.


Bunun için, kamu kesimi öncülüğünde, özel girişimin dinamik katılımıyla, halkçı, planlı, karma ekonomi siyasetleri uygulanmalıdır. Ülke kaynaklarının halkın ihtiyaçları için, verimli ve etkin kullanılmasını sağlamak, böylece ekonomik gelişmeyi kesintisiz sürdürmek amacıyla, Devlet Planlama Teşkilatı yeniden örgütlenmeli; beş yıllık genel ve yıllık özel kalkınma planları uygulanmalıdır.

Türkiye’nin sömürülmesinden başka etkisi olmayan neoliberal politikalardan, ekonomideki “açık kapı” siyasetinden vazgeçilmeli, toplumun tüm katmanları üretime yönlendirilmelidir.


Keşke Kemal Dervişlere değil de Pavrus’a değer verseydik, bu halde olmazdık…

Hiç yorum yok: